Buradasınız
Sefaköy Temsilciliğimizde Demokrasi Semineri
Sefaköy’den bir işçi
Referandum sonuçlandı, sandıktan “evet” çıktı. Dayanışma grevi, genel grev, kamu emekçilerine toplusözleşme hakkı gibi birtakım konularda anayasal engeller kaldırıldı. Ama yasalar uyumlu hale getirilmediği için uygulamada şimdilik işçilerden yana değişen hiçbir şey yok. Peki, nasıl olacak? Demokrasinin sınırları nasıl genişleyecek? İşçilerin somut demokratik talepleri neler olmalı? Bu talepleri nasıl elde edeceğiz?
UİD-DER Sefaköy temsilciliğimizde düzenlediğimiz “Demokrasi, İşçiler Mücadele Ederse Genişler” konulu İşçi Öz-Eğitim seminerinde, tarihsel deneyimlerimiz ışığında işte bu soruların yanıtlarını aradık. Etkinliğimizin birinci bölümünde yapılan sunumun ardından ikinci bölümde konuyu tartıştık. Yürüttüğümüz tartışmalarda söz alan işçi arkadaşların yaptıkları konuşmalar, işçi sınıfının demokrasiye ne kadar çok ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyordu:
Hakkını arayan bir Brillant işçisi: Bu özgürlükler sayılmaya başlandığında ne çok eksiğimiz olduğunu gördüm. Ben Brillant işçisiydim. Bıraktık sendikayı, ödenmeyen ücretimi istediğim için işten atıldım. Patronlar elbette suç işliyor.
UPS direnişçisi: İçerde sendikal çalışmamız 7 ay sürdü. Bunun için çalışma yürüten ve üye olan herkes tek tek tespit edildi ve işten atıldı. Sendikalı olmak demek, işverenin bizi dilediği gibi çalıştıramaması demekti. Kendi kanunlarını koyamaması demekti. Bu yüzden sendikalı olmak istedik, istiyoruz. Ama hakların yasalar düzeyinde olması yetmiyor, bunları hayata geçirmek için de mücadele etmek lazım.
Bir kadın tekstil işçisi: Tuzla’dan deri işçileri UİD-DER sitesine mektup göndermiş. 12 saat çalışıyorlar, zorla fazla mesaiye bırakılıyorlar, yıllık zamlarını da alamamışlar. Nihayet bir araya gelip iş durdurmuşlar. İstedikleri zammı almışlar. Sonra da mesai ücretlerine zam yapılması için iş durdurmuşlar. %25 zam almışlar. Belki küçük gibi görünüyor ama bu bize mücadele yolunu gösterdiği için anlamlı bir örnek. Bu dönemde bu örnekler hiç de fazla değil çünkü.
Brillant’tan bir kadın işçi: Ben Brillant işçisiyim. Halen çalışıyorum. Bizim fabrikanın yanında patronun bir tavuk çiftliği var. Çiftliğinde tavukları, kazları, hindileri, civcivleri var. Baydemirler yönetimi tavuklara gösterdiği ilgiyi bize göstermiyor. Bizim parmağımız kesiliyor, “ne var ki” diyerek azarlıyorlar. Israr etsek kapıyı gösteriyorlar. Bu koşullarda tavuklar kadar değerimiz yok bizim.
Sunucu: Tavuklar işçilerden daha örgütlü olmasın!!! (Salondan gülmeler) Tavuklar denilince aklıma “Tavuklar Firarda” diye bir çizgi filmi geldi. Seyredenler var mı? Orada tavuklara yumurtladıkları sürece yem veriliyor, yumurtası azalan tavuk ise kesiliyordu. Tavuklar kesilmeye ve yumurtalarına el konmasına karşı mücadeleye başladılar. Başlarında kızıl bir tavuk vardı, çitlerin ve çiftliklerin olmadığı bir dünya hayali kuruyordu. Nihayetinde tavuklar örgütlendiler ve zafere ulaştılar. Elbette senarist aslında tavuklar üzerinden işçileri anlatıyordu. Seyrettiğimde biz de bir gün şu tavuklar gibi olabilecek miyiz diye düşünmüştüm.
Tekstil işçisi: 15-16 Haziran’da onlarca fabrikadan işçiler DİSK’i hedef alan bir yasayı alt etmek için birlikte mücadele ettiler, 70’li yılların sonlarında DGM’leri kapattırdılar.
Hakkını arayan bir Brillant işçisi: 1963’de Kavel’de işçiler grev hakkının yasalaşmasını sağladılar. Kavel direnişçileri yasal olmayan bir grev yaptılar. Daha sonra grev hakkı yasalaştı. O dönem İstinye'de verilen bu mücadele ülkenin gündemi haline geldi. İşçiler yasak olan grevi yasal kıldılar.
