Buradasınız
Fumiaki Hoşino’dan Mektup

1971 yılında Japonya’da ve tüm dünyada Vietnam savaşı ile ilgili olarak büyük bir protesto ve mücadele dalgası yaşanıyordu. Japon işçi ve emekçiler, Okinawa’daki Amerikan askeri üslerinin kapatılması için kitlesel mücadeleler yürütüyorlardı. O günlerde bu protesto ve eylemler büyük bir devlet baskısıyla karşılaşıyordu. Bu üsler Vietnam savaşı bağlamında özellikle önemliydi, zira bu savaşta Vietnam halkına büyük acılar yaşatan korkunç Napalm bombaları tam da bu üslerden havalanan Amerikan uçaklarından atılıyordu. İşte bu savaş ve militarizm karşıtı gösterilerden birinde polis şiddeti karşısında kendini savunan kitlenin direnişi sırasında bir sendikacı öğretmen ve bir polis öldü. Ölen polis için bir suçlu arayan devlet, bir düzmeceyle, gösterilerde etkin lider konumundaki Hoşino’yu ölen polisin katili ilan etti ve 1975 yılında tutuklayarak düzenin zindanlarına hapsetti. Hoşino, o günden bu yana zindanlarda çürütülerek yok edilmeye çalışılıyor.
UİD-DER’li işçiler, emperyalist savaşlara ve sömürüye karşı mücadele yürütürken Japonya’da zindana atılan Hoşino’ya eşi Akiko Hoşino kanalıyla gönderdikleri şiir ve mektupla dayanışma duygularını ilettiler. Fumiaki Hoşino’nun şahsında sömürü düzeni kapitalizme karşı mücadele yürüten tüm sınıf kardeşlerini selamladılar. Hoşino’nun UİD-DER’li işçilere cevaben yazdığı azim ve kararlılık dolu mektubunu yayınlıyoruz.
Akiko’nun ve benim 40 yıllık mücadelemizi takdir etmeniz beni derinden duygulandırdı ve yüreklendirdi.
Benim resimlerimdeki “renk cümbüşü”nü, “hiç karşılaşmadığınız” ve “karanlıkları aydınlatan direncin ışıması” olarak tanımlıyorsunuz. Gerçekten, renkler benim insanlığın, işçilerin ve doğanın gücüne olan tam güvenimi ve bundan şavkıyan umut ışığını gösteriyor. Yazdığınız gibi, “sömürüye ve zalimlerin zulmüne bu yanıt, bize yapılan haksızlıkların ahını kırk milyon kez alıyor”. Bunların hakkından gelen şey insan emeğinin kurtuluşunu getiren birleşmiş işçilerin gücüdür. İnsan emeği ki, tüm insan faaliyetlerinin gelişmesinin kalbinde yatar ve bunun sahipleri olarak işçilerin sömürüsünün temelinde yer alır. Yüreğim ve mücadelem, bu bilenen dayanışma, insanlık, ortaklaşa çalışma ve yaratıcılık gibi bilenmektedir. Yazdığınız gibi, dünyadaki tüm işçilerin ve halkların kurtuluşu için mücadele, canavar egemenlerin iktidarını çürütüp paslandırıyor ve bu mücadele onları devirip tarihin çöp sepetine gönderecektir.
Toplum işçilerin liderliğinde yeşerince, çocuklarımızın ve bizim kurtuluşumuz için verdiğimiz mücadele, anılmaya değer tek şey olacaktır.
Bana sınırların ve denizlerin ötesinden gönderdiğiniz destek mesajı bizi tek bir yürek ve umut etrafında, aynı düşmana, kapitalistlere ve egemen sınıfa, ve savaş ve neoliberalizmin aynı saldırılarına (sömürü ve yoksulluk) karşı mücadele eden tek bir işçi sınıfı olarak birleştiriyor. Bizim nasıl kendi-kurtuluşu ve tüm insanlığın özgürlüğü için birleşmiş bir sınıf olduğumuzu yüreğimde hissedebiliyorum.
