Buradasınız
Arsız Sömürücüleri İşçilerin Birliği Durdurabilir!

Arsızlık, umursamazlık, ikiyüzlülük… İnsan bazen şaşırıyor, patronları nasıl tanımlayacağını bilemiyor. Bunlar ne biçim insanlar?
Kâr hırsı ve açgözlülük onları utanıp sıkılması olmayan, işçileri umursamayan, ikiyüzlü ve vicdansız insanlar haline getirmiş. Her gün 5-6 işçi iş kazalarında yaşamını kaybediyor, daha fazlası sakatlanıyor. Ailelerin ocağına ateş düşerken, çocuklar öksüz ve yetim kalıyor. Ama patronların vicdanı hiç mi hiç sızlamıyor, ölenleri zerre kadar umursamıyorlar.
Soma’da 301 madenci tek seferde katlediliyor, önlem yok! Mecidiyeköy’de Torunlar inşaatta 10 işçi katlediliyor, önlem yok! Ermenek’te 18 işçi diri diri madene gömülüyor, önlem yok! Isparta’da 17 işçi katlediliyor, önlem yok!
Kapitalist sömürü sisteminde patronların dini imanı paradır. Onların vicdanları ile cüzdanları aynı yerdedir. İşçiler ölmüş, aileler perişan olmuş ne gam!
Daha fazla üretim ve daha fazla kâr; sermayelerini büyütme ve lüks yaşamlarını sürdürme kaygısı her şeyin önüne geçmektedir. İnsanlığın çektiği acılar onların semtlerine uğramaz. Onların dünyaya bakışıyla bir işçinin dünyaya bakışı farklıdır. Patronlar her şeyi parayla ölçerler.
Meselâ iş güvenliği önlemlerinin alınması ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması maliyetleri artırır; kârlarının düşeceğini hesaplayan patronlar buna yanaşmazlar. İşçilerin ölmesini ya da sakat kalmasını tercih ederler. Soma’da işçilere 1990’dan kalma tozlu maskeler verilmesi bu yüzdendir. Ermenek’teki madende, 2014’ün ilk on ayında 2017’de üretilmesi gereken kömür miktarı üretilmiş olmasına rağmen, su baskını tehlikesi biline biline işçilerin madene indirilmesi bu yüzdendir. Isparta’da tarım işçilerini taşıyan 27 kişilik araca 45 kişinin bindirilmesi bu yüzdendir.
Bunun adı kapitalist açgözlülüktür, patronların doymak bilmez kâr iştahıdır.
AKP hükümeti ise onların hizmetkârıdır. AKP, bir taraftan patronlara sermaye akıtıyor öte taraftan onları koruyup kolluyor. Bu nedenle, işçilerin ölmesinin bir sorumlusu da AKP hükümetidir.
AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana tam 14 bin 455 işçi iş kazalarında yaşamını kaybetti. Yalnızca 2014’ün ilk on ayında ölen işçi sayısı 1500’dür.
Patronlar, adeta işçilere karşı bir savaş açmış durumdalar. AKP hükümeti önlem almayarak ve daha da önemlisi ölümleri normal göstererek bu savaşı desteklemektedir. Soma’da 301 madencinin cesetlerine henüz ulaşılmamış ve aileler kan ağlıyorken, Erdoğan çıkıp “kader, bu işin fıtratında var” demedi mi?
Bu ağızla konuşmak demek, patronlara güç ve destek vermek, siz aldırmayın ve işinize devam edin demektir.
E o zaman patronlar niye önlem alsınlar ki? Ne de olsa arkalarında kapı gibi AKP hükümeti var! İnsan sormadan edemiyor: Acaba ölenler işçiler değil de patronlar olsaydı, Erdoğan yine aynı şekilde mi konuşacaktı?
Şimdilerde, özellikle Ermenek’teki su baskınından sonra AKP ağız değiştirmeye ve patronları suçlamaya başladı. Elbette bu sebepsiz değil. İşçilerin tepkisi giderek artıyor. 2015 seçimlerini de dikkate alan AKP, işçi-emekçi kitlelerin yükselen öfkesini yatıştırmaya girişmiştir.
Çalışma ve Enerji Bakanları madenlerdeki eksiklikleri bir bir sayıp döküyorlar. Onlar konuşurken insan etrafına bakmadan edemiyor: Acaba bunları kime söylüyorlar?
İnsan olan biraz utanıp sıkılır be! Kimi kime şikâyet ediyorsunuz? Denetim yapması ve önlem alması gerekenler sizler değil misiniz?
