Buradasınız
İşçi Dayanışması Okurları Sefaköy’de Buluştu!

Geçtiğimiz hafta sonu Sefaköy temsilciliğimizde İşçi Dayanışması bültenimizin okurları olan işçi arkadaşlarımızla bir araya geldik. Beraberce yemeklerimizi yedikten sonra UİD-DER medya ekibinin hazırlamış olduğu 8. Dönem Açılış Şenliği’ne çağrı videosunu izledik. İzlediğimiz video, işçilerin sorunlarına sahip çıkan UİD-DER’in geçtiğimiz dönem yürütmüş olduğu faaliyetlerin özetini içeriyordu. İşçileri, yeni mücadele dönemi şenliğinde hep beraber olmaya çağırıyordu.
İşçi Dayanışması bülteninde en çok hangi türde konuların ve yazıların dikkat çektiğini, bültenin işçiler için ne ifade ettiğini, İşçi Dayanışması’ndan öğrendiklerimizin sohbetlerimizi nasıl etkilediğini, işyerindeki gündemleri İşçi Dayanışması’na nasıl taşıdığımızı, İşçi Dayanışması bültenimizi geliştirmek ve daha fazla işçiye ulaştırmak için neler yapabileceğimizi konuştuk.
Derneğimize ilk kez gelen bir işçi, kendi yazdığı bir şiiri bizlerle paylaştı. Şiirde, biz işçilerin her şeyi üretmemize rağmen neden örgütsüz olduğumuz ve neden var ettiklerimize sahip olamadığımız anlatılıyordu.
Sohbetimizin devamında işçi arkadaşlarımız bültenin her anlamda işçiler için önemli olduğunu vurguladılar. Mesela patronların gazetelerinde işçilerle ilgili doğru haberler bulamadığımızı, İşçi Dayanışması’nda ise gerçek haberlere ulaşılabildiğinden bahsedildi. İşçi sınıfının uluslararası bir sınıf olduğundan ve bültende bununla ilgili olarak diğer ülkelerdeki işçi mücadelelerini anlatan haberlerin önemli olduğu da vurgulandı. Bir işçi arkadaşımız bülten dağıtımı yaptığımız bir fabrikada, bülteni okuyan işçilerin değiştiğini ve işçilerin örgütlenmesinden korkan patronun da çalışma koşullarında iyileştirmeler yapmak zorunda kaldığını anlattı. Dağıtımlar yaptığımız işyerlerinde, o işyerinin birtakım sorunlarının çözülmeye başlaması, bunun kanıtı oldu. Öğrenci arkadaşlarımız okur mektuplarından çok etkilendiklerini örneklerle anlattılar. İşçi çocukları olan öğrenci kardeşlerimiz, işçilerin deneyimlerinden yararlandıklarını, bu sayede UİD-DER’in faaliyetlerinin değerini daha iyi kavradıklarını ifade ettiler. Yine işçiler için önemli olan yasal haklarımızın iş kanunu kitaplarında çok karmaşık olduğundan, İşçi Dayanışması’nda ise kolaylıkla kavranabilen bir dille anlatılması gündemlerimizden biri oldu. Bir eğitim işçisi, bültenimizle ilgili düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: “Arkadaşlar bülteni bana veriyorlardı, ben de okuyordum. Ama yazılanların beni ilgilendirmeyeceğini, benim başıma gelmeyeceğini düşündüğümden dikkatli okumuyordum. Ne de olsa benim çalıştığım yerde böyle bir şey olmaz diyordum. Aradan biraz zaman geçti, bültende okumama gerek yok diye düşündüğüm bir şeyle karşı karşıya kaldım. O zaman anladım ki bültende işçileri ilgilendirmeyen hiçbir şey yazmıyor.”Sohbetimizin sonuna yaklaşırken İşçi Dayanışması’nı daha fazla işçiye nasıl ulaştırabiliriz ve onu zenginleştirmek için neler yapabiliriz diye konuştuk. Sohbetimizi bir işçinin UİD-DER’in web sitesine gönderdiği şiiri okuyarak sonlandırdık. UİD-DER müzik grubunun uyarladığı şarkıları hep bir ağızdan coşkuyla söyleyerek etkinliğimize son verdik. UİD-DER’in 8. Dönem Açılış Şenliği’nde buluşmak üzere dostlarımızı uğurladık.
Son Eklenenler
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...