Patronların “Centilmenlik” Anlaşmaları
Ankara’dan bir iş güvenliği uzmanı

Geçtiğimiz günlerde aralarında Vodafone Telekomünikasyon A.Ş. ve Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin de bulunduğu 16 şirketin, çalışanları aleyhine bir “centilmenlik anlaşması” imzaladığı ortaya çıktı. Bu şirketler, e-ticaret hizmetlerinden bilişim danışmanlığına, mağazacılık ve pazarlamadan gıda sanayine, telekomünikasyondan yazılım sistemlerine uzanan geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyorlar. Şirketlerin “centilmenlik anlaşması” adını verdiği bu anlaşma “çalışan ayartmama anlaşması” diye de tanımlanıyor. Bu anlaşmayla özel şirketler, birbirlerinin çalışanlarını işe almayarak bir şirketten çıkan ya da çıkarılan bir işçinin diğer şirkete geçişini engelliyorlar. Bununla her ne kadar birbirlerinin çalışanlarını “ayartmama”, birbirlerine bu anlamda kazık atmama anlaşması yaptıklarını iddia etseler de aslında niyet başkadır. Bununla aslında işçilerin daha iyi koşullarda, daha yüksek ücretle iş istemesini, haklarını talep etmesini engellemeye çalışıyor, onları işsizlikle tehdit ediyorlar. İşçilere en kötü şartları dayatıp bu şartları standart haline getiriyorlar. Patronların “centilmenlik” anlayışı da anlaşması da başka türlü olamazdı zaten. Kendileri açısından bir nevi “centilmenlik” denebilir buna tabi ama kendini köle sahibi sananların “centilmenliği”.
Bu anlaşmayla işsizlik korkusuna itilen, daha iyi imkânlarla çalışmak için pazarlık şansı ellerinden alınan işçiler, oldukları yerde kendilerine dayatılan koşullarda çalışmaya zorlanmış oluyorlar. Çünkü mesele yalnızca “daha iyi koşullarda” çalışılabilecek bir şirkete geçememek de değil. İşçinin “işten atılırım ve iş bulamam” korkusuyla kendi işyerinde de şartları düzeltmek için mücadeleye girişmekten, örgütlenmekten kaçınması isteniyor. Çalışma koşullarının kötüye gitmesine direnç gösterememesi amaçlanıyor. Diyelim ki bir işçi haksız yere işten atılmış olsun. Söz konusu anlaşmaya göre o sektörde başka bir işyerine girmesi de engellenmiş oluyor. İşçi ya sektör değiştirmek ya da uzun işsizlik günleri geçirmek zorunda bırakılıyor. Patronlar elbirliğiyle o sektördeki kötü çalışma koşullarını işçilere dayatıyor, kalıcılaştırıyor, ücretleri aşağıya doğru çekiyor, işçileri de buna mecbur bırakıyor.
Patronlar kârlarını büyütmek, rakip firmalara üstün gelmek için işçileri istedikleri gibi kullanmak isterler. Buna göre yasalar çıkartmaktan, anlaşmalar yapmaktan geri durmazlar. Patronların bu yaptığı işçilere karşı örgütlenmektir aslında. Aynı sektörde faaliyet gösteren şirketler normalde birbirlerinin rakibidir, öyle değil mi? Ama söz konusu olan sınıfsal çıkarları oldu mu nasıl da işçilere karşı bir araya gelip örgütleniyorlar! Daha iyi koşullarda bir iş bulup işten ayrılmak elbette her işçinin hakkıdır. Kendi işyerinde çalışma koşullarını iyileştirmek için örgütlenmek de her işçinin hakkıdır. Ama patronlar işçilerin haklarını tanımıyor, yok sayıyorlar. Patronların işçilerin haklarını çiğneyen bu sözde centilmenlik anlaşması hukuksuzdur, yasa dışıdır. Ama bu örnekte de gördüğümüz gibi daha iyi koşullarda çalışmak, daha yüksek ücret almak istiyorsak iş değiştirmek derdimize derman olmaz. Bilinçli işçiler bunun için bulundukları işyerlerinde arkadaşlarıyla birlikte mücadele yürütürler. Bazı işyerlerinde koşulların görece daha iyi olmasının nedeninin patronların lütfu değil orada çalışan işçilerin mücadelesi olduğunu bilelim.
Karşımızda bize örgütsüzlüğü dayatan ama kendisi gayet örgütlü olan bir sınıf var. İşyerlerimizde birlik olmamıza tahammül gösteremeyen, bizleri birbirimizden ayırmaya, sendikalaşmanın ve örgütlenmenin önüne geçmeye çalışan, bize düşük ücretleri ve ağır çalışma koşullarını dayatan bir sınıf... O halde biz de örgütlü hareket etmeliyiz.
“Depremin Yaraları Sarılıyor” mu?
Son Eklenenler
- Rejimin 19 Mart saldırısının ardından Türkiye genelinde başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Beklemediği bir halk tepkisiyle karşılaşan rejim, gösterilerin daha da büyümesini engellemek ve bastırmak için her türlü baskı ve korkutma aracını...
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.
- İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira)...
- İşsiz kalmak hepimiz için sorun. Bugün ülke genelinde 11,5 milyon kardeşimiz işsiz. Daha kötüsü bu işsizler ordusuna her gün içimizden binlerce insan ekleniyor. Kimisi emekliliğine gün sayıyor, kimisi evlilik hazırlıkları yapıyor, kimisi ilk...
- Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta...
- Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müesesesine bağlı maden ocağında 14 Ekim 2022 günü meydana gelen patlamada 43 maden işçisi hayatını kaybetmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Amasra katliamının ardından 4’ü tutuklu 23 sanığın yargılandığı davada Bartın Ağır...
- 21 Ocakta Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangının üzerinden iki ay geçti. İşyerinde, dehşetini hâlâ hissettiğimiz bu facia üzerine konuştuk. Ne var ki bazı arkadaşlarımızın söyledikleri bu faciayı hiç sorgulamadıklarını, üzerine...
- Sırbistan’da Novi Sad şehrinde bulunan tren istasyonunda 1 Kasım 2024’te beton sundurma çökmüş ve meydana gelen olayda 15 kişi yaşamını yitirmişti. Bu felaketten sonra başta öğrenciler olmak üzere binlerce işçi meydanları doldurmuş, kitlesel...
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.