Buradasınız
Kaybolan Parmaklarımızın Hesabını Sormayacak mıyız?
Aydınlı’dan genç bir işçi

Ben 16 yaşında bir metal işçisiyim. 7 aydır banyo ve mutfaklarda kullanılan metal aksesuar ürünleri üreten bir atölyede çalışıyorum. Çoğumuz 16-20 yaşları arasında genç işçileriz. Neredeyse hepimiz sigortasız çalıştırılıyoruz.
İşyerinde metal işlemesinden krom kaplamasına farklı farklı işlerde çalışıyoruz. Çalıştığımız makinelerin hiçbirinde koruma yok. Krom kaplama alanında resmen zehir soluyoruz, asitlerin de bulunduğu dayanılmaz kimyasal madde kokusu var. İşyerinde sık sık iş kazası yaşıyoruz. Birkaç ayda bir içimizden biri parmağını kaybediyor, yaralanıyor, bacağından başına bedeninin çeşitli bölgelerinde kesikler oluşuyor. Daha gencecik yaşımızda iş kazaları geçiriyoruz. Birkaç ay önce kendim de bir iş kazası geçirdim. Enjeksiyon makinesine elimi kaptırdım, aparat elimi delip geçti. Az kalsın elimi tamamen kaybediyordum. Olayın sıcaklığında hiçbir şey anlamamıştım. Beni hastaneden eve getirdiklerinde olayın farkına vardım, o gece sabah ezanına kadar acıdan uyuyamadığımı unutamıyorum. Hâlâ elim kendine gelmiş değil, hâlâ ağrılar oluyor.
Bugün de yine 17 yaşında bir arkadaşımız parmağını punta makinesine kaptırdı. Kanlar içindeki elini gördüğümüzde içimiz parçalandı. Öyle öfkelendik ki, patronu parçalamak geldi içimizden. Patron oturduğu koltuğundan kalkmazken, biz hemen koşup taksi çağırdık ve arkadaşımızı hastaneye götürdük. Arkamızdan ise hemen patronun sağ kolu dediğimiz adam da hastaneye geldi ve işe geri dönmemizi istedi. Biz geri dönmeyi reddettik ama bu kez bizi güvenlikle dışarı attılar. Arkadaşımızın başına ne geldiğini öğrenemeden geri döndük işyerine. İşyerinde arkadaşımızdan haber gelmesini bekledik, hiçbirimiz çalışmadık. Ustalar çalışmamızı istemelerine rağmen, “bu halde nasıl çalışabiliriz ki?” dedik ve içeri dönmedik. Yemek saatinden hemen önce olan kazadan sonra gün boyunca ağzımıza ne su değdirdik ne de bir lokma koyduk. Arkadaşımızın kâğıt gibi ezilmiş, kanlar içindeki eli gün boyunca gözlerimizin önünden gitmedi. Yerlerde duran o kanı görünce tekrar tekrar gözlerimizin önüne geliyordu. Tam da 10 gün sonra işten ayrılacaktı, ama sağlam bir şekilde ayrılamadı.
Bu durumla karşılaşınca neden yaşadığımız bu kazaların peşini bırakıyoruz diye düşündüm. Tam bir çözüm olmasa bile niye dava açıp takipçisi olmayalım? Daha ne kadar izleyeceğiz ki? Bu koşullarda her yerde iş var. O zaman bir yerden başlayıp, peşini bırakmayacağız.
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...