Buradasınız
Newroz Alanlarında “Artık Yeter” Çığlığı

Günlerdir burjuva medyada yapılan provokasyon tehditlerine, mahallelerden kalkan otobüslerde kimlik kontrollerine, aramalara, yollarda saatlerce bekletmelere, çeşitli illerde Kürt halkının kitlesel Newroz kutlamalarına yönelik devlet terörüne, gözaltılara ve ölümlere rağmen, Pazar sabahı Kazlıçeşme alanına yaklaşık 200 bin kişilik coşkulu bir kitle aktı. Tüm baskılara karşın İstanbul’da son yılların en kitlesel ve coşkulu Newroz’u kutlanmış oldu. İstanbul’un dört bir yanından çoluğunu çocuğunu yanına alan Kürt aileleri, rengârenk geleneksel kıyafetleriyle Kürt kızları ve çoğu gündelikçi, işçi ve işsiz Kürt delikanlıları akın akın alana geldiler. Onlar yaşadığımız lanet kapitalist sistemde çifte sömürü yaşayan Kürt kardeşlerimizdi. Gözlerinde hem sevdiklerini kaybetmenin acısı hem de özgürlük taleplerini elde edeceklerine olan umutlarıyla alanlara geliyorlardı. Mücadelelerini desteklediğimizi haykıran bizleri, “birlikteyiz” dercesine zafer işaretleriyle selamlıyorlardı. Zulme ve baskıya karşı dimdik duran korkusuzlaşmış Kürt analarının gözleri “artık yeter” diyordu.
Biz UİD-DER’liler olarak “Başka Bir Ulusu Ezen Ulus Özgür Olamaz”, “Kapitalist Sömürüye, Emperyalist Savaşlara Karşı Mücadele Bayrağını Yükselt” pankartlarımızla alandaydık. Yanımızda zılgıtlar atarak arabalarından inip alana doğru akan Kürt kardeşlerimizi “yaşasın halkların kardeşliği”, “özgürlük işçiler savaşırsa gelecek”, “Kürtlere özgürlük, Kurdara azadi” sloganlarımızla selamlıyorduk.
Alanda, çalınan davullar, halaylar ve yüz binlerin coşkulu enerjisi bizleri karşıladı. Evet, o gün, ezilen Kürt halkı yeri göğü salladı. Bu gümbürtü, ezilen halkların ve işçi sınıfının birleştiği gün tüm dünyanın yerinden oynayacağını, o gümbürtünün içinde bizi ezenlerin kaçacak delik bulamayacaklarını müjdeliyordu.
Alanda yürümek adeta imkânsızdı. Kürt gençleri halaylar, zılgıtlar çekiyor, ateşler yakıyor, yakıcı taleplerini dillendiren sloganlar atıyorlardı. Çoğunun üzerinde yıllardır yasaklanmış sarı-kırmızı-yeşil renklerde giysiler, başlarında ya da kollarında bu renklerin buluştuğu bantlar yer alıyordu.
Halkların üzerine zulüm yağdıran Dehaklara karşı verilmiş bir mücadelenin ve başkaldırının öyküsünü anlatan Newroz, bugün yaşadığımız topraklarda ve Ortadoğu’da halkların kanını emen ezenlere karşı verilen mücadeleyi temsil ediyor. Kürt kardeşlerimiz, demokratik haklarının ve Kürt kimliğinin tanınması talepleriyle Newroz alanlarına akıyorlar. Ne var ki, evlatlarını kaybetmiş gözü yaşlı Kürt analarının bir günlük coşkusunu bile çok gören gerici ve tahammülsüz burjuvazi en küçük demokratik talepler karşısında bile daha fazla kan istiyor.Susmuş, sinmiş bir halk ve emekçi sınıfı görmek istiyor karşısında. Üstelik Newroz’u resmileştirip içini boşaltma çabasından da geri durmuyor.
Evet, bugün Kürt işçiler hem işçi olmaktan hem Kürt olmaktan kaynaklı olarak eziliyorlar. Kürt halkı özgür değil, ama Türk işçi ve emekçileri de özgür değil. Çünkü gerçekten de “Bir Başka Ulusu Ezen Halklar Özgür Olamazlar”. Türk işçisi, milliyetçilikten arınmadıkça ve tüm ezilenlerin kurtuluşu için patronlar sınıfına karşı mücadele bayrağını yükseltmedikçe, egemen sınıfın esaret prangası altında inlemeye devam edecektir. Türkiye işçi sınıfının ve Kürt halkının kurtuluşu, ancak ve ancak yükseltecekleri ortak mücadele sayesinde mümkündür. Haydi, özgür geleceğimizi birlikte ilmek ilmek örmeye! Haydi, ortak mücadeleye!
Ankara’da Newroz
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...