Buradasınız
AKP’ye Oy Vermiş Bir İşçiyle Sohbet
Kurtköy’den bir işçi

İşçi Dayanışması bültenin yeni sayılarını her ay düzenli olarak dağıtıyoruz. Ben işyerimdeki arkadaşlarıma da veriyorum. Bültenimizin kapak sayfasında çoğunlukla hükümetin işçi düşmanı uygulamalarını eleştiren ve kapitalist sömürü düzenine karşı çıkan yazılar yer alıyor. Yazılara şöyle bir göz gezdiren ve AKP’ye oy verdiğini söyleyen bir işçi arkadaşım ile şöyle bir sohbetimiz oldu:
-Yayınlarlarınızda neden sürekli AKP’yi eleştiriyorsunuz?
-Çünkü hükümette olan ve ülkeyi yöneten parti AKP’dir. Ona oy vermiş olsun olmasın bütün insanların vergisini alan, askere gönderen, kanun çıkartan parti hükümetteki AKP’dir. AKP amacının toplumu “kalkındırmak” ve “adaletli” bir yönetim kurmak olduğunu söylüyor. Fakat biz işçiler ne kalkındık ne de hakkımızı aradığımızda adaletle karşılaştık. Örneğin AKP hükümeti döneminde greve çıktığımızda grev hakkımız yasaklandı, ücret zammı talep ettiğimizde bize açlık ve yoksulluk sınırının altında bir ücret reva görüldü. İşçilerden oy alan fakat patronlar hesabına çalışan bir hükümet duruyor karşımızda. Dolayısıyla hükümeti ve onun sermaye yanlısı politikalarını eleştirmemiz neden garip olsun?
-Haklı olabilirsiniz fakat AKP neden diğer partilerden daha yüksek oy alıyor?
-AKP 2003 yılında seçimi kazandı ve hükümeti kurdu. İşçi ve emekçiler o dönemde diğer partilerden, ANAP, DYP, DSP, CHP’sinden bıkmıştı. Yıllarca bu partilere oy verip hayatlarında değişen hiçbir şey olmadığını bizzat tecrübe etmişlerdi. 2001 krizinin hemen sonrasıydı. AKP bu dönemde diğer partilerden farklı olduğunu söyledi. Demokratik mesajlar verdi. AB sürecinin önünü açacağını söyleyerek toplumda bir gelecek beklentisi oluşturdu. Üstelik TÜSİAD, ABD, AB’den büyük destek gördü. İşçi, emekçi kitlelere tek seçenek olarak AKP gösterildi. Erdoğan hükümetinin halkın vergileriyle yaptığı “hizmetler,” açtığı yollar, dökülen sağlık sisteminde yaptığı üç-beş düzenleme medya eliyle çok güzel propaganda edildi.
-AKP’nin yayınlarınızda sürekli vurguladığınız işçilere zararı ne oldu?
-Bu konuda diğer partiler gibi davrandı. AKP bir sermaye partisi olarak işçilerin partisi olmadı, olamaz da… Sen de kendi hayatından bunun kanıtlarını görebilirsin. Kredi kartı olmadan ay sonunu getirmen zorlaştı. Çünkü aldığın ücret geçinmene, çocuklarına iyi bir gelecek kurmana yetmiyor. Emeklilik yaşı 65’e kadar çıktı. O yaşta nasıl çalışacaksın? İşsiz bir yakının veya mahallende tanıdığın arkadaşların illa vardır. İşsizlik, taşeronlaştırma, iş saatlerinin uzaması her geçen gün senin de bildiğin gibi artıyor. Zaten Tayyip Erdoğan “ayakların baş olduğu nerede görülmüş?” diyerek işçilere nasıl baktığını kendisi itiraf etmiş oldu.
-AKP böyle ise diğer partiler yani CHP ve MHP alternatif olabilir mi?
-Kendini AKP’ye karşı olarak gösteren CHP veya MHP öncelikle eski partiler. Bu partiler de iktidara geldiler. Her ikisi patronlar için çok çalıştı. İşçiden topladıkları vergileri patronlara teşvik olarak aktardı. MHP milliyetçiliği diline dolayarak toplumu böldü. CHP ise, tam bir devlet partisi oldu. İşçi ve emekçileri ezen, onları sadece seçim döneminde hatırlayan iki partiden bir umudun olmamalıdır!
-O halde ne yapmalıyım?
-İşçiler için hayati olan haklarına sahip çıkmak, örgütlenmek ve mücadeleyle yeni haklar kazanmaktır. Hiçbir hak sermaye hükümetleri eliyle verilmez. İşçiler arasında din, dil, ırk ayrımı yapmadan birlik olmak ve mücadele etmek biz işçiler için önemlidir. Önerim, hükümetlerin, sermaye partilerinin yalanlarına kanmamandır. Patronlar sınıfına karşı birlikte mücadele etmeliyiz. İşte biz bu bültenle, bizim gibi işçilere ortak bir mücadele çağrısı yapıyoruz. Ne kadar haklı olursak olalım tek başımıza hiçiz. Sesimizi, taleplerimizi, fikirlerimizi birleştiren ortak bir örgütlenmeyle toplumda bir ağırlığımız olur. Sen de bilirsin ki “bir elin nesi var, iki elin sesi var” demişler.
Son Eklenenler
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...
- Bundan 1162 yıl önce, 863’te köleler Abbasi İmparatorluğuna isyan ettiler ve bataklığın ortasında bir şehir kurdular. Bu şehrin adı El-Muhtare idi, yani “Özgürlük Kenti”… Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirlerinin Basra Körfezine dökülmeden önce...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci...
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....