Lakin AKP’nin derdi iş güvenliği önlemlerini almak değildir. Nitekim Başbakan Davutoğlu’nun iş güvenliği önlemlerinin alınmasına dönük açıkladığı paketin içinde bir tek ciddi ve dişe dokunur madde yoktur.
Meselâ UİD-DER ve sendikalar tarafından dile getirilen şu talep neden hayata geçirilmiyor: “İşyeri hekimlerinin ve iş güvenliği uzmanlarının ücretleri, patronlar tarafından finanse edilen, sendikaların ve meslek örgütlerinin denetiminde olan bir devlet fonundan karşılansın!”
Ama AKP bu basit talebi bile uygulamaya yanaşmıyor. Çünkü AKP, kapitalist sömürü düzeninin ve patronların partisidir. Tüm derdi, patronların çıkarlarını kollamak ve devlet üzerinden onlara sermaye aktarmaktır. AKP ile patronlar içli dışlıdır; bakanların ve milletvekillerinin büyük çoğunluğu aynı zamanda patrondur. Örneğin Ermenek’teki Has Madencilik’in sahibi Saffet Uyar AKP’den belediye başkanı adayı olmuştur.
AKP ve patronlar işbirliği temelinde, doymak bilmez bir açgözlülükle her tarafa saldırıyorlar. Doğanın tahrip olması, suların kuruması, işçilerin ölmesi umurlarında değil. Yeter ki para gelsin ve sermayeleri büyüsün!
Manisa Soma’da termik santral yapılması için 5 binden fazla zeytin ağacı sökülüp atıldı. Köylüler buna karşı çıkarken, AKP’li vekil çıkıp aynen şunu dedi: “5 bin ağaç kesilse ne olur!”
5 bin ağacın kesilmesi, köylülerin topraklarından sürülmesi ve ekmek kapılarını kaybetmeleri önemli değil, önemli olan santral inşa etmek ve ortaya çıkacak rantı paylaşmaktır.
Böylesine açgözlülük, saldırganlık, arsızlık, paradan başka hiçbir şeye değer vermeme ancak kapitalizmin eseri olabilir. Açgözlü patronlar sermayelerini büyütürken, milyonlarca işçi yoksulluğun pençesinde kıvranıyor.
Üretilen toplam değerden işçilerin aldığı pay her geçen gün azalırken, zenginlik bir avuç asalağın elinde birikiyor. İşçilerin %40’ının asgari ücret alması, buna karşın dolar milyarderi sayısının 2003 ile 2014 arasında 4’ten 100’e çıkması bu gerçeği gözler önüne seriyor. Türkiye gelir dağılımı eşitsizliğinde, yani zenginle fakir arasındaki uçurumda ilk sıralarda yer alıyor. Yani AKP’nin övündüğü ekonomik büyüme yalnızca patronların kasasını dolduruyor.
Ancak AKP, “büyük Türkiye” söylemiyle işçi-emekçilerin ulusal gururlarını okşayarak onları kandırmaya çalışıyor. “Büyük Türkiye”, “küresel güç Türkiye” gibi söylemlerle işçilerin sefaletinin üzerini kapatmak istiyor.
AKP’nin hedefi 2023’te Türkiye’nin dünyanın 10. büyük ekonomisi olmasıdır. Bu demektir ki, gerekli iş güvenliği önlemleri alınmayacak ve patronlar için maliyetler daha da düşürülecek. Ekonomi işçilerin emeği, canı ve kanı üzerinde büyürken, patronlar daha da semirecek ve dolar milyarderlerinin sayısı daha da artacak. Buna karşın işçiler sefalet koşullarında yaşamaya devam edecekler.
Peki, bu gidişata kim dur diyecek?
Elbette biz işçiler! Patronlar karşısında tüm işçilerin çıkarları ortaktır. Bu nedenle biz işçiler, ulus, din ve inanç farkı gözetmeden bir sınıf olarak birleşmeli ve haklarımız için mücadele vermeliyiz.
İş kazalarını ve işçi ölümlerini durduracak, iş saatlerini düşürecek, ücretleri yükseltecek, taşeronlaştırma belâsına son verecek olan işçilerin örgütlü mücadelesidir.
Büyüyor
Kimin Savaşı Bu?
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- “Yaşam Adil Olmadan Ölüm Adil Olur mu?”
- Hak İstiyorsak Sorumluluk Almalıyız
- Pazar Yerinden Sesler: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”
- Erizihson Efsanesi ve Açgözlülük Meselesi
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım!
- İşçi Dayanışması 185. Sayı Çıktı!
- “Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
- Sınırdışına Çıkmak mı Sınırları Aşmak mı?
