Harranlı Değil Sendikalı Olsaydık!
Tuzla’dan bir metal işçisi

Hepimiz farklı sektörlerde, farklı koşullarda çalışan işçileriz. Kadrolu, sözleşmeli, taşeron, sendikalı, sendikasız vs. İnsan bu farklılıkların ne denli kötü olduğunu ve hepimizin sorunlarının aslında ortak olduğunu işin içindeyken daha iyi kavrıyor. Örneğin ben metal sektöründeki sendikalı bir işyerinde çalışan bir işçiyim. Ama çalıştığım işyerinde sendikal anlamda bir hareketlilik yok. 7 aydır çalışmama rağmen hâlâ sendikalı olamadım. Temsilcileri bile patron seçiyor. Geçenlerde tesadüfen denk geldiğim bir delege seçimi yapıldı. Ben de oy kullandım fakat birçok arkadaşıma sorduğumda haberleri bile yoktu. Ben de işbaşında öğrendim ve hemen gittim.
Geçenlerde birkaç arkadaş başka işyerlerindeki haklardan söz ediyorlardı. Ben de “neden burada yok, burası da sendikalı. Biz Harranlı mıyız?” dedim. Cevap şu oldu: “Onların orada DİSK varmış. DİSK daha iyi bir sendikaymış, burada da olsaydı o zaman böyle olmazdı.” “Neden” diye sorduğumda “DİSK işçi sendikası, işçilerin yanındadır. Türk-İş patron sendikası, o patronlardan yanadır” dediler. Yanımda bulunan bir arkadaş, “Siz neden buna üye oldunuz? DİSK’e üye olsaydınız” dedi. Verilen cevap, işçilerin nasıl da haklı olduğunu ortaya koyuyordu. Şöyle devam etti arkadaşımız: “Biz, yıllar önce bir araya gelerek DİSK’e üye olduk” dedi. Patron bunu duyunca, madem sendika istiyorsanız sizin değil, benim istediğim sendika olacak, demiş. O zamanlar iki sendika arasındaki farkı ayırt edemedikleri için kabul etmişler. Üyelikleri bire bir patron kendisi yapıyormuş. DİSK’e üyeliği görünen bütün işçileri işten çıkarmış. Geçtiğimiz senelerde yaşanan “Metal Fırtınadan” söz ettim onlara. Binlerce işçinin Türk Metal’e “siz patronlardan yanasınız, sizi istemiyoruz” diyerek istifa ettiklerini anlattım. Kimisi duymuş, kimisi duymamıştı.
Demek ki sendikalı olmak yetmiyor. Patronlar için çalışan bu sendika ağalarını başımızdan def edip, işçilerin öz örgütlülükleri olan sendikalarda bizler yer almalıyız. Böylece sendikalar örgütlü işçilerin patronlara karşı mücadele edeceği yerler haline gelecektir.
Son Eklenenler
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...