“İtibarda Tasarruf Olmaz”
Tuzla’dan bir işçi

Dünyanın her yerinde zengin ve fakir ayrımı giderek derinleşiyor. Zaten yoksul olan insanlar her geçen gün daha bir itiliyor sefaletin kucağına. Ama zenginliğin de sonu yok. Büyük servet sahipleri de servetlerini katladıkça katlıyorlar.
Egemenlerin çıkarları uğruna sürdürülen savaşlar, işsizlik, açlık, sefalet derken işçilerin hayatları cehenneme dönmüş durumda. Eskiden memurlar için söylenen “iki yakayı bir araya getirememek” deyimi artık herkes için geçerli. Bırakın iki yakayı, yüz iki yaka olsa bir araya gelmez. Asgari ücretle hangi yaka birleştirilebilir ki? Kirayı mı ödeyeceksin, okul masraflarını mı karşılayacaksın, sağlığına mı bakacaksın, mutfağı mı döndüreceksin? Ha bir de evin diğer giderleri var, mesela temizlik masrafları… Bulaşık, çamaşır deterjanlarının fiyatlarını herkes biliyordur. Evin alışveriş bütçesinin büyük bölümü temizlik ürünlerine harcanıyor. Büyük bir bölüm dediysem, işçiler için büyük. Çünkü bu temizlik işine yıllık 2 milyon lira harcayan var. Kim mi? Kim olabilir, tabi ki bir “kral”. Sarayının temizlik masrafları için yıllık 2 milyon lira harcamış. Cumhurbaşkanlığı külliyesinin temizlik masrafı yıllık 2 milyon 48 bin lira tutmuş.
Sarayın kralı bununla ilgili yaptığı açıklamada ise şöyle diyor: “İtibarda tasarruf olmaz.” Kimin itibarından söz ediyor acaba? Yapılan açıklamada deniyor ki saray devletin en yüksek temsil makamıymış. Orada yılda on binlerce insan ağırlanıyormuş. Orası ülkemizin vitriniymiş. Temizlik masrafları da buna göre değerlendirilmeliymiş. Ortada bir terslik yokmuş.
Peki, yarı aç yarı tok yaşayan milyonlarca insana, işsiz olan 7 milyon insana itibar gerekmiyor mu? İtibar yalnızca Saraya mı lazım? Milyonlarca insan “vitrinin dışında” olduğu için insan yerine konulmamayı mı hak ediyor? İşçiler, emekçiler açlıktan kıvranırken, yarı aç yatarken, borç batağında sürüklenirken, kendi itibarı için bizlerden aldığı vergilerle sarayının ve kendisinin “itibarını” koruyor. Zaten kendi maaşına 3 ayda 10 bin lira zam yapıp sonra da “bunda ne var, memurlara yapılan zam ile aynı” diyen birinden de başka nasıl açıklama beklenir ki!
Gözlerimizin içine baka baka bizlerin aklıyla dalga geçiyorlar. Ama şunu bilmeliler ki, bu günler geçecek. Saltanatları bir gün sona erecek. İşte o gün bu haksızlığa uğrayan, alay edilen işçi sınıfı göz bağını açacak ve hesap soracak. Bir gün mutlaka…
Yine Aç Kaldık!
Son Eklenenler
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...