Gençlik Geçmişi Hatırlıyor ve TAMAM Diyor!
İstanbul’dan bir grup öğrenci

Bizler İstanbul’da çeşitli üniversitelerde okuyan üniversite öğrencileriyiz. Sosyal medya üzerinden “Tamam mı devam mı?” tartışmalarının sürdüğü bir seçim arifesinde, bizler işçilerin kürsüsü olan UİD-DER’e düşüncelerimizi yazmak istedik. Aniden gelen ve OHAL koşullarında gerçekleşecek olan seçim biz gençleri de doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü sınav sistemleri, üniversitelerdeki baskıcı uygulamalar, kredi borçları, işsizlik sıkıntısı yüz binlerce öğrenci gencin sorunu olmaya devam ediyor. 16 yıldır iktidarda olan AKP hükümeti geldiği günden beri vaatlerde bulunuyor bulunmasına ama bizim sorunlarımız çözülmek bir yana katlanarak artıyor.
Vaatlerde bulunanlara sormak lazım; sürekli değişen eğitim ve sınav sistemleri yüzünden daha gençliğinin baharında kaç kişi bunalıma girdi, intihar etti? Aileleri çocuklarını her şeyden sakınırken, kaç genç uyuşturucunun, bonzainin kurbanı oldu? Daha lise, üniversite çağlarında kaç genç tecavüze uğradı ve katledildi? Bu katliamların sorumluları affedilirken, sadece demokrasi istediği için, savaş istemediği için terörist damgası yiyerek okuldan uzaklaştırılan, cezaevlerine tıkılan kaç öğrenci var? Asgari ücretle çalışan ailelerinin bütçesi yetmediği için okurken devlete borçlanan gençlerin sayısı kaçı buluyor? Geçim sıkıntısıyla bitirdiğimiz üniversitelerimiz bize kaç ekmek kapısı açıyor? Diplomalı işsizlerin sayısı ne kadar arttı? İşyerinde bir makine gibi görülen, can güvenliği için alınacak önlemler maliyet unsuru sayılan işçilerden iş cinayetine kurban gidenlerin kaç tanesinin bedeni gençti? Ya da daha dün savaşta ölen kaç gencin annesi bağrına taş bastı? Biz bu sayıları soruyoruz, sorguluyoruz. Çünkü her konuşmada övülen, önemsendiği söylenen gençler iktidar için işte bu sayılardan ibaret. Seçimde oy verecek, ucuza çalışacak, gerektiğinde gözünü kırpmadan sorgulamadan ölecek ve sessiz olacak sayılar…
Geçenlerde Cumhurbaşkanının emeklilere verdiği iftardaki konuşmasını hatırlarsınız. Türkiye’nin geçmişteki koşullarını anlatan Cumhurbaşkanı şöyle diyordu, “Bugünün gençleri bilmez. Bugünün gençlerine de bunları anlatmak lazım. Yaşı 25-30’un altındaki gençler zannediyorlar ki Türkiye hep böyleydi. Gençlere eski Türkiye’yi anlatmalısınız. Sizler bu Türkiye’nin hafızasısınız.” Cumhurbaşkanının söylediği şey, yani geçmişi bilmek gerçekten önemli. Ama onun Türkiye tarihinde hatırlamak ve hatırlatmak istemediği şeyler de var. Örneğin geçmişte işçilerin örgütlü olduğu gerçeğini ya da bugün AKP’nin elimizden aldığı hakların geçmişte kazanılmış haklar olduğu gerçeğini hiç hatırlamak istemiyordur. Bizler gerçek geçmişimizi UİD-DER’den öğreniyoruz. Biz işçi sınıfının mücadele tarihini kendimize kılavuz seçiyoruz. Mesela bu geçmişte tam da bugünlere denk gelen, 1970 yılında Türkiye işçilerinin meydanlara aktığı 15-16 Haziran direnişi yaşandı. İşçiler sendikalarını kapatmak, örgütlülüklerini dağıtmak isteyen patronlara karşı tek yumruk oldular. Haklarına sahip çıktılar. Bugün de bizlere düşen görev budur. Geçmişte patronlara ve onların hükümetlerine karşı dik duruşumuzu hatırlayarak, geçmişten dersler çıkartarak hareket etmeliyiz. Bu nedenle biz gençler olarak bizi baskıyla zapturapt altına almaya çalışan, bize sefaleti dayatan bu iktidara “Artık TAMAM! Tek adam rejimine HAYIR!” diyoruz.
Süperpak’ta İşçiler Greve Çıktı
“Essah mı Abi? Reis Bize Bunu Yapar mı?”
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...