Buradasınız
İşçi Olmak ve Mutlak Mücadele Zorunluluğu
Esenler’den bir işçi
Günümüzün ağır ekonomik kriz koşullarında ve sınırsız sömürü düzeninde işçiler üzerindeki acımasız saldırılar alabildiğine artmıştır. Peki, biz emekçi insanlar tüm bu haksızlıklara ve zulme nasıl dur diyeceğiz? Veya dur demek istiyor muyuz? Böyle bir duyarsızlık, böyle bir görmezden gelişe ve böyle bir köleliğe boyun eğişe akıl erdirmek mümkün değil. Nedeni mi? Çünkü ayın yarısını aç geçiren, sosyal, ekonomik her şeyden yoksun, köle muamelesi gören bizler ne kadar güçlü olduğumuzun ve işçi olduğumuzun farkında değiliz.
İşçi olamamışız, bilinçlenmek ve gerçek bir işçi olmak için hiçbir çabamız yok. Gönüllü körleriz. Bu konuda size buna benzer milyonlarca örnekten birini yazmak istiyorum. Bülten dağıtımına gittiğimiz fabrikalardan birinde, bülten uzattığımız kadın arkadaşlardan birinin verdiği cevap şöyleydi: “Ben işçi değilim, muhasebeceyim”. Hadi oradan demek geldi o an içimden, “senin üreten ellerin, gözlerin ve beynin yok mu? Varsa neden patron ağzı yapıyorsun, gönüllü köleliği, patron yardakçılığı yapmayı kabul ediyorsun. Çünkü bu kesinlikle patrondan çok patroncu olmaktır ve bir işçi için en zehirli olanıdır.” Peki, tüm bunlara karşı biz ne yapmalıyız?
Bu sorunun cevabı bizlerde, o nasırlı ellerimizde, gözlerimizde ve en önemlisi inandığımız zaman birçok şeyi başardığımızı gördüğümüz o hırçın, o kızgın, o öfkeli ve sevdalı yüreklerimizde. Bunun için çok fazla uzaklara gitmemize gerek yok. Etrafımıza şöyle bir dikkatli bakalım, her şeyi üreten bizleriz ve biz olmadan bu hayat durur. Biz bu hayatın nefesi ve ciğerleriyiz. Biz bu hayatı var eden onurlu elleriz. BİZ İŞÇİYİZ! Bunun farkına vardığımız zaman, neleri başarabileceğimizi ve bizi sömüren patronları nasıl korku kuyularına attığımızı görürüz. İşçilerin örgütlü mücadele tarihini biraz okuyup araştırırsak, o zaman, bizi sömüren patronların, bir olduğumuzda, emeğimize ve alınterimize sahip çıkma mücadelesi verdiğimizde ve koca bir dalga olduğumuzda nasıl da korkup köşklerini ve fabrikalarını terk edip kaçtıklarını görebiliriz. Her şeyimizin işçi sınıfının örgütlü mücadelelerinin sonucu kazanıldığını görür bilinçli bir işçi. Birlikteliğimizle neleri başardığımızın farkına varır. Şalteri indirdik mi, bir olduk mu, birlikte olduk mu kötü olan her şeyi ve sömürü düzenini yıkarız. İstediğimiz her şeyi kazanırız.
Kavga zamanı geldi de geçiyor işçi kardeşlerim. Kaybedecek zincirlerimizden başka hiçbir şeyimiz yok. Artık bu bir zorunluluk: yaşamak için, aç kalmamak için bir zorunluluk. Onurumuza sahip çıkmanın zorunluluğu bu! Kendimiz, çocuğumuz ve gelecek güzel günlerin zorunluluğu. Haydi, emeğin kavga saflarına! Üreten biziz yöneten de biz olmalıyız!
PTT İşçilerinden Basın Açıklaması
Hamdolsun
Son Eklenenler
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...