Ermenek’in Acısı da Katliamı Yaratan Düzen de Sürüyor
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Bazı sorular vardır ki hiç unutulmaz, hiçbir zaman cevabı verilemez. “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” sorusu bundan tam 7 sene önce soruldu. 28 Ekim 2014’teki Karaman Ermenek’teki kahredici madenci katliamında oğlunu kaybeden Ayşe teyzenin sözleri… Yaşanan katliamın acısı hâlâ yüreklerimizde! Bu katliamda 18 maden işçisi hayatını kaybetmişti. Kara elmastan ekmeğini kazanan onlarca işçi ailesi için hayatın karardığı o gün, işçi sınıfının bu topraklardaki en acı günlerinden birisi olarak kayda geçti. O gün üreten, işleyen, tüm zenginlikleri var eden eller karanlığa boğuldu. Sermaye sınıfının zalim yüzü bir kez daha kendini gösterdi.
Ermenek’ten yaklaşık 5 ay önce, 13 Mayısta yaşanan ve 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma madenci katliamı emekçilerde iktidara ve maden patronlarına karşı büyük öfke yaratmıştı. 11 Eylül 2014’te kabul edilen torba yasayla madencilerin çalışma koşulları yeniden düzenlenmişti. Ancak sermayenin çıkarlarına hiçbir zaman ters düşmek istemeyen AKP hükümeti, patronların “kâr edemiyoruz” feryatlarına yine sessiz kalmamış gerekli “kolaylıkları” sağlamıştı. Nitekim daha sonraları madenlerde işçilerin servis, yemek gibi temel haklarından vazgeçmeleri karşılığında çalıştırıldıkları ortaya çıktı.[1]
Has Şekerler Madencilik’in işlettiği Ermenek’teki madende de koşullar böyleydi. Bu koşullarda çalışmak istemeyen işçiler greve çıktılar. Ancak ekonomik zorluklar nedeniyle tekrar işbaşı yapmak zorunda kaldılar. Çalışma koşullarının iyileştirilmediği ve iş güvenliği önlemlerinin hiçe sayıldığı koşullarda her an olabilecek facia; 28 Ekimde Ermenekli madencileri yerin 350 metre altında, evden getirdikleri yemekleri yerken buldu. 3 aydır maaş alamayan madencilerin yemeklerini madenin dışarısında yemeleri bile çok görülmüştü. Sermayenin kâr hırsını yansıtan bu katliam, onun sınıf tutumunun sonucuydu. Katliamdan sonra ortaya çıkan tablo bunu açıkça gösterdi.
Yapılmayanlar, 12 bin ton su ve hayatta kalma mücadelesi
Uzmanların yaptığı incelemeler yerin derinliklerinde 12 bin ton suyla mücadele eden ve hayatta kalmaya çalışan işçilerin kurtulması için maden sahalarında gerekli en temel planlamanın yapılmadığını, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını gösterdi. Katliamdan önce Haziran 2014’te bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan teftiş raporunda toplamda 8 mevzuata aykırılık tespit edilmişti. Raporda maden bacalarında gerekli sondaj çalışmalarının yapılmadığı, ocakta gelişecek bir acil durum karşısında herhangi bir güvenlik tatbikatı yapılmadığı ve ilk yardım odasında uygun talimatların bulunmadığı gibi temel güvenlik kusurları yer almıştı. Ancak “-mış gibi” yaparak gerekli yaptırımları uygulamayan devlet, maden sahiplerine sadece idari para cezaları keserek meseleyi geçiştirdi.
Katliamı engellemeye dönük hiçbir gerçek adım atılmadı. Katliamdan sonra yapılan incelemelerde 10 madencinin su baskınından kurtulduğu ancak madende yaşam odası olmadığı için metan gazı zehirlenmesi sebebiyle hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Oysa zorunlu olması gereken yaşam odası olsaydı, madenci kardeşlerimizin 30 günün üzerinde hayatta kalma şansı olacaktı.
Ölüme göz göre göre gönderilen işçilerin durumunu, çalışma koşullarını yakın zamanda Dayanışma TV’nin yayınladığı “Sarı Baret” belgeselinde Bağımsız Maden-İş Sendikası örgütlenme uzmanı Kamil Kartal şöyle özetliyor: “Nasıl ölüm tuzaklarına bilinçli bir biçimde sokulduklarını göreceksiniz. 17’inci, 18’inci yüzyıl koşullarında çalışıyorlar.”
İşçilere adalet yine yok!
Ermenek’te ölüm tuzaklarından kurtulabilen, haksız koşullara ve baskılara karşı mücadele eden işçileri ise ayrı bir süreç bekliyordu. Katliamın dava sürecinde sermaye düzeni yine kendini gösterdi ve sözde birkaç ceza ile geçiştirilen davalar sonrasında maden şirketlerinin sırtını sıvazlamaya devam etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı müfettişler için soruşturma izni dahi verilmezken, maden sahiplerine tutukluluk kararı verilmesi yılları buldu. Dava sonucu verilen cezalar ise işçilerin canının patronlar ve onların düzeni olan kapitalizm nezdinde ne kadar ucuz olduğunu gösterdi.
