Buradasınız
Köle İbrahim Tuhaf Konuşmaya Devam Ediyor!
Sefaköy’den bir metal işçisi
Merhaba dostlar,
Kapitalist sistem krizi her gün biraz daha derinleşirken biz işçilerin yaşam standartları da patronlar sınıfının saldırıları sebebiyle daha da kötüleşmekte. Ücretlerin düşüklüğü, fazla mesailer, uzun çalışma saatleri vb. nedeniyle biz işçilerin yaşamı işyeri ile ev arasında sıkışıp kalmış durumda. Ailemize, çocuklarımıza, dostlarımıza zaman ayıramazken, sinemaya, tiyatroya ya da konser gibi çeşitli sosyal çalışmalara ayıracak zamanımız hiç olmamakta. Oysaki insan sosyal bir varlıktır. İnsanın yaşamında en temel ihtiyacı olan yemek, içmek, barınmak gibi ihtiyaçlarıyla birlikte sosyal yaşam faaliyetlerine katılması da önemlidir.
Geçtiğimiz günlerde UİD-DER İşçi Tiyatrosu’nun biz işçilerle buluşturduğu “Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor” adlı oyun bugünün gerçekliğini bizlere gösterdi. Oyun Mısır’da firavunlar döneminde geçiyor. Kölelerin çalışma koşullarıyla bugünkü işçilerin çalışma koşulları karşılaştırılıyor. Gerçekten de bugün bizim kölelerden ne farkımız var? Tek farkımız ücretli köle oluşumuz. Aldığımız ücretler en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamaya yetmiyor. Karın tokluğuna çalışan köleler gibiyiz. Kölelerde sendika yok, sigorta yok, sosyal hak yok, grev yok… Peki, bizlerde var mı?
UİD-DER İşçi Tiyatrosu biz işçilere bizim dilimizden bizi anlattı. Kendi gerçekliğimizi yeniden yaşarken hem güldük, hem eğlendik, hem de bilincimize yeniden kazıdık. Neyi mi? Mücadele etmediğimiz sürece kölelerin durumundan bir farkımızın olmayacağını.
Oyunu çeşitli sektörlerinden gelen işçi kardeşlerimizle birlikte izledik. Herkes çok beğenmişti oyunu. Oynayanlar bizim gibi işçilerdi. Çeşitli fabrikalarda çalışan işçi kardeşlerimiz oynuyordu oyunda. Bu bize bir başka gerçeği de gösteriyordu: dünyayı her gün yeniden yaratan biz işçilerin kendimize zaman yarattığımızda tiyatro, resim, sinema, müzik gibi sanatları da yapabileceğimizi.
Oysa bugün bizim çalışma koşullarımıza baktığımızda zamanımız çok az. 10-12 saat çalışma nedeniyle zaman kalmıyor sanatla ve kültürel etkinliklerle ilgilenmeye. Fakat bizler haklarımızı bilirsek, bunun için bir araya gelip örgütlenirsek, daha kısa çalışma süreleriyle çalışırsak bize çok zaman kalır işyeri dışında. Yeter ki isteyelim, yeter ki bunun mücadelesini verelim. İşte o zaman kölelik koşullarında çalışmayız, işte o zaman insanın insanca yaşayabileceği bir sistemi yaratabiliriz.
Gelecek güzel günler için örgütlenelim, örgütlü mücadele edelim. UİD-DER bizlere kapılarını açmış durumda. Bizler açık olan kapılardan içeriye girelim. Çünkü UİD-DER biz işçilerin mücadele örgütü. Gelin hep birlikte UİD-DER çatısı altında örgütlenelim.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
16 Haziran Akşamının Şiiri
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...