Dünya İşçi Sınıfı “Mücadeleye Devam” Diyor

Brezilya’da on binler haykırdı: “Zenginleri Vergilendirin!”

11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Trump’ın Brezilya’ya uyguladığı %50’lik gümrük vergisinin ve diğer ekonomik yaptırımların siyasi bir baskı aracı olduğunu ifade eden işçi ve emekçiler, Sao Paulo’dan Rio de Janeiro’ya kadar birçok kentte meydanlara çıktı. “Zenginleri vergilendirin!” ve “İşgününü kısaltın!” gibi sloganlar yükselten işçiler yalnızca ABD müdahalesine değil, aynı zamanda Brezilya’da giderek derinleşen gelir eşitsizliğine ve artan hayat pahalılığına da tepkilerini dile getirdi.

Emeklilerin, gençlerin, emekçi kadınların ve farklı sektörlerden binlerce işçinin katıldığı gösterilerde, yargının sermaye yanlısı tutumu protesto edildi. Yüksek gelirli kesimlerden daha fazla vergi alınmasını talep eden emekçiler, sosyal harcamaların arttırılmasını, 6 gün olan işgününün kısaltılmasını ve maaş kesintilerine son verilmesini talep ettiler. İşçi ve emekçiler ayrıca, “Zenginler daha da zenginleşirken, biz açlığa mahkûm ediliyoruz” diyerek ülkedeki gelir eşitsizliğine karşı tepkilerini dile getirdiler.

Trump’ın müdahalesine karşı başlayan eylemler kısa sürede pek çok kesimden işçiyi içine alarak işçi düşmanı politikalara karşı işçilerin ortak tepkisine dönüştü. Ekonomik çöküşün, hayat pahalılığının ve kamu harcamalarındaki kesintilerin sorumlusunun kendileri değil, sermaye sahipleri olduğunu dile getiren işçiler, hükümete seslenerek taleplerinin karşılanmasını istediler. İşçi ve emekçiler, krizin faturasını gerçek sorumluların, patronların ödemesi için mücadele edeceklerini ifade ediyorlar.

Kenyalı işçi ve emekçi gençliğin mücadelesi baskılara rağmen sürüyor

kenya-protests_06_07_2025.webp

Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi yasasına karşı başlayan kitlesel protestoların birinci yılında, işçiler ve emekçi gençlik yeniden meydanlarda. 25 Hazirandan bu yana öfkesi sokaklara taşan Kenyalı emekçiler, işsizliğe, hayat pahalılığına, artan baskılara karşı protestolarını sürdürüyorlar. Geçtiğimiz yıl gençlerin başını çektiği protestolarda, yasanın geri çekilmesi protestoları durduramamış, işçiler ve emekçi gençlik parlamento binasını ateşe vererek Başkan Ruto hükümetinin istifasını talep etmişti. Polisiyle, ordusuyla sert bir şekilde protestolara saldıran ve 60 kişinin ölümüne sebep olan Ruto hükümetinin korkuları devam ediyor. Yüzbinler olup meydanlara akan işçilerin ve gençliğin, geleceksizliğe, işsizliğe, yolsuzluğa ve otoriter rejime karşı mücadelesi devam ediyor.

Kenya’da 1990’daki “Saba Saba” demokrasi gösterilerinin 35. yıldönümü olan 7 Temmuzda, işçiler ve emekçi gençlik yeniden sokaklara çıktı. Protestoların kitleselleşmesinden korkan hükümet, büyük çapta tedbirler alarak, polisini büyük şehirlere yığarak kent merkezlerine çıkan yolları kapattı. Ancak “Haklarımız için mücadele etmeye geldik. Durdurulamayız!” diyen gençler, polis barikatlarını yıkarak protestolarına devam etti. Gerçek mermi, plastik mermi, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanan polisin saldırılarında 31 kişi yaşamını yitirdi. Yüzlerce kişi yaralandı, 500’den fazla kişi gözaltına alındı. İşçilerin ve emekçi gençliğin protestolarını hedef gösteren Başkan Ruto ise “anarşiye izin vermeyeceğiz” deyip baskıyı ve otoriter rejimini sertleştireceğini ifade etti. Ruto’ya ve artarak devam eden sorunlara karşı öfkesi büyüyen Kenyalı işçiler, emekçiler ve gençler, protestolarda öldürülenlerin hesabı sorulana ve Ruto hükümeti gidene kadar mücadeleye devam edeceklerini ifade ediyorlar.