İşçileri sömürmenin bir sonucu olarak, kapitalizm çok fazla artı-değer elde etmiş ve kapitalist devletler arasında savaşa yol açan, savaş ve neoliberalizm yüzünden işçilere büyük acılar getiren Büyük Bunalıma neden olmuştur. Dünyanın her tarafındaki işçiler, kendi ülkelerinin kapitalistlerini ve egemen sınıfını alt etmeye çalışarak, hayatlarını çalan bu girişimlere karşı mücadele etmek için birleşiyorlar. Dünya ölçeğindeki bu girdap içinde, kapitalistlerin ve ezenlerin toplumundan bir işçi toplumu yaratmak için mücadele eden Türkiyeli işçilerle yan yana, Japonya’dan ve dünyanın dört bir tarafından işçilerle dayanışma içinde bu enternasyonal mücadele içinde savaşmaya söz veriyorum.
Japonya’da genç işçilerin ve öğrencilerin baş kaldırarak 1970’te verdikleri mücadele, emperyalizmin Vietnam, Asya ve Ortadoğu’ya yönelik saldırılarına karşı ayağa kalkan, kapitalizmi ve emperyalizmi ezmeye ve işçi sınıfının kendi-kurtuluşunu ve insanlığın evrensel kurtuluşunu başarmaya çalışan dünyanın dört bir yanındaki işçilerle birleşmek için verilmiş bir mücadeleydi. Bu, etki alanı çok geniş bir öfkenin ve emperyalizmin savaşlarına ve sömürüye, baskıya karşı baş kaldıran işçilerin bir ittifakıydı. Bu, Stalinizmin ve egemen sınıf hiziplerinin boyunduruğunu reddeden, dayanışmanın gelişmesi ve işçilerin kendi-kurtuluşlarının temel gücü sayesinde emperyalizmi yıkmayı ve proletaryanın dünya devrimini başlatmayı hedefleyen bir ittifaktı. Mücadelemiz, tüm gelişimi içinde, zafer umudunu gerçeğe dönüştürmek üzere, her türlü baskının ve zorluğun üstesinden gelerek bugüne kadar devam etti.
Egemenler, mücadelemiz sayesinde sistemlerinin çökmesinden büyük bir korku duyuyorlar ve bu yüzden şiddetli baskılarla bizi ezmeye çalışıyorlar. Bunun bir örneği de, suçsuz olduğumun bilinmesine rağmen ömür boyu hapis cezası vererek beni 41 yıldır zindanda tutmalarıdır.
Fakat bu baskı, haklılığın büyük gücünü, yani işçilerin savaş, sömürü ve baskıdan kurtuluşunu boğmaya çalışan ve başarısızlığa mahkûm olan bir haksızlıktır. İşçiler her yerde öfkeliler ve buna direnmek için ayağa kalkıyorlar. Mücadeleleri sayesinde zalimleri kesinlikle ezebilirler.
Devlet benim suçsuz olduğumu biliyor ve yine de beni ömür boyu hapis cezasıyla 41 yıldır zindanda tutuyor. Bu, işçileri daha da öfkelendiriyor ve bize düşmanlarımızı ezme ve baskıyı parçalayarak zaferimizi kazanma gücü veriyor. Bu, benim kendi insanlığım sayesinde, dayanışma sayesinde ve mücadelemin tümünü paylaşan Akiko’yla gönül bağımız sayesinde başarılmaktadır.
Dünyanın en zengin 62 kişisinin servetinin, alttaki 3,6 milyar kişinin zenginliğine eşit olduğu açıklandı. Bu, %1’in %99’u sömürmesinin sonucudur. Bu %1, %99’u sömürüyor, hükmediyor ve eziyor. Savaş ve neoliberalizm aracılığıyla insanlığı ve toplumu yok ediyor ve tüm yaşamı ele geçirmeye çalışıyor. Eğer toplumun dayanağı olan işçiler ayağa kalkarlarsa ve birleşirlerse, kapitalistleri, egemen sınıfları ve onların hükümetlerini ve tüm diğerlerini devirebilirler. Her şey geri alındığı ve işçilerin ellerine geri döndüğü zaman, herkesin insanca koşullarda yaşayabildiği geleceğin toplumunu gerçekleştirebileceğiz. Birleşelim ve mücadele edelim!
Son Eklenenler
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...