Katliamdan yaklaşık 2 yıl sonra çıkan ilk kararlarda Has Şekerler Madencilik Şirketi’nin Sahibi Saffet Uyar’a 13 yıl 9 ay, yargılaması tutuksuz olarak yapılan ruhsat sahibi dönemin Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi müdürü ve hissedarı Abdullah Özbey’e 11 yıl 3 ay hapis cezası verildi. 18 işçinin canına kastetmenin cezasına yapılan itirazlar üzerine de cezalar 19 yıl 3’er aya çıkarıldı. Yani sermaye hukukunun son kararı şuydu, ölen işçi başına sadece 1 yıl!
Madenlerde “Ermenek Düzeni” sürüyor
Birçok üst düzey yetkilinin beraat ettiği davalar sonucunda maden patronları kârlarını büyütmeye devam etti. Bugün Has Şekerler Madencilik şirketinin sahibi Uyar ailesi Özşekerler Madencilik adıyla yeni maden sahaları açarak emekçilerin canı üzerinden semirmeye devam ediyor. Çift haneli kârlılık oranlarıyla madencilik sermayenin iştahını kabartırken, Anadolu’nun farklı bölgelerindeki maden havzalarında “Ermenek Düzeni” sürüyor.
Temel iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, yaşam odalarının bulunmaması, rödovans usulü üretim, taşeronlaştırma, kaçak madenlerin varlığı, kontrol sondajları yapılmadan üretimin sürmesi, sendikasızlaştırma… Ermenek’teki gibi daha birçok iş cinayetinin temelinde yatan bu sorunlar bugün patronların ve onların temsilcisi konumundaki iktidarın maden işçilerine dayattığı koşullar olarak duruyor. Madenlerde ölen yüzlerce işçinin daha cenazeleri yerde yatarken “bu işin fıtratında var” diye açıklamalar yapanlar, işte bu koşulların baş müsebbipleridir. “Sarı Baret” belgeselinde “Madencinin alın yazısını da fıtratını da zengin belirliyor” diyor bir madenci kardeşimiz... Bir yanda emeğin zenginliğine el koyan egemenler, öte tarafta zenginliği üreten emeğin sefaleti ve acısı; işte kapitalizm!
Bu gerçekliği en iyi yansıtanlardan biri de Emekçilerin Yürek İşçisi Rıfat Ilgaz’dır. Parmaklığın Ötesinden şiirinde “Göremedik sıkıntısız yaşandığını/ Rahatın şiirini yazamadık” diye seslenir. Bugün bu topraklar işçi ve emekçiler için adeta bir cehenneme döndürülmüş durumda. Katliamda yakınlarını yitiren, onca haksızlık ve acıyla mücadele etmek zorunda kalan Ermenekli madencilere aradan geçen yıllar boyunca rahat yüzü gösterilmedi. Parmaklığın ötesine itilen milyonlarca emekçiden olan Ermenekli madenciler Somalı sınıf kardeşleriyle birlikte yaşadıkları hak gasplarına karşı senelerce mücadele verdiler. AKP hükümetinin aradan geçen yıllarda değişmeyen “söz verip tutmama” alışkanlığı iki mücadeleci madenci kardeşimizi daha bizlerden ayırdı. Bağımsız Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Tahir Çetin ve maden işçisi Ali Faik İnter de çıktıkları hak mücadelesinde yaşamını yitirdiler.
Türkiye’de sadece 2014 yılında 361 maden işçisini aramızdan ayıran sermaye düzeni, aynı yıl toplamda en az 1886 iş cinayeti doğurmuştu. Aradan yıllar geçti, işçilerin kâğıt üzerinde var olan asgari haklarının bile patronlar tarafından gasp edildiği ve siyasi iktidarın göz yumduğu şartlar bugün de değişmedi. Bu yüzden 2021’in sadece ilk dokuz ayında en az 1674 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Tarih işçi sınıfına gösteriyor ki yıllar, on yıllar, yüzyıllar geçse de kapitalizmin fıtratı hiçbir zaman değişmeyecek. Bu yüzden biz işçi ve emekçilere düşen canımız, kanımız üzerinden yükselen bu düzene karşı örgütlenmek ve mücadele etmektir. Yaşananların hesabını sorarak Ermenek’te, Soma’da ve daha nice katliamlarda canını kaybeden sınıf kardeşlerimize olan borcumuzu ödemektir. Kapitalist sömürü düzenine son verdiğimizde, işte o zaman rahatın şiirini yazacağız!
Ermenek’te hayatlarını kaybeden sınıf kardeşlerimizi saygıyla anıyor, anılarını mücadelemizde yaşatıyoruz. Soma ve Ermenek başta olmak üzere yaşamını kaybeden tüm maden işçilerine adanan Dayanışma TV’nin “Sarı Baret” belgeselini sınıf dostlarımızla paylaşıyoruz:
[1] https://uidder.org/ermenekten_kara_haber_2_madenciye_ulasildi.htm
Son Eklenenler
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...