TMMOB: İstanbul Depreme Hazır Değil!

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, beklenen büyük İstanbul depreminin olası sonuçlarına ilişkin 11 Kasımda bir çalıştay düzenledi. Düzce depreminin 20. yılında Kadıköy’de düzenlenen İstanbul Deprem Çalıştayında, 20 milyonluk mega kentin depreme hazır olmadığı çeşitli yönleriyle bir kez daha vurgulandı.
Çalıştayın açılış konuşmalarını içeren ilk oturumunda TMMOB Başkanı Emin Koramaz adına bir metin okunurken, İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman ve Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da birer konuşma gerçekleştirdi. Koramaz tarafından hazırlanan metinde, toplanan deprem vergilerinin akıbetine ve deprem toplanma alanlarının rant uğruna iş merkezlerine, AVM ve rezidanslara dönüştürülmesine dikkat çekildi. Ayrıca TMMOB’un depremle alakalı birçok çalışması bulunduğu, bu çalışmaları ciddiye almayan siyasi iktidarın da depremin olası sonuçlarından sorumlu olduğu vurgulandı. Tayfun Kahraman ise 26 Eylülde Silivri’de meydana gelen depremin hemen unutulduğuna dikkat çekerek bu alanda yapılan çalışmaların önemine değindi. Kamu binalarının dahi depreme dayanıksız olduğunu söyleyen Kahraman, İBB yönetimi olarak bu ve benzeri çalıştayları önemsediklerini, önerileri mutlaka dikkate alacaklarını aktardı.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Üyesi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan; “30 yıl içinde Marmara Denizi’nin kuzeyinde 7 ve daha büyüklükte bir depremin olma olasılığı yüzde 65’e ulaşmış durumda. Bu durum giderek de artıyor” dedi. Deprem risklerini azaltmak için gerek yerel gerekse de merkezi yönetimlere önemli görevler düştüğünü belirtti. Jeofizik biliminin önemine dikkat çeken Eyidoğan, son yıllarda kimi üniversitelerin jeofizik mühendislik bölümlerinin kapatılmasını da eleştirdi.
Jeoloji Mühendisleri Odası adına konuşan Can Akın ise yapılaşmaya gidilirken zemin etütleri yapılmasının önemine dikkat çekti. “Benim oturduğum konutun zemini kaya. Bu yüzden de oturduğum bina sağlamdır” düşüncesinin yanlış olduğunu aktaran Akın, İstanbul’un jeolojik yapısı gereği her kayanın sağlam olmadığını aktardı.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna ise, mevcut yapıların önemli bir kısmının depreme dayanıksız olduğunu çeşitli verilerle ortaya koydu. Suna; “İstanbul’da bir milyon konutun güvenli olmadığı, bir başka ifade ile kaçak, ruhsatsız olduğu, mühendislik hizmeti almadan üretildiği, herhangi bir denetim mekanizmasına da tabi olmadığı, sadece bizler tarafından değil hükümet yetkilileri tarafından da kabul edildi” şeklinde konuştu. Suna, güvenli olmayan yapıların önemli bir kısmının okullar olduğunu aktarırken, 99 depreminden bu yana yalnızca ‘bir arpa yol’ alındığına vurgu yaptı. 99 depreminin merkez üssüne 100 kilometrelik bir uzaklıkta olmasına rağmen 3 binden fazla yapının ağır hasar gördüğünü hatırlatan Suna, 15-20 yılda iyileştirilebilecek yapı stokunun güvenli hale getirilmediğinin altını çizdi.
Şehir Plancıları Odası adına konuşan Nur Kardelen Öztürk, olası depremde İstanbul’daki binaların 3’te 1’inin hasar alacağını, 500 bin hane için acil barınma ihtiyacı doğacağını aktardı. Bu rakamların fazlasıyla iyimser olduğunu belirten Öztürk, dikkatleri toplanma alanlarının yetersizliğine çekti. İstanbul’un totalde 60-70 milyon metrekare toplanma alanına ihtiyacı olduğunu aktaran Öztürk, bu alanların insanların yürüme mesafesinde olması gerektiğini belirtti.
Çevre Mühendisleri Odası üyesi Dr. Eren Yıldız Geyhan ise deprem sonrasında oluşan tehlikelerden biri olan asbeste dikkat çekti. Kansere neden olabilen ciddi bir malzeme olan asbestin pek çok ülkede kullanımının yasak olduğunu ifade eden Geyhan, Türkiye’deki binalarda halen kullanıldığını belirtti. “Asbestin kullanıldığı malzeme kırılmaya maruz kalınca asbest ortama yayılıyor. Özel koşullarda ortamdan uzaklaştırılması gerekiyor. Günümüzde birçok bina asbestli malzeme barındırıyor” diyen Geyhan, deprem durumunda yaşanacak asbest mağduriyetinin boyutlarının tahmin edilemediğini aktardı.
Makine Mühendisleri Odası’ndan Seyfettin Avcı ise milyonlarca insanın kaderiyle baş başa bırakıldığına dikkat çekerek konuşmasına başladı. Büyük İstanbul depremin beklendiği Marmara Bölgesi’nde doğal gaz boru hatları, akaryakıt istasyonları, tüp, gaz, satış bayilerinin bir arada bulunduğunu söyleyen Avcı, bunlara yönelik hiçbir önlem alınmadığını belirtti.
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinden Prof. Dr. Neşet Kadırgan ise, depremin tetikleyebileceği büyük endüstriyel facialara ve kimyevi tehlikelere dikkat çekti. 99 depreminin Ağustos ayında ve fabrikaların çalışmadığı bir saatte meydana geldiğini hatırlatan Kadırgan, depremin çalışma saatlerinde ve kışın gerçekleşmesiyle çok daha vahim sonuçları olacağını vurguladı. Kadırgan; “Kimya Mühendisleri Odası adına şunu söylemek çok acıklı; net verileri, düzenli istatistiği bilmiyoruz. Türkiye’de çoğu şey kayıt dışı tutuluyor” dedi.
TMMOB’un düzenlediği deprem çalıştayı, İstanbul’un depreme hazır olmadığını bir kez daha gösterdi. Uzmanların aktarımları ciddi tehlike ve uyarıları içinde barındırırken, vahim tabloyu daha da belirgin hale getirdi. Sormak gerekir; uzmanlar tarafından defalarca dile getirilen depreme ilişkin neden doğru düzgün hazırlık yapılmıyor? Hazırlık bir yana siyasi iktidar, sermayenin ihyası pahasına depremin sonuçlarını katlayacak ve adeta facialar yaratacak adımlar atıyor, neden? Cevap bellidir: Deprem bir doğa olayı olabilir fakat depremi bir afet haline getiren kapitalizmin kâr anlayışıdır. Depremin ağır sonuçları en fazla işçi ve emekçileri vuracaktır. O zaman gerekli önlemlerin alınması için en fazla mücadele edecek olanlar da emekçilerdir.
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...