Buradasınız
Çocukların Gözünde 1 Mayıs
Sancaktepe’den bir kadın işçi

Bu yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le birlikte katılan pek çok kişiden aynı şeyi duydum: “Ne kadar çok bebek ve çocuk vardı kortejde!” Üstelik çocuklar minicik elleriyle küçük ama talepleri büyük dövizler taşıyorlardı. Anne ve babalarıyla birlikte dilleri döndüğünce sloganları haykırıyorlardı. Daha şimdiden geleceklerine sahip çıkmayı, güzel günler için tek yürek olmayı öğreniyor çocuklarımız. Yüreği sınıfının haklı mücadelesi için atan her işçi için gurur ve umut veren bir şey bu!
Kapitalist sistem işçi sınıfının çocuklarına da mütemadiyen zehrini şırınga ediyor. Çocuk saflığını bencillikle, açgözlülükle, rekabetle, bireycilikle kirletiyor. Pek çok işçi ailesi gözü gibi sakındığı, iyi bir birey olsun diye emek verdiği çocuğunun savrulduğunu çaresizlik içinde izliyor. Oysa her zehrin bir panzehiri vardır ve kapitalist sistemin panzehiri sınıf mücadelesidir. İşçi sınıfının mücadelesinde çok önemli bir simge olan 1 Mayıs da bir panzehirdir. 1 Mayıs’ın yarattığı birlik, dayanışma, mücadele ruhu nasıl ki biz işçilere umut ve güç aşılıyorsa emin olalım ki çocuklarımız için de aynı şey geçerlidir. Çocuklar çok iyi gözlemcilerdir. Bulundukları ortamın havasını, ruhunu bazen yetişkinlerden daha iyi hissederler. Çocuklarımız yarın büyüyecekler ve bizler gibi birer işçi olacaklar. UİD-DER kortejinde bir işçi çocuğunun elinde tuttuğu dövizde yazdığı gibi “Bugün bebek tulumu yarın işçi tulumu” giyecekler. Peki, nasıl işçiler olacaklar?
Nazım Usta’nın dizeleriyle “derya içre olup da deryayı bilmeyen balık” gibi mi yoksa sınıfını ve safını bilen, sağlam karakterli, mücadeleci bir işçi mi? Bu sorunun cevabı bizim elimizde. Çocuklarımıza şimdiden sorgulamayı, emeğin değerini, birlik ve beraberliğin önemini öğretebilirsek emin olalım ki büyüdüklerinde de doğru yerde duracaklardır. 1 Mayıs’tan sonra ziyaretine gittiğim UİD-DER’li kadın arkadaşımla o günün güzelliği üzerine konuşurken 10 yaşındaki oğlu da geldi yanımıza. Kortejde tıpkı annesi gibi yumruğunu havaya kaldırdığını, sloganlara katıldığını görmüştüm. Ona da duygularını sordum ve isterse yazabileceğini söyledim. Biraz sonra elime bir kâğıt tutuşturdu. Yazdığı birkaç cümlede bile 10 yaşında bir çocuğun işçi sınıfının bir parçası olduğunu hissettiğini görebilirsiniz. “1 Mayıs’a Türkiye ve dünyada çalışan tüm işçiler için geldim. Ben bir UİD-DER’li çocuk olarak geldim ve orada «UİD-DER YÜRÜYOR MÜCADELE BÜYÜYOR» sloganını attım. Sadece bu değil, bayrak salladım, şapka giydim. 1 Mayıs’a anne ve babamla birlikte geldim çünkü onlar da bir işçi!” Altına da kortejde gördüğü “UİD-DER’Lİ BEBEKLER” dövizinden esinlenerek “UİD-DER’Lİ ÇOCUKLAR” diye yazmış.
Yine UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen emekçi kadınların çocuklarının yaptığı 1 Mayıs resimlerini de paylaşmak istiyorum sizlerle. “Kadına Şiddete Son!” dövizini çizen 10 yaşındaki bu çocukların erkek olduğunu da belirtmek istiyorum ayrıca. Resimlerden birinde alanı dolduran işçilere gülümseyen güneş eminim baktıkça sizin de içinizi ısıtacak. Evet, çocuklarımız geleceğimiz ve gelecek sosyalizmin olacak!


Bu Şiir Kömür Kokar
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...