Kimin Savaşı Bu?
Gebze’den bir metal işçisi

Dünyamız geçmişte iki büyük emperyalist paylaşım savaşı gördü. Bu savaşların birincisinde 9 milyon, ikincisinde ise 50 milyona yakın insan hayatını kaybetti. Günümüzde de emperyalist savaşlar hâlâ devam etmektedir. Özellikle Ortadoğu’da süren savaş giderek kızışıyor ve insanlar ölüyor.
Peki, bu savaşların kazananı ve kaybedeni kim? Patronlar bu savaşlardan kârlarına kâr katarak çıkarken biz işçilerin payına ise yoksulluk ve ölüm düşüyor. Patronlar silah üretimini hızlandırırken bunları savaş bölgelerine satıp kârlarını arttırıyorlar. Son teknoloji yöntemleriyle yapılan bu silahlar biz
işçiler için yıkım demek. Bu silahlar sevdiklerimizi, doğduğumuz büyüdüğümüz şehirleri, komşularımızı, arkadaşlarımızı, evimizi barkımızı elimizden alıyor. Bu savaşlar patronlar için para, daha çok kâr demekken biz işçiler içinde ölüm demek oluyor. Ortadoğu’da kan dinmiyor. Her sabah uyanıp haberlere baktığımızda ölüm haberlerini görüyor veya okuyoruz. Suriye, Irak, Filistin ve Ukrayna’dan acı haberleri alıyoruz. Evini barkını terk ederek dilini dahi bilmedikleri bir ülkede yaşam mücadelesi vermek zorunda olan, savaştan kaçan insanları görüyoruz. Bunu dahi fırsata çeviren patronlar savaştan kaçan göçmen işçileri düşük ücretlerle, kötü koşullarda çalıştırıyorlar. Üç kuruşa sigortasız, güvencesiz çalıştırdıkları göçmen işçileri diğer işçilere karşı da tehdit unsuru olarak kullanıyorlar. İşçiler arasına milliyetçilik zehrini serpiştiriyorlar. İşçileri birbirlerine düşman ediyorlar. Biz işçilere düşen görev sınıf kardeşlerimize sahip çıkmaktır. Sonuç olarak onlar da bizim gibi sömürülmektedir. Hatta savaş mağduru işçiler için sömürü daha da katmerli bir haldedir. Bir yandan düşük ücret ve uzun çalışma saatleri, bir yandan barınma ve geçim sıkıntısı işçi kardeşlerimizin belini büküyor. Bize düşen savaştan kaçan kardeşlerimize dostluk, kardeşlik elini uzatmaktır.Biz işçiler örgütlü olmazsak şayet patronların çıkarları için ölüp gideceğiz. Bizler birlik ve beraberlik içinde olursak eğer savaşları durdurmak bizim elimizde. Birinci Dünya Savaşını durduran da örgütlü Rus işçi sınıfıydı. Üçüncü Dünya Savaşının yaşandığı şu günlerde biz işçiler de barışın ve yaşanılası bir dünyanın temellerini atmak için kolları sıvamalıyız.
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...