Buradasınız
İran’lı Tutsaklar İçin Çağrı

Evin Cezaevinin 350. bölümündeki tutsaklara uygulanan baskı, işkence ve zulmü, hücre cezalarını kınıyoruz
Bu zulümleri yapanları hep birlikte açığa çıkartalım
17 Nisanda, Evin Cezaevinin 350. bölümündeki siyasi ve işçi tutsaklar vahşice dövüldüler. Bu işin sorumlularından biri olan İran Cezaevleri Müdürü, bu saldırıyı reddediyor. Ama yaşananları saklamak mümkün değildir. Biliyoruz ki gerçekleri gizlemek, yalan söylemek, İran İslam Cumhuriyeti’nin her zaman yaptığı bir şeydir. Müdür, yalnızca rutin bir arama yapıldığını söylüyor. Gerçek bu değil. Cezaevindeki askerlerin yanı sıra, sivil giyimli ama yüzlerini saklayan istihbaratçılar da, yüksek rütbeli görevlilerin gözünün önünde tutsakları vahşice dövdüler. Sanki bir film çeker gibi, yaşananları kamerayla kayıt altına aldılar. Bunun senaryosunun önceden hazırlandığı açıktır. Olaylar şunu gösteriyor ki, aramalar yalnızca insanları ezip, dövüp, yıldırmak için bir bahanedir.30 yıldır cezaevlerinde olan siyasi tutsaklar, İran İslam faşizminin tutsaklara reva gördüğü tutumlara karşı durmaksızın mücadele ediyorlar. Ama eskiden bu mücadele ülke içinde ve dışında fazla yankı bulmuyordu. 26 yıl önce cezaevlerinde yapılan katliamdan sonra mücadele geri çekilmişti. Fakat on yıl önce, insan haklarına karşı olan İran hükümetine karşı çıkan insanların sayısı arttı. Bu nedenle de siyasi tutukluların sayısı arttı. Egemenlerin arasında, özellikle siyasi polisin içinde yeni çatlaklar oluştu. Bununla birlikte siyasi tutukluların mücadelesi, her gün yeni bir boyuta ulaştı. Bazı durumlarda isyanlar ortaya çıktı. 2009’dan sonra bu çatlaklar daha da büyüyüp, siyasi polisin içinde de kendisini daha fazla gösterdi. Ülke içinde ve dışında İran Cumhuriyeti’nin meşruiyeti gün be gün azaldı. Tutsakların mücadelesi genişlemiş ve farklı şekiller almıştır. Meselâ tek tek ya da toplu açlık grevleri, toplu dilekçeler ve şikâyetler, basın açıklamaları, idamlara karşı çıkmak, dünya çapında idam karşıtı kampanyaların sayısı gün be gün artıyor.
Evin Cezaevi ve Gohardeşt Cezaevi mücadelenin merkezleri durumundadır. Bu iki cezaevindeki siyasi tutsaklar, içeride ve dışarıdaki tüm olaylara tepki gösteriyorlar. Bunun zeminini döşeyen, istemeyerek de olsa İran rejimidir. Boyun eğmeyen siyasi mahkûmların çoğunu bu iki cezaevine toplamıştır. Özellikle de Gohardeşt’teki tutsaklar ülkedeki veya cezaevindeki her türlü haksızlıklara karşı çıkıyorlar. 8 ay önce Gohardeşt’in 12. bölümündeki koğuş temsilcisi seçimlerinde, tutsakların hükümetin istediği insanları dışlayarak kendi temsilcilerini seçmeleri hükümete bu cezaevinde dilediği gibi davranamayacağını gösterdi. Bu seçimlerden sonra siyasi tutsakların mücadelesi farklı bir seviyeye yükseldi. Evin Cezaevinde olan olaylar bir daha gösterdi ki, İran rejimi seçilen bu üç kişiye (Şahruk Zamani, Simko Hılgati, Halid Herdani) düşmanlık ve kin gütmektedir. Simko Hılgati elbiseleri çıkarılarak polis tarafından coplanmıştır. Şahruk Zamani’ye ise eziyet ve zulüm edilmeye devam ediliyor.
Bu olaylar gösteriyor ki, İran rejimi örgütlü mücadeleden dehşetle korktuğundan hapishanenin 12. bölümünü baskı altında tutabilmek için programlar hazırlamıştır. Bu üç kişinin örgütlü ve birlikte mücadelesi tüm tutsakların da desteğini alarak devam eden bir mücadeleye dönüşmüştür. Bu konu İran rejimi için bir tehdit haline gelmiştir. Halk içinde yeni bir mücadele alanı açmıştır. Gün geçmiyor ki, cezaevinde uygulanan her türlü baskıya ve işkenceye karşı talepler dillendirilmesin, eylemler yapılmasın. Rejimin memurları da bu eylemleri bitirmek için her türlü yönteme başvuruyor. Ama sonunda kütüphaneyi kapatma ve Gunabatı dervişlerinin tedavi edilmemesi, yangını daha da büyüttü ve mücadeleyi sokaklara taşırdı. İran istihbarat memurları, cezaevi müdürü ve savcılar, 12. bölümün rejime bağlı olan tutsaklarından dört ay önce bir bildiri yayınlamalarını ve kendilerini İran İslam devrimine karşı olanlardan ayırmalarını talep eden bir mektup istemiştir. İstihbarat güçlerinin düşüncesine göre bu üç kişiyi birbirinden ayırmakla sorunlar çözülecektir. Simko Hılgati’yi Evin Cezaevine sürgün ettiler. Birkaç gün sonra Şahruk Zamani’yi Kızıl Hisar zindanına sürgün ettiler ve sonunda Halit Herdani yalnız kaldı. Ama Şahruk Zamani’nin açlık grevine başlaması ve Gohardeşt, Tebriz ve Evin Cezaevindeki tutsakların Zamani’ye destek vermeleri rejimin tüm hilelerini bozdu. Bu konuda verilen büyük çaplı destek, mücadeleyi Cezaevinin içinden çıkarmış, dışarıya taşımıştır. Böylece İran ve dünya işçi hareketi bu haksızlıklara tepki göstermiştir. Sonuçta İran rejimi bir adım geri atarak Şahruk Zamani’nin Gohardeşt cezaevine tekrar nakline mecbur kalmıştır.
