Buradasınız
Fumiaki Hoşino’ya Özgürlük!
İşçi sınıfının sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya için tarihsel mücadelesi bir buçuk asırdır süren köklü bir mücadeledir. Kapitalizmin girdabına girdiği ölçüde tüm ülkelerde bu tarihsel dava uğruna mücadele eden hareketler ve insanlar olmuştur. Hiç kuşkusuz bu mücadele kapitalist düzen sahiplerinin her yönden baskılarına maruz kalmıştır. Özellikle bu mücadelede yer alan öncüler egemenlerin gazabını çekmişlerdir. Bu durum sadece Türkiye gibi demokrasisi az gelişmiş ülkelerde değil, gelişmiş demokrasiler olarak sayılan ülkelerde de geçerli. Bunun çarpıcı örneklerinden birini Japonya’da Fumiaki Hoşino’nun durumu oluşturuyor.
Fumiaki Hoşino haksız bir suçlamayla 1975 yılından bu yana ağır koşullarda hapis cezası çekiyor. İşçi sınıfı davasının aktif bir militanı olan Hoşino, 1971 yılında Okinawa’daki Amerikan askeri üslerinin kapatılması için yürütülen kitlesel mücadelelerde aktif biçimde yer almıştı. Tüm dünyada Vietnam savaşı ile ilgili olarak büyük bir protesto ve mücadele dalgasının yaşanmakta olduğu o günlerde bu protesto ve eylemler aynı zamanda büyük bir devlet baskısıyla karşılaşıyordu. Bu üsler Vietnam savaşı bağlamında özellikle önemliydi, zira bu savaşta Vietnam halkına büyük acılar yaşatan korkunç Napalm bombaları tam da bu üslerden havalanan Amerikan uçaklarından atılıyordu.
İşte bu savaş ve militarizm karşıtı gösterilerden birinde polis şiddeti karşısında kendini savunan kitlenin direnişi sırasında bir sendikacı öğretmen ve bir polis öldü. Polisin katlettiği öğretmen Noriko Nagata o dönemde Avrupa ve ABD’deki Vietnam savaşı karşıtı gösterilerde bir sembol haline gelirken, ölen polis için bir suçlu arayan devlet, bir düzmeceyle, gösterilerde etkin lider konumdaki Hoşino’yu ölen polisin katili ilan etti ve 1975 yılında tutuklayarak düzenin zindanlarına hapsetti. Hoşino o günden bu yana zindanlarda çürütülerek yok edilmeye çalışılıyor.
Hapiste 40. yılını tamamlamış olan Hoşino şu anda dünya üzerinde politik tutsaklar arasında hapiste en uzun süredir bulunanlar arasında. Hal buyken ona adil bir yargılama reva görülmüyor. Hoşino’nun polisin öldürülmesi ile bağlantısını ortaya koyan hiçbir maddi kanıt bulunmuyor. Polis sadece tanık ifadelerine dayanarak onu suçlu ilan etti ve mahkemeler de bunun tasdik makamı olarak çalıştı. O tanıklar ki, neredeyse tamamı daha sonra polis baskısıyla kendilerinden alınmış ifadeleri reddettiler. Bunların dışındaki tek tanık ise mahkemede ifade vermeyi reddetti.
Dolayısıyla Hoşino mahkemeye bile çıkmayı reddeden tek bir tanığın polis zoru altında alınmış ifadesine dayanılarak tam 40 yıldır hapislerde çürütülmeye çalışılıyor. Hoşino aleyhine suçlama bu denli dayanaktan yoksunken, lehine bir dizi kanıt ve karine var. Ve Türkiye’den çok tanıdık olduğumuz biçimde polis olaya ilişkin video kayıtlarını her nasılsa “kaybettiğini” açıklamış durumda. Savcının idam talep ettiği mahkemede tüm bunlar görmezden gelindi ve Hoşino 20 yıl hapis cezasına çarptırdı. Daha sonraki yıllarda kanıtlar temelinde yeniden yargılama başvuruları sonuçlanıp da dava yeniden görüldüğünde ise cezası kaldırılmak ya da hafifletilmek bir yana, daha da yükseltilerek ömür boyu hapse mahkûm edildi. Japon egemenler kendi düzenlerine karşı örgütlü tarzda mücadele eden birisine aman vermemek için her türlü evrensel hukuk ölçüsünü göstere göstere ihlal etmekten geri durmamıştı. Elbette asıl maksat, düzene karşı mücadele edenlere gözdağı vermek ve yeni kuşakların bu yoldan korku yoluyla caydırılması idi.
