Buradasınız
“Sarı Öküzü Hiç Vermeyecektik”
Tuzla’dan bir işçi

Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
Topal Aslan, öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilerle tatlı dille konuşmaya başlamış: “Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz’de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım.”
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz’ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış. Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk’u istemişler:
“Gördünüz mü ne kadar barışseveriz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp barış içinde yaşamaya devam edelim.”
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk’u teslim etmiş, Benekli Öküz yine karşı çıkmış. Ama ne fayda! Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş. Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahaleye ederek “verin bize şunu, yoksa karışmayız” demeye başlamışlar.
Birer birer aslanların pençesinde can veren öküzlerden geriye Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış. İçlerinden biri liderlerine, “Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük” diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz’ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli “Biz” demiş, “Sarı Öküz’ü hiç vermeyecektik.”
Ne zaman bir fabrikada işten çıkarmaların olduğunu duysam aklıma bu hikâye geliyor. Hele ki son dönemlerde bu hikâyeyi daha çok anımsar oldum. Patronlar “daralma” gerekçesi ile işçileri kapının önüne koyuyorlar. Bizleri işsizliğe sürüklüyorlar. Daralma bahane, asıl sebep ekonomik krizin sarsıntılarının tüm dünyayı sarmış olması. İşçiler işsizliğe, hak kesintilerine karşı dünyanın her yerinde mücadele ediyorlar.
Türkiye’de de durum farklı değil. Her gün işten çıkarmalara yeni bir fabrika ekleniyor. Tüm sosyal haklar bir bir tırpanlanıyor. Son olarak kıdem tazminatına göz diken patronlar adeta uygun fırsat kolluyorlar. İşsizlik ise Bakan’ın küstahça ettiği laftaki gibi “iş beğenmemekten” kaynaklanmıyor.
Bugün bütün fabrikalar daralma gerekçesi ile işçileri teker teker kapının önüne koyuyor. Yukarıda bahsedilen hikâyedeki gibi bunu teker teker yapıyor patronlar. Fabrikadaki işçiler bir işçi atılmış gibi düşünüyorlar. Ya da atılan işçi de bir tek kendisinin atıldığını düşünüp sesini çıkarmıyor. Oysaki bu patronun sinsi bir oyunu!
Patronlar işçilerin kenetlenmiş ve birliktelik içindeki hallerinden ölesiye korkuyorlar. Bunun için de biz işçileri birbirinden ayırıp birbirine düşman haline getirmeye çalışıyorlar. Bu birlikteliğin yaşanmaması için işyerlerinde tonlarca oyun çeviriyorlar. Topluca işten atıp işçilerin tek ses olmasının önüne geçmek için işçileri tek tek işten atıp kendilerini yalnız hissetmelerini ve bir şey demeden çekip gitmelerini istiyorlar. Nitekim bazı işyerlerindeki işçiler hariç birçok örneği var bu durumun son dönemde. Oysa biz işçiler her zaman şunu bilmeliyiz. İş güvencesinin olmadığı bu düzende ne yazık ki, kimsenin garantisi yok. “Eğer bugün işçi arkadaşımın başına geldiyse yarın mutlaka benim de başıma gelecek işsizlik” demeliyiz. O yüzden bir, iki hiç fark etmez, bizler bir arkadaşımızın işten çıkarılmasına da, on işçi arkadaşımızın işten çıkarılmasına da karşı çıkmak durumundayız.
Yaklaşan 1 Mayıs’ta da işten çıkarmalara, işsizliğe, iş güvencemizin olmamasına karşı alanları doldurmak durumundayız. UİD-DER kortejinde tüm işçilere yer var. Gelin haklı taleplerimizi hep beraber haykıralım. İşçilerin birliği için gece gündüz çalışan UİD-DER tüm işçileri 1 Mayıs’a davet ediyor.
Yaşasın Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü!
Gebze’de İş Cinayeti
1 Mayıs’a Hazırlanıyoruz!
Son Eklenenler
- İzmir/Dikili’de çiçek üretimi yapılan Queen Tarım’da işçiler sendikal hakları için mücadele ediyor. DİSK/BTO-SEN üyesi Queen Tarım işçileri 16 Mayısta İstanbul’da, Danimarka Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya çeşitli...
- Hikâye bu ya; zamanın birinde adamın biri varmış. Bu adam çevresindeki insanları hakir görür, küçümser, beğenmezmiş. Kendini hep onlardan farklı görür, güçlü olanlara hayranlık duyarmış. Gel zaman git zaman bu adam bir gün şeytanla arkadaşlık kurmuş...
- Dünyanın ve Türkiye’nin manzarasından çıkarılacak tek bir sonuç var: İnsanlık saplanıp kaldığı kapitalizm bataklığından kurtulmalıdır ve bu görev işçi sınıfının omuzlarındadır. Dünya işçi sınıfının örgütlülük ve bilinç düzeyi olarak gerilere...
- Toplumsal belleğin, işçi sınıfı mücadelesinin ve devrimci sanatın savunucularından, yönetmen ve senarist Ali Özgentürk, 15 Mayısta, 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Sinema tarihine unutulmaz eserler kazandıran Özgentürk, aynı zamanda işçi sınıfı...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele tarihimizin en önemli sembollerinden biri olan 1 Mayıs’ta “Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur!” diyen gençler olarak alanda yerimizi aldık. Bugünü...
- Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Abi, çok yönlü bir insandı. Öldüğünde geride sadece anılar değil, iz bırakanlardan, eserler bırakanlardan oldu. Onu ölümsüz kılan şeylerden biri, barış ve kardeşlik uğruna verdiği mücadeledir. İşçi sınıfının ve ezilenlerin...
- Konak Belediyesi işçilerinin grevine dayanışma için gittim. Orada çekilen bir fotoğrafı UİD-DER’li abime gönderdim. İlk kez grev yaşamış biri olarak başka bir greve destek verirken hissettiklerimi sordu. Anlattım. Zaten UİD-DER sitesini ve abimin...
- Almanya’da Volkswagen, Ford başta olmak üzere özellikle otomotiv sektöründe kitlesel işten atma saldırısı büyüyor. Metal işçileri ise bu saldırılara grevlerle ve sınıf dayanışmasıyla karşılık veriyor.
- Türkiye’de rejimin 19 Mart’ta başlattığı gözaltı ve tutuklama saldırısına karşılık düzenlenen kitlesel protestoların ardından 1 Mayıs’ta da “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları tüm...
- Büro Emekçileri Sendikası (BES) Türkiye genelinde birçok kentte eş zamanlı basın açıklamaları yaparak Ağustos ayında başlayacak 2026-2027 toplu iş sözleşmesi sürecine dair taleplerini açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediyesine (İzBB) bağlı İZELMAN,...
- Tez-Koop-İş Sendikası 2025 yılı kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolünün bir an önce imzalanması ve işçilere alın terinin karşılığının verilmesi talebiyle 14 Mayısta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın...
- Soma Madenci Katliamının 11. yılında başta Soma’da olmak üzere çeşitli anma programları gerçekleştirildi.
- Bu 1 Mayıs’ta da her şeye rağmen alanlardaydık. “Yağmur Çamur Yağsa da Kış Kıyamet Kopsa da Biz Buradayız” dedik. İşçiler, emekçiler olarak, işçi sınıfının gençliği olarak alanlara çıktık. Biz de UİD-DER kortejinde Kadıköy’deydik. Yağmura ve soğuğa...