Buradasınız
Mersin’de İşçilerin Gözünden “İşçi Dayanışması”
Mersin’den UİD-DER’li işçiler
Bu sabah da erkenden gözlerimizi liman işçileriyle açtık. Bültenimizin yeni sayısını sabah vardiyasına gelen ve gece vardiyasından çıkan liman işçilerine ulaştırdık. Bültenimizi TÜMTİS’te örgütlü olan Akan-Sel ve MPO işçilerine, Liman-İş’te örgütlü olan UĞUR-SAN, MIP ve MLH işçilerine ulaştırmaya çalıştık. MIP ve bazı UĞUR-SAN işçileri bülten almak istemediler. Sebep olarak ise sendikanın kendilerini yalnız bırakmasını gösterdiler. “Bizler sendika mücadelesine başlayalı aylar oldu, bu sürede işten atılan arkadaşlarımız oldu, pek çok sıkıntı yaşadık. Sendika bizi yalnız bıraktı” dediler. Burada önemli bir noktanın altını çizmek gerek; ilk kez sendikal mücadeleye girişen işçilerde sendika yöneticilerinin yaptığı hatalar sonucu olumsuz bir hava oluşuyor. İşçi yeterince örgütlü olup sendikaya müdahale edemediğinden umutsuz ve sonrasında boşverci bir hava hâkim oluyor, bu da patronların ekmeğine yağ sürüyor.
Akan-Sel ve MPO işçilerine bültenlerimizi verirken çok keyifli sohbetler oluştu. UİD-DER’li arkadaşlarımızın etrafında kümelenen işçilerle limandaki son gelişmeler üzerine, bülten üzerine çok güzel sohbetler ettik. Ve bugün iki yeni işçiyle tanışarak onların gözünden yaptığımız işin nasıl göründüğünü dinledik. Arkadaşlar Akan-Sel’in MAFİ bölümünde çalışıyor. Bu arkadaşlar bültenimizi aldı ve merakla okumaya başladı. Sonra bizlerle sohbet etmeye başladılar.
Akan-Sel işçisi: “Bu gazete sadece TÜMTİS haberi mi yapıyor?”
UİD-DER: “İşçi Dayanışması, TÜMTİS’te örgütlü olan UPS, Mersin liman işçilerinin yanı sıra diğer fabrikalardan ve dünyadan pek çok sektörde çalışan işçi kardeşlerimizin de mücadelelerini içeriyor. Bu bültene işçiler yazıyor, bülteni işçiler matbaada basıyor, işçiler dağıtıyor ve işçiler okuyor. Yasal haklarımıza yer veriliyor, yaptığımız eğitim etkinlikleri, piknikler, mitinglerden anlatılıyor.”
Akan-Sel işçisi: “İşçilerin uluslararası mücadelesinin önemini anlatan yazı, Rimaks ile Brillant işçileri, dünyadan haberler, bunlara bakınca hepimiz aynı durumdayız diye düşündüm.”
UİD-DER: “Patronların sermaye düzeni işçilere her yerde mücadele etmekten başka çare bırakmıyor. Pek çok yerde yasal hakkını kullanıp sendikalı olan işçiler kapı önüne koyuluyor. Çok uzun saatler, çok düşük ücretlerle, uzun fazla mesailerle çalışmak zorunda bırakılıyoruz. İnsanca yaşayabileceğimiz bir ücretle, çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi ve daha pek çok hakkımız için mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok.”
Akan-Sel işçisi: “Burada o kadar çok boş vermiş adam var ki. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyorlar. Bu çok kötü bir şey. Başımıza gelince anlıyoruz her şeyi. Sizi daha önce eylemlerimizde görmüştüm. Yeni sohbet etme şansımız oldu. Sizi tanıyan arkadaşları görünce dedim ki bu arkadaşları tanıyınca böyle oluyor demek. Yanınıza geliyorlar, tokalaşıp sohbet edip, gazetelerini alıp içeri giriyorlar.”
UİD-DER: “Bizler liman direnişi sürecinden beri düzenli olarak geliyoruz. Her ay bültenimizin yeni sayısını ulaştırıyoruz işçilere. İşçi öz-eğitim etkinlikleri yapıyoruz. Arada ziyaretlere, eylemlerinize geliyoruz. Bundan sonra da görüşeceğiz sizlerle, hoşça kalın.”
Akan-sel işçisi: “Hepinize kolay gelsin, hoşça kalın.”
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...