Ama rejim bu tavizden sonra başka tutsakların da aynı yöntemi kullanarak birtakım haklar elde etmesini ve Evin Cezaevinin bir mücadele merkezine çevrilmesini istemiyor. Böylece yeniden hazırlanmış bir senaryoyla Evin Cezaevinde olan tutsaklara vahşice saldırılmış ve rejim, verdiği tavizin acısını çıkardığını düşünmüştür. Bu senaryo üzerinden hazırlanmış baskı hâlâ devam ediyor. Çekilen video ve fotoğraflardan tutsaklara karşı yeni bir hüküm dosyası hazırlıyorlar. Bu dosyaları hazırlayarak başka tutsaklar da mücadeleye katılmasın diye gözdağı veriyorlar. Biz bir ay önce bir bildiri yayınlayarak zindandaki mücadelenin ülke çapında bir özgürlük hareketine dönüşecek potansiyele sahip olduğunu söyledik. Bu gün de söylüyoruz ki, zindandaki mücadele İran halkının rejime karşı yürüttüğü mücadelenin bir ayağı haline gelmiştir. Yayınladığımız 99. bildiride İran rejimine karşı yeni bir mücadele cephesinin açıldığını belirttik. İran rejimine karşı verilen mücadelenin bir ayağı haline gelen bu mücadelemize sahip çıkmalıyız. Evin Cezaevinin 350. bölümündeki siyasi tutsaklara karşı yapılan saldırı yeni mücadele cephesinin oluştuğunu bir kez daha göstermiştir. Ölüm cezasını göze alan siyasi tutsaklara geçmiş yıllardan verilen destek, Şahruk Zamani’nin 40 günden fazladır yürüttüğü açlık grevi, Evin Cezaevinde meydana gelen olayların haberinin yayılması, yeni mücadele hattının ülke ve dünya çapında bir meseleye dönüşmesini sağlamıştır. Gelecek başarılar ve İran rejimine geri adım attırmak için, hızlı bir şekilde Şahruk Zamani’ye dünya çapında bir destek verilmelidir. Şahruk Zamani’nin ve İranlı siyasi tutsakların ortak düşmanı İran rejimidir. Şahruk Zamani’nin yürüttüğü açlık grevi, Evin, Tebriz, Gohardeşt cezaevlerinde tutsakların Şahruk’a destek vermek için açlık grevine gitmeleri bu cezaevlerinde mücadele yürütenleri sımsıkı birbirlerine kenetlemiştir. Yaptığımız bu eylemlerin amacı Evin Cezaevinde tutsaklara karşı yapılan saldırıyı mahkûm etmek, ölüm cezasına karşı çıkmak, Şahruk Zamani’ye destek olmak ve cezaevindeki tüm baskılara tepki göstermektir.
Özgür insanlar, işçiler, öğrenciler, kadınlar ve gençler,
Gelin hep birlikte hızlı bir şekilde ülke ve dünya çapında açılan bu mücadele cephesini korumak ve daha yükseklere taşımak için ülke ve dünya çapındaki tüm ilişkilerimizden faydalanarak İran rejiminin geri adım atmasını sağlayalım. Bu konuyu önümüzdeki günlerde 1 Mayıs’ta ILO’nun yıllık toplantısından faydalanarak ülke ve dünya çapında bir kampanyaya çevirelim. Evin Cezaevinde yapılan saldırı, Şahruk Zamani’nin açlık grevi, ölüm cezasına karşı çıkılması bir mücadele bayrağı haline getirilmelidir. Bu aynı zamanda, tutsak yakınlarının birbirlerine bağlanması, işçi örgütlerinin, kadınların, öğrencilerin, öğretmenlerin, içeride ve dışarıdaki sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin bir araya gelerek mücadele etmelerine vesile edilmelidir. Geçmişimizi unutmayalım, eğer tutsakların açtığı yeni mücadele cephesine tam gücümüzle destek vermezsek vahşi İran rejiminin Evin Cezaevindeki saldırısı yeni bir saldırı senaryosu üzerinden başka cezaevlerinde de uygulanacaktır. Rejim, en sonunda tüm cezaevlerinde kendi istediğini yapacak, tutsakları sessiz kalmaya mahkûm edecektir. Bu mücadele cephesinin iki yolu var, ya İran rejimi geri adım atacak ya da bizler yenileceğiz, başka da bir üçüncü yol yoktur. İran rejimine geri adım attırmak için daha fazla birleşmeli, daha fazla mücadele etmeliyiz. Şiarımız cezaevlerinde tutulan tüm işçi ve siyasi tutsaklara özgürlüktür.
1 Mayıs Etkinliğimiz
Son Eklenenler
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...