Japon egemenler Hoşino’yu hapsetmekle yetinmeyip, hapislik koşullarını da olabildiği kadar ağırlaştırmak için ellerinden geleni artlarına koymadılar. Zorla tıkıldığı hücrelerde kışları ısıtma sistemi yoktu, yazları da serinletme sistemi yoktu. Battaniye vermeme, görüş şartlarını yıllar ilerledikçe daha da ağırlaştırma gibi sayısız baskı biçimi ısrarla sürdürüldü. Hapisteyken onunla evlenen eşi Akiko ile bunca yıllar içinde bir kez olsun özel görüşmesine izin verilmedi. Hatta Akiko eşine bir kez dahi olsun dokunamadı. Hoşino’nun bir fotoğrafı dahi dışarı verilmiyor. Onu sınırlı ölçüde görmesine izin verilen birinci derece akrabaları ve avukatları dışında kimse Hoşino’nun yaşlanış sürecini görememiş durumda. Hoşino’ya ait son fotoğraf onun tutuklanmadan önceki gençlik fotoğrafı. Eşi Akiko’nun sperm alınması yoluyla ondan çocuk sahibi olma talebi bile hoyratça reddedildi.
Ağır baskı koşullarına rağmen Hoşino polis takibatı altında olduğu süre dahil olmak üzere hapishane sürecinde de mücadeleye devam etti. Tüm bu süreç boyunca polise hiç ifade vermeyen Hoşino, mahkeme süreçlerinde de kendi yargılaması ile ilgili ona yöneltilen sorulara yanıt verme dışında hiç konuşmamış, yapılan “işbirliği” telkinlerini reddetmiştir. Uzun ve ağır hapislik yıllarında davaya bağlılığını yitirmeyen Hoşino, dışarıya gönderme olanağı bulduğu mesajlarında mücadele arkadaşlarına ilham ve umut kaynağı oldu. İçerde yaptığı resimlerle düzenlenen sergileri gören çoğu kimse bu resimlerdeki hayat dolu ruh karşısında şaşkınlığını ifade etti. Hoşino boya ve fırça edinebilmek için dahi 10 yıl mücadele etmek zorunda kalmıştı. Bir yanı dışarıdaki mücadeleden kopmayan Hoşino, içeride de tüm mahpusların ceremesini çektiği kötü hapishane koşullarına ve haksızlıklara karşı mücadelelere öncülük etmekten geri durmadı. Tüm mahpuslar lehine kazanımla sonuçlanan bu tür mücadeleler sayesinde adli mahkûmların da saygınlığını kazandı.
Uzun yıllar boyunca başta dava arkadaşları olmak üzere, eşi Akiko, Japonya’daki çeşitli sendikalar ve işçi örgütleri, ABD’de çeşitli sendikalar Hoşino’nun uğradığı haksız hapisliğin ve baskıların son bulması için mücadele veriyorlar, kampanya yürütüyorlar. Bu uğurda kurulmuş dayanışma komitesi (Hoşino’yu Savunma Komitesi) sorunun daha geniş kitlelerin gündemine gelebilmesi ve daha geniş bir destek için çaba harcıyor. Bizler de sınıf bilinçli işçilerin örgütü UİD-DER olarak bu çabayı destekliyoruz.
Hoşino’nun mücadelesi, mahpusluk serüveni ve Savunma Komitesinin çalışmaları konusunda ayrıntılı bilgi için: http://fhoshino.u.cnet-ta.ne.jp/pages/01-english.html
Son Eklenenler
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...