Sendikasız ILO Toplantısı

Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun 10. Avrupa Bölge Toplantısı, dün İstanbul’da başladı. Avrupalı işçi sendikalarının büyük bir bölümü Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC’un çağrısı üzerine toplantıdan 1 ay önce toplantıyı boykot etme kararı almıştı. Avrupalı sendikalar Türkiye’deki OHAL uygulamaları, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve işçilerin haklarının gasp edilmesi gibi nedenlerle toplantının başka bir ülkede yapılması için yaptıkları girişimler sonuç vermeyince toplantıyı boykot kararı almıştı.
Dün İstanbul’da başlayan ve 3 gün sürecek toplantıya 51 ülkeden sadece Rusya, Azerbaycan, Makedonya ve Kosova’dan işçi temsilcileri katıldı. Türkiye’den DİSK ve KESK de toplantıyı boykot ederken, Türk-İş, Hak-İş, Kamu-Sen ve Memur-Sen katıldı.
İşçi örgütlerinin aksine patron örgütlerinin ve hükümetlerin temsilcileri toplantıya eksiksiz katıldı.
Toplantıya Başbakan Binali Yıldırım’ın ülkede işçi hakları, sendikal örgütlenme özgürlüğü konusunda yaşananları farklı şekilde yansıtma ve çarpıtma çabası damga vurdu. AKP’nin politikaları doğrultusunda hareket eden ve işçi haklarını savunmayı bir kenara bırakmış bulunan sendikaların yöneticileri de hükümete destek olacak yönde konuşma yapmaktan geri durmadılar.
Toplantının açılış konuşmasını yapan ILO Genel Direktörü Guy Rider, boykotun nedeninin Türkiye’deki OHAL uygulamaları olduğunu ifade etti ve “15 Temmuz sonrası demokratik hakların korunması ve sürdürülmesi için alınmış tüm tedbirler ve OHAL çerçevesinde alınan tedbirler, Türkiye’nin de onayladığı ILO’nun çalışma hayatına ilişkin sözleşmeleriyle uyumlu ve tutarlı olmalıdır” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, OHAL’den istifade ederek grevleri yasaklayan, sendikalaşmak isteyen işçilere yönelik baskılara göz yuman, jandarmayı grevdeki işçilerin üzerine salan, işten atılmalarına seyirci kalan, patronlara cesaret veren kendileri değilmiş gibi işçilere “sendikalaşmaktan ve örgütlenmekten korkmayın” dedi. Yıldırım, Türkiye’de yazdıkları ve söyledikleri nedeniyle tutuklanan, gözaltına alınan yüzlerce gazeteci, aydın, işinden atılmış akademisyen yokmuş gibi ifade özgürlüğünün “demokrasinin olmazsa olmaz şartı” olduğunu bile söyleyebildi!
Binali Yıldırım şöyle konuştu: “Türkiye ekonomik büyümenin nimetlerini adil bir şekilde paylaştırmayı önemsemiştir. Bizim politikalarımızın esası insanlarımızı mutlu etmek, hayatlarını kolaylaştırmak, mutlu bir vatandaş haline getirmek. Gelir dağılımındaki yakınlığı, iş güvenliğini, iş güvencesini, örgütlenme hakkını önemsiyoruz. Sendikalaşmaktan ve örgütlenmekten korkmayın. Sendikacılık ideolojik ayrışma anlamına gelmemeli. İşçilerin hakkını her şart altında savunmak, ülkenin gerçeklerini göz ardı etmemek, işveren-işçi-işyeri gerçeğini bir yerden koparmamak. Bunu başardığımızda her sorunun üstesinden geliriz.”
Direnişçi işçilerden Yıldırım’a tepki
İşyerinin önünde direnişlerini sürdüren işçiler, Başbakan’ın ILO toplantısındaki konuşmasına tepki gösterdi. AKKİM işçileri, sendika dostu olduğunu iddia eden ve sendikalaşma çağrısı yapan Başbakan’ın neden sendikalaştıkları için işçilerini işten atan işverenleri cezalandırmadığını sordular. Bu ülkede sendikalı işçi sayısının toplam işçi sayısına oranının gerçeği ortaya koyduğunu ifade ettiler. İşçiler, patronların sermayesi kat be kat büyürken kendilerinin cebine giren paranın giderek küçüldüğünü anlattılar. Türkiye’deki ekonomik büyümeden kendilerinin payına sadece yoksulluk düştüğünü dile getirdiler.
Tüm iktidar iplerini tek kişiye veren ve OHAL düzeniyle toplumu baskı altına alan AKP hükümeti, ILO toplantısı vesilesiyle Avrupalı kapitalistler ve sendikalar nezdinde imaj tazelemek istiyordu. Bu yüzden de 51 ülkeden onlarca sendikanın boykot kararını açıklaması üzerine, AKP’nin yandaş sendikaları harekete geçmişti. Memur-Sen, Avrupa’daki sendikalara, toplantıya katılmaları halinde her türlü masrafın kendileri tarafından karşılanacağına dair yazı göndermişti. Ancak bu rüşvet önerisine rağmen sendikalar toplantıya katılmayarak Türkiye’deki baskı ve yasakları, OHAL düzenini protesto ettiler.
“Örgütlenmekten korkmayın” diyen Binali Yıldırım’ın amacı, bu protestoyu yumuşatmak ve Türkiye’yi demokratik bir ülke olarak göstermektir. Lakin biliyoruz ki bu sözlerin pratikte bir karşılığı yoktur. AKP hükümeti OHAL düzeniyle demokratik hakları gasp etmiştir. İşçilerin haklarına saldırmakta, grevlerini yasaklamakta, sendikaları baskı altına almakta, iş güvenliği önlemlerini aldırmayarak işçilerin ölüme gitmesine göz yummakta, işçileri ağır çalışma ve yaşam koşullarına mahkûm etmektedir. Tarih her şeyin tanığıdır ve işçi sınıfı tüm bu yapılanları unutmayacaktır!
Çocuk ve İşçi Ali
Son Eklenenler
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...