- Dünya Meydanlarından Yükselen Sesler Bize Ne Anlatıyor?
- “Bu Hayatı Yaşamanın Başka Bir Yolu Olmalı…”
- Titan’dan Titanik’e Kapitalizmin Akıl Dışı Hikâyesi
- “Büyük Türkiye”den “Türkiye Yüzyılı”na Hayatımızda Ne Değişti?
- Kıdem Tazminatına Ne Oldu?
- Saldırılara Nasıl Karşı Koymalı? Maden-İş Örneği Yol Gösteriyor!
- İşçi Dayanışması 184. Sayı Çıktı!
- Asıl Değerli Olan…
- Neden ve Nasıl Değiştim?
- Birimize Yapılan Hepimize Yapılmış Demektir!
- Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi
Son Eklenenler
- Amerikan Senaristler Birliği WGA’nın çağrısıyla 2 Mayısta başlayan 11 bin 500 Hollywood senaristinin grevi 5 aydır devam ediyordu. Temmuz ayında 160 bin oyuncunun da greve katılmasıyla senaristler ve oyuncular sektörlerinin tarihindeki en büyük...
- Ben bir metal fabrikasında çalışıyorum. İşyerinde bir işçi arkadaşıma halini hatırını sordum, o ise özet olarak, “özgürlüğe hasret bir kuş gibiyim” dedi. Ben de “o zaman kafesleri kıralım” dedim. Arkadaşım “ellerimiz kollarımız bağlı, nasıl kıralım...
- Agrobay Seracılık’ta işçiler sadece ve sadece sendikaya üye oldular diye başlarına gelmeyen kalmadı. İşten atıldılar, polis ve jandarma zulmüne maruz kaldılar, mahkeme kararıyla sendikacıların fabrikaya yaklaşması engellendi, işçileri taşıyan servis...
- Devlet, işçi ve emekçilerin vergilerini, emeklilik primlerini peşin peşin alıyor, sonra emekli olmak için aylarca kapıda sıra bekletiyor. Aylardır mağdur olan, üç kuruş emekli parası alamayan yüz binlerce emekçi olarak sesimizi yükseltmeli bu...
- İngiltere’de düşük ücret dayatmasına ve ağırlaşan çalışma koşullarına karşı farklı sektörlerden işçilerin grevleri devam ediyor.
- Siyasi iktidar ekonomik krizin bedelini işçilere ödetmeye kararlı. Kıdem tazminatımızı ortadan kaldırma politikası tekrar gündeme geldi.
- Baskılar karşısında geri adım atmayan ve mücadeleyi büyüten direnişçi Trendyol işçileri, DGD-SEN ve PTT-SEN öncülüğünde 26 Eylülde bir kez daha “Ya Saygın Bir Uzlaşma Ya da Tavizsiz Direniş” diyerek Trendyol Genel Merkezi önünde eylem yaptılar....
- Japonya’da mücadeleci sendikalar ve demokratik kitle örgütleri 19 Kasımda savaş politikalarına ve işçi sınıfına yönelik saldırılara karşı bir miting gerçekleştirecekler. Japon Demiryolu İşçileri Sendikası Doro-Çiba, Japon İnşaat ve Taşımacılık...
- Yunanistan’da binlerce işçi iş kanununun değiştirilmesine karşı 21 Eylülde greve çıktı. Yunanistan Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonunun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen greve toplu taşıma işçileri, doktorlar, hemşireler, öğretmenler ve daha...
- Geçenlerde sosyal medyada bir habere denk geldim. Tavuk üreten bir fabrikada yumurtaların civciv olma süreci bekleniyor. Yumurtalardan çıkan civcivler erkek ve dişi olarak ayrılıyor. Ayrılan erkek civcivler toplu halde öldürülüyor. Bunun sebebiyse...
- Merhaba. Uzun yıllardır devam eden ekonomik krizin sonuçları artık kendini iyiden iyiye gösteriyor. Ücretlerimizin düşmesi, kıdem tazminatımızın kuşa döndürülmesi, fiyatların astronomik biçimde yukarı fırlaması neticesinde en doğal hakkımız olan bir...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, 24 Eylülde Kartal Meydanında “Emekliler Buluşması” düzenledi. “Emeklilikte Adalet! Emeklilikte İnsanca Yaşam!” başlığıyla düzenlenen eyleme sendikalar, emekliler ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
- İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İSG-SEN) üyesi iş güvenliği uzmanları, 24 Eylülde, Ankara Ulus Meydanında bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Çeşitli illerden iş güvenliği uzmanlarının katıldığı eylemde “İş Güvenliği Uzmanları...