Korkunun Düşmanı Kendine Güvenmektir!
Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nden bir işçi

Korku, her canlının hissettiği bir duygudur. Korku, sözlüklerde şöyle tanımlanıyor: “Bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü, kötülük gelme ihtimali, tehlike…” Örnek verecek olursak hayvanlarda sadece can korkusu vardır. İnsanlarda ise korku çok çeşitlidir. Biz işçiler için en önemli korkulardan birisi ise kendi içimizdeki güvensizliğimizden kaynaklanan işten atılma korkusudur.
Bu korku çeşidini patronlar işçiler üzerinde o kadar iyi kullanır ki işçiler ses çıkaramaz. Bundan dolayı patronlar çalışma koşullarını keyiflerince belirlerler. Dolayısıyla işçilerin sağlıkları için doğru dürüst güvenlik önlemi alınmaz. Yani az maliyetle çok kâr elde etmeye çalışırlar. İşçi iş kazasında ölmüş, parmağı ya da kolu kopmuş umursamazlar. İş kazası geçiren işçilerin çoğu ise bilinçsizliğinden dolayı işten atılma korkusuna yenik düşer. Ne iş kazası raporu tutturur ne de hakkını arar. Birçok sektörde iş cinayetleri meydana geliyor ve bunlarda işçi kardeşimizi kaybederken, geride kalanlar için pek bir şey değişmiyor. Sessizlik ve tepkisizlik korunmaya devam ediliyor. Bu ise daha büyük felâketlere yol açıyor. Aynı Soma’da olduğu gibi. Hükümet ise işçilerin örgütsüzlüğünden, bilinçsizliğinden güç alarak bu cinayeti de diğerleri gibi örtmeye çalışıyor.
Bu koşulları düzeltmenin tek yolu vardır. İçimizdeki güvensizliği yenip, kendimize ve diğer işçi kardeşlerimize güvenip bilinçlenerek bu korkuları yenmektir. Yalnız, korkulu ve örgütsüz geçen her günün daha kaç cana mal olacağını seyretmek yerine bir an önce örgütlenmeli ve patronların karşısına korkusuz bir işçi sınıfı olarak çıkmalıyız.
Ev İşi Sadece Kadının İşi Olmasın!
Gün Olur Bahar Gelir
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/