UPS’de Toplu İş Sözleşmesi İmzalandı, Artık Sendikalıyız!
UPS Kargo’dan bir işçi
Merhaba arkadaşlar. Ben UPS Kargo’da çalışıyorum. UPS’de iki yılı aşkın süren sendikalaşma mücadelesi, imzaladığımız toplu sözleşmeyle zafere ulaştı. Bu süreç boyunca yaşadığımız zorlukları, edindiğimiz deneyimleri, kazandığımız hakları sizlere anlatmak istiyorum.
Sendikamız TÜMTİS’in, UPS’de çalışma başlattığını öğrendiğimizde sendikaya üye olmaya başladık. Sendikaya gruplar halinde üye oluyorduk. Bunu duyan patronun yaptığı ilk şey, sendikaya üye olmuş işçileri işten çıkarmak oldu. Biz de sendikamızla beraber işimize geri dönmek için Mahmutbey, Kurtköy ve İzmir aktarma merkezlerinin önünde direniş başlattık.
Direniş süresi boyunca sendikamız ihtiyaçlarımızı karşıladı. En önemlisi de Türkiye’de ve dünyanın diğer ülkelerinde örgütlü olan taşımacılık sektöründeki işçilerin desteğini arkamıza almamızı sağladı. 100’den fazla ülkede adını bilmediğimiz, yüzünü görmediğimiz işçiler bizim için iş durdurdular, protesto eylemleri yaptılar. Aynı zamanda direniş yerlerini defalarca ziyaret ederek mücadelemize maddi ve manevi olarak güç kattılar. Bu, mücadelemizin başarıya ulaşmasında en büyük etken oldu. Çünkü UPS uluslararası dev bir tekel. Dolayısıyla buna karşı verilen mücadele de uluslararası olmak zorundaydı ve öyle de oldu.
Direnişimiz boyunca birbirimize düzenlediğimiz aile ziyaretleriyle bu mücadelenin sadece direnen işçilerin değil ailelerin de mücadelesi olduğunu anlattık. Bu sayede sesimizi duyurmak için yaptığımız basın açıklamalarına, yürüyüşlere ailelerimizi de katmayı başardık. Yine sendikalı-sendikasız işçiler direnişimizi ziyaret ederek bize moral verdiler. UİD-DER başta olmak üzere işçi örgütleri de mücadelemize katkıda bulundular.
Tabii direnişimiz boyunca patron da içerde ve dışarıda mücadelemizi kırmak için boş durmadı. Çalışan arkadaşlarımıza baskı uygulayarak, dışarıda ise polisi karşımıza dikerek bizi yıldırmaya ve korkutmaya çalıştı. 272 gün süren direnişimiz sonucunda patron geri adım attı ve 10 arkadaşımız hariç bütün işçileri üç aylık brüt ücretlerini ödeyerek işe geri aldı.
İşe geri alındıktan sonra sendika üyesi olmayan arkadaşlarımızı üye yapmaya başladık. Yaklaşık altı ay içinde çoğunluğu sağladık ve bakanlığa yetki başvurusunda bulunduk. Sendikamız işçilerle toplantılar yaparak sorunlarımızın neler olduğunu, neler talep ettiğimizi saptayarak bir toplu sözleşme taslağı hazırladı. Görüşmeler boyunca sendikamız bütün görüşmelerin ayrıntılarını bize aktardı. En son gelinen noktada sendikamızla bütün illerde ve bölgelerde toplantılar yaparak durumu değerlendirdik ve ilk toplu iş sözleşmesini imzalamaya karar verdik. O gün toplantıda bir sürü arkadaşımızla bir araya gelmiştik. Hepimiz heyecanlıydık ve birbirimizi tebrik ediyorduk. Çünkü ilk defa çalışma koşullarımız üzerinde söz hakkımız olmuştu. Bu duyguları yaşamak bize büyük bir özgüven kazandırdı.
Toplu sözleşmeyle şu hakları kazandık:
- 187 taşeron işçi kadroya alındı,
- Sendika üyesi işçilerin mevcut ücretlerine net 140 TL zam yapıldı,
- Bir aylık ücret tutarında ikramiye kazandık,
- Hafta tatilinde çalışmaya %60 zam, ulusal ve dini bayramlarda çalışmamız halinde 2 yevmiye tutarında fazla mesai ücreti %100 zamlı verilecek. Diğer resmi tatil günlerinde çalışmamız durumunda 1,5 yevmiye tutarında fazla mesai ücreti,
- Dışarıda yemek yiyen işçilerin yemek ücretlerine %50 zam,
- Yılda bir defaya mahsus ilköğretimde okuyan her çocuk için 50 TL, lise ve dengi okullarda okuyan her çocuk için 75 TL, fakülte ve yüksek okullarda okuyan her çocuk için 250 TL. Yeni evlenen üye işçilere 1000 TL evlenme yardımı. Üyelerin eşinin ve kendisinin doğum yapması halinde iki çocuk ile sınırlı olmak üzere çocuk başına iki çeyrek altın,
- Sözleşmenin birinci yılında 300 TL yakacak yardımı,
- İşçinin kendisinin vefatı halinde 1500 TL; eş, çocuk, ana, baba ve kardeşinin ölümü halinde 500 TL, işçinin iş kazası ile yaşamını kaybetmesi halinde 3000 TL net yardım yapılacak,
- Servislerden yararlanamayan işçilerin gidiş-dönüş ücretleri işveren tarafından karşılanacak. Şehir içi görevlere kalan hat sürücülerine sefer başına verilen 10TL, 15TL’ye çıkarıldı,
- Üyelerin evlenmesi durumunda 5 gün, eş ve çocukları ile ana-babasının ve kardeşlerinin ölümü halinde 4 gün, kayınvalide veya kayınpederi ölmesi halinde 2 gün, eşinin doğum yapması halinde 3 gün, bakmakla yükümlü olduğu kimselerin kaldığı yerin yangın, sel, heyelan ve deprem gibi olaylara maruz kalması halinde 7 güne kadar ücretli izin verilecek.
Bu saydığım kazanımlar, mücadele ederek, sendikal örgütlülüğümüzü sağlayarak kazandığımız haklardır. UPS’de imzalanan ilk toplu sözleşme bizim için bir başlangıç olmuştur. Bizler haklarımızı daha da geliştirmek, örgütlülüğümüzü daha da pekiştirmek için şimdi daha fazla mücadele etmeliyiz. Ama sadece UPS’de sendikalaşmak yetmez. Çünkü patronlar işçilerin haklarına bir bütün olarak saldırıyorlar. İşçilerin haklarına dönük yeni saldırı paketlerini meclisten geçirmeye çalışıyorlar. Bugün taşıma sektöründe ve diğer sektörlerde milyonlarca işçi sendikasız ve güvencesiz çalışıyor. Biz işçiler ancak sendikalarımızda ve diğer işçi örgütlerinde örgütlenip mücadele edersek patronların saldırılarına karşı durabilir ve haklarımızı genişletebiliriz.
Asgari Ücret Artışı Aldatmacası
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...