Buradasınız
12 Eylül Karanlığında Sabır ve İnançla Güneşe Yürüyenlere Selam Olsun!
Gebze’den bir işçi
12 Eylül 1980’de ordu eliyle gerçekleştirilen faşist darbenin üzerinden tam 29 yıl geçti. “Ülke bütünlüğünü korumak, milli birlik ve beraberliği sağlamak, kardeş kavgasına son vermek, düzenin işleyişine engel olan sebepleri ortadan kaldırmak amacıyla” denerek gerçekleştirilen 12 Eylül faşist darbesi “demokrasiyi korumak” adına parlamenter işleyişe son vermişti. 12 Eylül askeri faşist cuntası tüm yasama ve yürütme yetkisini eline almış, ardından mevcut anayasayı bir kenara fırlatarak siyasi partilerin, sendikaların, derneklerin kapısına kilit vurmuştu. O dönemde en büyük darbe işçi sınıfının hareketine ve onun örgütlülüğüne indirilirken, sömürü düzenine baş kaldıran devrimci işçilerin hayatı kâbusa dönüştürüldü. 650 bin kişinin gözaltına alındığı faşist rejim altında yüz binlerce kişi insanlık dışı işkencelerden geçirildi. İdam cezası verilen 517 kişiden 50’si “ibret olsun” denerek asıldı. Faşist darbe en büyük yaralardan birini de kardeş Kürt halkının bağrında açmıştı. Anadillerinde konuşmaları bile işkenceye uğramaları ya da yıllarca hapis yatmaları için neden sayılarak tam on yıl boyunca 10 bini aşkın insan Diyarbakır cezaevinde türlü işkencelerden geçirildi.
Tüm bu yaşananların hesabını sormak için ant içmiş işçi sınıfımızın üyeleri olarak bu yıl Kadıköy’de yapılan 12 Eylül mitingine Gebze temsilciliğinden işçiler olarak derneğimiz UİD-DER’le katıldık. Mahallemizde oturan komşularımız, fabrikalarda beraber çalıştığımız işçi kardeşlerimiz ve aynı okullarda birlikte ders gördüğümüz öğrenci arkadaşlarımızla sabah saatlerinde derneğimiz önünde toplandık. Derneğimiz tarafından tutulan araçta yerlerimizi aldıktan sonra dernek üyesi bir arkadaşımız konuşmasında 12 Eylül’ün yarattığı sonuçlara değindi. Yolculuğumuz sloganlar atarak, marşlar ve türküler söyleyerek devam etti. Miting için yürüyüş koluna vardığımızda diğer temsilciliklerimizden gelen işçi arkadaşlarımızla buluştuk. Pankartlarımızı ve flamalarımızı açarak kortejimizi işçi sınıfının disiplinine yakışır bir şekilde oluşturduk.Yürüyüşün başlamasıyla birlikte, “Faşizme Karşı İşçi Cephesi”, “Siyasal, Sendikal Yasaklar Kaldırılsın”, “Kürtlere Özgürlük”, “Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşin”, “Dünyaya Barış İşçilerle Gelecek”, “Ulusalcı Değil Enternasyonalistiz”, “UİD-DER Yürüyor Mücadele Büyüyor” sloganlarını adeta tek bir ağızdan haykırarak meydana doğru canlı bir şekilde ilerliyorduk. Kortejimizin yanında görevli arkadaşlarımız derneğimizin aylık çıkan İşçi Dayanışması bültenini dağıtıyor, diğer taraftan bizimle katılmak isteyenler oluyor, yani kortejimiz büyüyerek ilerliyordu. Alana vardığımızda, mücadelede güneşe gömdüğümüz sınıf kardeşlerimiz için saygı duruşunda bulunduk. Kürsüye çıkan konuşmacıların günün anlam ve önemine değinmelerinin ardından sloganlarımızı daha gür yükselterek taleplerimizi haykırdık. Mitingin yağışlı hava nedeni ile erken bitmesiyle birlikte bizler de aynı coşku ve disiplinimizle alandan ayrıldık.
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...