DİSK’ten Kıdem Tazminatı ve Bahçelievler Davası Açıklaması

13 Temmuzda DİSK Genel Merkezi’nde yapılan basın toplantısında kıdem tazminatının gaspına ve failleri serbest bırakılan Bahçelievler Katliamı’na dair açıklamalar yapıldı. Toplantıya DİSK Genel Başkanı Erol Ekici, katledilen işçi önderi Kemal Türkler’in kızı Nilgün Türkler Soydan, DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, Tekstil Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Metin Ebetürk ve DİSK yönetim kurulu üyeleri İsmail Yurtseven ile Muzaffer Subaşı katıldı.
Yeni Uygulama ile Kıdem Tazminatının Başına Ne Gelecek?
Yeni yasama döneminde gasp edilmesi gündemde olan kıdem tazminatı ile ilgili açıklamayı Genel Başkan Erol Ekici yaptı. İşçilerin mücadele ile elde ettikleri haklara yapılan en büyük saldırının kıdem tazminatı uygulaması olduğunu ifade eden Ekici, DİSK’in bu uygulamaya karşı çıkma nedenlerini şu maddelerle açıkladı.
- Kıdem tazminatı fona devredilerek, ücretimizin ödenmemiş kısmı üzerindeki tasarruf yetkisi, bireysel hesaplar üzerinden özel emeklilik fonlarına ya da işverenlerin inisiyatifine terk edilmekte, işyerlerimiz ile kurduğumuz süreklilik ilişkisi yok edilmektedir.
- Bundan sonraki nesillere devredilen kazanılmış haklarımız, sadece daha önceki dönemle sınırlı tutulmakta, çocuklarımızın ve gençlerimizin hakları, çalışma hayatında kalacağımız diğer yıllara dair haklarımız yok sayılmaktadır.
- İşverenlerin fona ödediği primlerin bir kısmı işsizlik fonundan karşılanacak, böylelikle kendi kıdem tazminatımızın primlerinin bir kısmını kendimiz ödemiş olacağız.
- Kıdem tazminatından ancak 15 yıllık kıdemden sonra 3 bin 600 gün prim ödeme şartıyla yararlanabileceğiz. Ev sahipliği konusu ise tamamen bir kandırmacadır. Çünkü bir asgari ücretlinin bu primlerle ev alabilmesi için 221 yıl çalışması gerekmektedir.
- Kayıt dışı çalışanların bu fondan yararlanma şansı olmayacaktır.
- Türkiye’de fon demek, hükümetlerin halkın birikimini yağmalaması demek. Zorunlu Tasarruf Teşvik Fonu, Konut Edindirme Yardımı Hesapları, İşsizlik Fonu… Bu fonların hepsi devlet tarafından yağmalanmış, yağmalanmaktadır.
- Fon ile kıdemli, iyi ücret alan ya da sendikalı olan işçi için koruma mekanizmaları zayıflayacak, ortalama ücretler düşecek.
- Toplu sözleşmeler ile daha yüksek oranlarda kıdem tazminatından yararlanma hakkı ortadan kalkacak.
- Zaten yağmalanan işsizlik fonunun içi iyice boşaltılacaktır.
“Taleplerimiz İçin Üretimden Gelen Gücümüzü Kullanacağız”
Ekici, “İşçi sınıfının ve çalışan milyonlarca emekçinin temel haklarına yönelik saldırılara gerekli yanıtı vermekten kaçınmayacak, örgütlü bulunduğumuz işyerlerinde en etkin şekilde üretimden gelen gücümüzü kullanacak ve 15-16 Haziran Direnişi ruhuyla sokaklardaki yerimizi alacağız” dedi ve kıdem tazminatı konusundaki talepleri sıraladı:
- “İşçinin rızası ile ayrılması halinde ya da 1 yılı doldurmasa bile ücretinin ödenmeyen kısmını yani kıdem tazminatını almasını,
- Ücret Garanti Fonu’nun kapsamının genişletilerek işverenin ödeme güçlüğüne düşmesi durumunda ödenmemiş ücret yanında ödenmemiş kıdem tazminatının da kapsama alınmasını, böylelikle bu hakkın çeşitli nedenlerle kullanılmamasının önüne geçilmesini,
- Hak gasplarına neden olan kıdem tazminatı üst sınırının kaldırılmasını,
- İşsizlik Fonunun amacı doğrultusunda tüm işsizler için kullanılmasını talep ediyoruz.”
Erol Ekici kıdem tazminatı ile ilgili açıklamasını bitirerek sözü Nilgün S. Türkler’e bıraktı. Türkler, DİSK’in kurucusu ve Maden-İş’in Başkanı olan babası Kemal Türkler’i ve TİP iyesi 7 genci katledenlere dair bir konuşma yaptı.
