Buradasınız
Ne Tadımız Kaldı Ne Tuzumuz!
Mersin’den bir kadın işçi

Haftanın belli günlerinde her semtte belirlenen yerlere pazarlar kurulur. Bizler büyük bir keyifle pazar arabamızı alır; bir haftalık meyve, sebze, kuru baklagiller ve hatta üzerimize giyecek kıyafetlerimizi de çoğunlukla pazarlardaki alışverişlerimizle tamamlarız. Bir araba dolusu sebze meyveyi -araba dediysem pazar arabası yani- alır geliriz evimize. Evet, pazarlar bizim vazgeçilmez alışkanlıklarımızdandı. Ta ki artık pazarlarda satılan ürünler biz için ulaşılmaz hale gelene kadar!
Yaşım çok büyük değil ama artık eskiden diye başlıyorum söze, neden mi? Şöyle ki; eskiden pazarda esnaflar ürünlerini dizer her ürüne bir nağme yakarlardı. Öyle yavaştan, sessiz sessiz de söylemezlerdi. Boğazlarındaki damar dışarı fırlayarak bağır bağır bağırırlardı. Artık biz işçi-emekçilerin ne tadı kaldı ne de tuzu, fakir fukara sebzeleri de bize uzak oldu. Soframızdan eksik etmediğimiz soğan, patates, domates gibi sebzeleri tıpkı meyveler gibi artık gıdım gıdım tüketir olduk. Tarladan toplanıp henüz tazeliğini yitirmemiş bu güzelim sebzeleri pazardan alamaz duruma geldik gelmesine ya, ama yaşamak için de mutlaka almak gerekiyor. İşte o zaman ver elini marketler, kredi kartından yaptığımız alışverişlerle masamızı bir nebze rahatlatıyoruz, ama ödeme günü gelince aldıklarımız da boğazımıza diziliyor.
Pazarların biz çok düşük ücretlerle çalışan işçiler için artık lüks olduğunu görmemek imkânsız. Alışkanlık ya birkaç parça bir şeyler almak için yine de gidip bir bakarım etrafıma, acaba bu sıkıntıları yalnızca ben mi yaşıyorum diye ama durumun hiç de öyle olmadığını görüyorum her seferinde. Pazar yerlerinde ilerlemek hayli güç olurdu eskiden. Arabalar birbirine çarpar, insanlar birbirlerini beklemek zorunda kalır hatta bir sebzenin fiyatını öğrenebilmek için birkaç kez tekrar sorardık. Her tezgâhın başı insan kalabalığı olurdu. Şimdi pazarlardaki sessizlik marketlerde bozuldu, pörsümüş sebzelerin indirim reyonunda onlarca el en iyisini seçmek için uğraşır oldu. Birden fazla seçenekle tadını çıkara çıkara seçtiğimiz o güzelim sebze-meyveler eskide mi kaldı acaba?
Elbette eskide kalmadı. Biz “eskiden” diye başlasak da söze biliyoruz ki pazarlar aynı yerinde, yine kütür kütür elmalarını, bal gibi armutlarını, nar gibi domateslerini satmaya devam ediyorlar. Bizlerin cebine giren para her geçen gün azalırken ürettiklerimiz sürekli çoğalıyor. Pazar tezgâhları, mağaza vitrinleri hep bizim ürettiklerimizle dolu. Patronlar zenginleştikçe biz işçi-emekçiler hızla yoksullaşıyoruz. Bu duruma dur diyecek olan biz işçiler üretimden gelen gücümüzü kullanıp örgütlü mücadelemizi güçlendirmediğimiz sürece de bu durum değişmeyeceği gibi daha da kötü olacağını biliyoruz. İşte bu bilinçle bulunduğumuz her alanda kendi haklılığımıza güvenip örgütlülüğümüzü güçlendirmek için çabalamalıyız. Doğanın ve emeğimizin bize sunduğu eşsiz nimetlere bir avuç insanın el koymasını engellemenin tek yolu bizlerin mücadelesinden geçiyor.
Son Eklenenler
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...