İşçi Nurettin’in “İnsanlaşması!”

En iyi işçi filmlerinden biri, başrollerini Cüneyt Arkın ve Tarık Akan’ın paylaştığı 1978 yapımı Maden filmidir. Biz burada, Tarık Akan’ın canlandırdığı Nurettin’in bilinçlenmesi, dönüşmesi ve kendini bir insan gibi hissetmesi üzerinde duracağız. Evli ve iki çocuk babasıdır Nurettin. Yaşamı, maden, küçücük evi ve kahve arasında geçmektedir. Eşi ve çocuklarıyla konuşacak, paylaşacak bir şeyi bile yoktur. Dürüst ve çalışkandır ama hayatı bomboştur. Cüneyt Arkın’ın canlandırdığı bilinçli ve sosyalist işçi İlyas’a kulak vermeye başladığında ise her şey değişmeye başlar. Nurettin, İlyas’la, İlyas’ın öncülük ettiği mücadeleye katılmakla değişecek, bilinçlenecek ve insanlığını hatırlayacaktır.
Film boyunca Nurettin’in dönüşümüne damga vuran kimi olaylar yaşanır. İş cinayetinde arkadaşlarını kaybetmesi, sendikayı ele geçiren bürokratların ihaneti, patronların dizginsiz sömürüsü, işçiler patır patır ölürken kente kurulan panayır bunlardan bazılarıdır. Fakat hepsinden önemlisi, madende İlyas gibi bilinçli bir işçiyle tanışmasıdır.
Mücadelede deneyimli olan İlyas, işçiler arasında örgütlenme faaliyetine Nurettin ve arkadaşlarından başlar. Nurettin, onları, müfettişin madene gelmesi ve denetimlerde bulunması için imza toplamaya ikna eder. Nurettin imza toplarken ölen işçilerin ailelerinin akıbetini, ailesinin geleceğini düşünmeye başlar: “Yarın ocağa girip de çıkmazsam çoluk çocuğum ziyan olacak.” Böyle düşünen Nurettin, mücadeleye daha sıkı sarılmaya başlar.
Nurettin ve arkadaşlarının yükselttiği mücadele patron ve sendikanın tepkisiyle karşılaşır. Satılmış sendikacılarla tanışan Nurettin, çifte baskıya boyun eğmez. İşçilerin aidatıyla keyif süren bürokrat sendikacıların mücadeleci işçileri hor görmesine dayanamaz ve sendika başkanına tepkisini, “biz koyun muyuz, ikide bir ‘kandırılmışlar’ deyip duruyorsun?” diyerek dile getirir. Artık tepkisini yüksek sesle dile getirmeyi öğrenmiştir.
Fakat bir işçi olarak Nurettin’in dönüşümü hiç kolay değildir. O da tıpkı diğer milyonlarca işçi gibi adam yerine konulmamaya, düşünmemeye, fikirlerini, zamanını, kadınları değersiz görmeye alışmıştır. Nurettin’in maden dışındaki sosyal hayatında eski alışkanlıkların üstesinden gelmesi kolay olmaz. Maden yönetimi tarafından kasıtlı olarak kente çağrılan panayır, işçileri sorunlarından uzaklaştırır. Şans oyunları, kadınlar, eğlenceler akıllarını başlarından alır. Mücadeledeki görevleri yerine panayırdaki şovların sahte çekiciliğine kapılan Nurettin’e, doğru yolu gösteren yine İlyas olur. Yaşadıklarından önemli bir ders alan Nurettin aklını başına devşirir. Bir yudum insaniyete ihtiyaç duyan panayırdaki kızın, insani yaklaşımını cinsellik olarak yorumlayan Nurettin artık geride kalmıştır.
Madendeki örgütlenme patronların baskıları neticesinde çıkmaza girer. Nurettin elinden geleni yapmasına rağmen işçilerin kısa zamanda harekete geçmeyeceğini anlar. Patronların kurduğu düzenin ne denli güçlü olduğunu görür. İlyas patronların adamları ve satılık sendikacılar tarafından saldırıya uğramış ve hastanede yatmaktadır. İşte Nurettin’in hayatında kritik an da burasıdır. Nurettin İlyas olmadan mücadelenin sorumluluğunu kaldıramayacağını düşünür. Mücadeleye tamam mı yoksa devam mı ikilemi Nurettin’in karşısına dikiliverir. Nurettin hayatındaki en önemli düğümü çözer ve mücadeleye devam etme kararlılığını gösterir.
Nurettin evine, ailesine artık bambaşka bir kişi olarak döner. Bütün aileyi toplar ve heyecanla “bu son, bundan sonra yanlış yok artık, bizim evimiz temiz olmalı, beyaz olmalı, karanlık olmamalı, hep beraber çıkacağız aydınlığa” der. Nurettin evini beyaza boyar. Elbette bu bir simgedir; değişen dönüşen, kendisini insan gibi hisseden, bunu da ailesine yansıtan ve yaşamına müdahale eden Nurettin’in dönüşümünün simgesidir. Aydınlık, Nurettin’in bilinçlenmesinin, kendi sınıfının çıkarlarının farkına varmasının ifadesidir. “Hep beraber çıkacağız aydınlığa” diyen Nurettin, aslında tüm işçi sınıfı ailesini kast etmektedir.
Maden filminin son sahnesinde İlyas göçükte hayatını kaybeder. Nurettin bayrağı devralır ve İlyas’ın yerine geçer. Madenin ağzında işçilerle kol kola girerek, büyük bir kitle halinde patronların üstüne doğru yürürler. Bu hikâye, elden ne gelir diyen işçilerin; bilinçlenmelerinin, örgütlenmelerinin ve kendilerini insan gibi hissetmeye başlamalarının hikâyesidir.
Genel-İş Üyesi İşçiler “HAYIR” Dedi
Hakkımız Olmayan Tek Şey, SUS-MAK!
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...