Nilgün S. Türkler: “Tarih Önünde Hesap Verecekler!”
1978 yılında Ankara Bahçelievler’de önce işkence edilerek, telle boğularak ve sonra da kurşunlanarak katledilen Efraim Ezgin, Faruk Ersan, Hürcan Gürses, Latif Can, Osman Nuri Uzunlar, Salih Gevenci, Serdar Alten isimli 20-25 yaşlarındaki 7 TİP’li öğrencinin katilleri uzun süre yakalanmamıştı. Sömürüye karşı verilen mücadelede işçilerden yana tutum aldıkları için katledilen bu gençlerin katilleri ise uzun süre yakalanmadı. Bu katillerin bir kısmı iki yıl sonra DİSK’in kurucusu Kemal Türkler’i katledeceklerdi.
Uzun yıllar Türkiye’de ve uluslararası kirli işlerde devlet tarafından kullanılan Haluk Kırcı, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı adlı katiller, yıllar sonra yakalandılar. Ancak zaman zaman firar etmelerine göz yumuldu ya da “yanlışlıkla” tahliye edildiler.
Kemal Türkler cinayeti ile ilgili MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, MHP'li Yılmaz Durak ile Celal Adan’ın, azmettirici oldukları gerekçesiyle yargılandıkları davada ilk karar, 7 Nisan 1987 tarihinde çıkmıştı. Sanıklardan Abdulsamet Karakuş ve Aydın Eryılmaz adlı tetikçiler Türkler'i öldürmekten 12'şer, olayda kullandıkları aracı gasp etmekten de 20'şer yıl hapis cezası almışlardı.
Kemal Türkler’in katillerinden firari Ünal Osmanağaoğlu ise Avrupa’da eroin ticaretinden yakalanmış ve cezaevinden çıktıktan sonra da Türkiye’ye iade edilmişti. Kuşadası’nda devlet çiftliği işletmeciliği yaptığı ortaya çıkan Osmanağaoğlu hakkında, Türkler ailesinin uzun çabaları ve girişimleriyle açtığı dava sonucunda 19 yıl sonra yeniden yargılama başlatılmıştı. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bu dava 1 Aralık 2010 tarihindeki duruşmada, zamanaşımı nedeniyle düşürüldü. Fakat faşist katil Ünal Osmanağaoğlu’nun Bahçelievler Katliamı’ndan yargılanıyor olması nedeniyle cezaevindeki tutukluluğu devam etti.
Birkaç gün önce sonuçlanan Bahçelievler Katliamı davasında faşist katiller ve Ünal Osmanağaoğlu 3. Yargı Paketi’yle kişiye özel düzenlenen geçici 3. madde kapsamında serbest bırakıldı.
Ünal Osmanağaoğlu’nun Bahçelievler Katliamı davasından da kurtulması Türkler ailesini bir kez daha acıya boğdu. Kemal Türkler’in öldürüldüğüne tanıklık eden kızı Nilgün S. Türkler, 13 Temmuzdaki basın açıklamasında katliamı ve dava sürecini anlattı. 7 TİP’li öğrencinin aileleriyle şu anda tarifi mümkün olmayan aynı acıyı yaşadıklarını söyleyen Türkler, yakınlarının bu davalar sonucunda birer kere daha öldürüldüğünü vurguladı.
Kemal Türkler davasının zamanaşımına uğratılmasının ardından Türkler ailesi olarak bir yol haritası belirlediklerini ifade eden Nilgün S. Türkler şöyle konuştu: “AİHM’ye gittik, yaşam hakkı ihlali, adil yargılama ihlali için dava açtık. Sonucu bekliyoruz. Ayrıca bu ay içinde katil Ünal Osmanağaoğlu’nun zamanında yakalanmasını sağlamayan İçişleri Bakanlığı’na; 19,5 yıl sonra 1999 yılında yakalandığında, adil yargılama olmadığından davanın uzatılmasına, dava dosyalarının muhafaza edilmemesi ve zamanaşımına uğratılmasına izin verdiğinden Adalet Bakanlığı’na; bir bölümünün kastı açık olan TBMM’ye kötü yönetiminden dolayı dava açacağız.”
Türkler şu sözlerle konuşmasını noktaladı: “Tarih bu katillerin salıverilmesi, kurtarılması için oy kullanan ellerin sahiplerini de, en az onları azmettirenler ve katiller kadar suçlu oldukları için affetmeyecektir. Tıpkı geçmişte böylesi kararlara el kaldıranları unutmadığı gibi… Elbet bir gün tarih önünde hesap vereceklerdir.”
Uyan ve Haykır Öfkeni
Son Eklenenler
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...