Filisin halkıyla dayanışma eylemleri sürüyor

filistinle_dayanisma_eylemi.webp

Emperyalist savaşın ateşi yayıldıkça dünyanın dört bir yanında savaşa karşı tepkiler büyümeye devam ediyor. Batılı egemenlerin desteğiyle Gazze Şeridi’ndeki saldırılarını sürdüren İsrail devleti, yardım merkezlerini, hastaneleri hedef alarak yüzbinlerce Filistinliyi açlığa ve ölüme mahkûm ediyor. İsrail’in suç ortağı hükümetlere karşı öfkesi dinmeyen Avrupalı işçi ve emekçiler ise her hafta meydanları doldurmaya devam ediyorlar. Meydanların yanı sıra, müzik festivallerinde, konser alanlarında, işçi şenliklerinde Filistin halkıyla dayanışma sloganları yankılanıyor; savaş karşıtı mücadele ruhu başta Avrupa ve ABD olmak üzere dünyayı sarıyor.

12 Temmuzda Belçika’da başkent Brüksel ve liman şehri Anvers’de işçi ve emekçiler aileleriyle, çocuklarıyla birlikte meydanlara çıktı. Filistin halkına dayanışma elini uzatan Belçikalı emekçiler, sloganlarıyla, marşlarıyla İsrail’i ve suç ortağı hükümetleri protesto etti. Aynı gün İsveç’in başkenti Stockholm’de ve ülkenin diğer şehirlerinde aynı taleplerle işçi ve emekçiler yürüyüşler düzenlediler. Savaş suçlusu İsrail karşısında sessizliğini koruyan kendi hükümetlerini protesto ettiler, emperyalist savaşa karşı barış talebini haykırdılar. Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen Filistin halkıyla dayanışma eylemlerinde ise polisin sert müdahalesiyle onlarca kişi yaralandı, onlarcası da gözaltına alındı. Artan baskılara ve polis saldırısına rağmen işçi ve emekçiler savaş karşıtı mücadeleye ve Filistin halkıyla dayanışma eylemlerine devam ediyorlar. İngiltere’de ise konser alanlarından her yıl düzenlenen işçi şenliklerine dek Filistin halkıya dayanışma sloganları ülkenin dört bir yanında yankılanıyor. Öte yandan sivil itaatsizlik eylemleriyle bilinen, İsrail’e teçhizat yollayan silah fabrikalarında etkili eylemler yapan Palestine Action/Filistin için Eylem Grubu, parlamentodan geçen bir yasayla terör örgütü kapsamına alındı. Savaş karşıtı eylem yapanların terörist ilan edildiği, Palestine Action aktivistleriyle dayanışma eylemlerine katılanların gözaltına alındığı İngiltere’de, Starmer hükümetine karşı öfke de savaş karşıtı mücadele de giderek büyüyor. “Ellerimizi halkların kanına bulaştırmayacağız!” diyen Yunanistan’daki liman işçileri, Filistin halkıyla dayanışmalarını sürdürüyor. 14 Temmuzda Pire Limanı’nda düzenlenen kitlesel eylemle birlikte, İsrail’e askeri teçhizat taşıyan bir geminin yükleme ve boşaltma işlemlerini yapmayı reddeden işçiler, emperyalist savaşa ve onu körükleyen egemenlere karşı tepkilerini bir kez daha ortaya koydu.