İşsiz bir metal işçisi: Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinin ne kadar anlamlı olduğunu görüyoruz. Türkiye’de sınıf hareketinin dorukta olduğu dönemlerde önemli haklar ede edildi. NETAŞ grevi de önemli bir örnek. O dönemdeki binlerce işçi grev yasaklarını delerek grevi yasal hale getirdiler. Önümüzde çok fazla engel var. Bu engellerin nasıl aşılacağını bize mücadele tarihimiz gösteriyor.
Sunucu: Memurların sendika kurması yasaktı, onlar kurdular. 1995 yılında devlet, memur denilen işçilerin sendikalarının kapısına mühür vurdu. İşçiler o mühürleri kırdılar, sendikalarını açtılar ve memur statüsündeki işçilerin sendikalaşmasını yasallaştırdılar.
Büro işçisi: Bu yasakları fırlatıp atan işçiler, bu hakların doğal hakları olduğunu gördüler. Geçmiş mücadelelerde de böyle oldu. İşçiler kendi haklılıklarını gördüklerinde onları kimse durduramıyor. Yasal mı değil mi diye düşünmüyorlar. Önemli olan bizim kafamızdaki meşruiyettir.
Bir metal işçisi: Dünya işçi sınıfının mücadeleleri ister ekonomik olsun ister politik olsun, bu talepler yasalara geçirildiğinde siyasallaşmış oluyor. Yani ekonomik temelde başlayan mücadeleler işçi sınıfına yaygınlaşıp ülke çapında yasaların değiştirilmesine yöneliyor. Burjuvazi de bu kazanımları yasalardan çıkarmak için mücadele ediyor. Mücadeleci işçiler kendileri için istedikleri özgürlüğü diğer işçiler için de istemelidir. Türban sorununa, anadilde eğitim sorununa ve zorunlu din dersi sorununa da böyle bakılmalıdır.
UPS direnişçisi: UPS direnişçileri içerisinde eşleri türbanlı olan da var, açık olan da var. Kimse kimseye neden eşin açık ya da kapalı demiyor. Bizim çıkarlarımız ortak. Patron bizi ayırmaya çalışıyor. Direnişçi işçileri göstererek Türk işçilere diyor ki, “bunlar PKK’li teröristler”! Hatta fotoğraflarımızı asıp arkasına PKK bayrağı bile yerleştirmişler. Askerler öldüğünde işçilere siyah bantlar taktırarak kışkırtmaya çalıştılar. UPS direnişi tam bir mozaik. Farklı kesimlerden işçilerle direndiğimiz için bu oyunlara gelmiyoruz.
Bir sağlık emekçisi: Sendikalar demokrasi mücadelesine sahip çıkmalılar. Ama bizler bunun için sendikalarımıza baskı yapmalıyız ki istediğimizi hayata geçirebilelim. Ayrıca istediğimiz temsilciyi seçebilelim, kendi temsilcimizi seçmek, sendikaya ve ona sahip çıkmak bizim elimizde.
Sunucu: İşçi basınına özgürlük istiyoruz. Bizim de işçi basınımız var. Derneğimizin çıkardığı İşçi Dayanışması bülteni önemli bir araç. İşçi basını üzerindeki baskı ve yasaklamaların sona ermesini talep ediyoruz. Peki bu nasıl olacak?
Basın kolu temsilcisi: Bugün konuştuğumuz tüm bu sorunlar, sendikal hak ve özgürlüklerimize dönük saldırılar, özellikle 12 Eylül darbesinden sonra gerçekleştirilen işkencelerden, hapis cezalarından, infazlardan bağımsız değil. İşçi basınına yönelik baskı ve yasaklamalar işçi sınıfına yönelik saldırıların parçası. Darbecilerden hesap sorulması için, demokrasinin genişletilmesi için, basın ve toplantı özgürlüğü için mücadele etmemiz gerekiyor…
Sunucu: Bugün İşçi Dayanışması binlerce işçiye ulaşıyor, yarın on binlere, yüz binlere ulaşabilir ve patronların devleti baskı ve yasaklamalara başvurabilir. Dağıtımı engellenebilir, bu durumda ne yapacağız?
Basın kolu temsilcisi: Biz yine bültenimizi çıkaracağız, bültenimizi yine ulaştıracağız işçilere. Baskı ve yasaklamalar bizi engelleyemeyecek. İşçi basını önündeki engeller, işçi basınına sahip çıkarak ve mücadele ederek aşılacak.
Sunucu: Önümüzde çok yönlü bir mücadele bekliyor bizleri. İşyerimizde birlik olmak için mücadele edeceğiz. Tüm ezilenlere sahip çıkacağız. Sendikal haklarımız için mücadele edeceğiz. Sendikaları mücadeleci sınıf örgütleri haline getirmek için mücadele edeceğiz. Demokratik hak ve özgürlüklerin genişlemesi için mücadele edeceğiz. UİD-DER tüm işçileri bu onurlu mücadele yolunda yürümeye davet ediyor.
Son Eklenenler
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...
- Yeni yılın ilk günlerinde MÜSİAD toplantısında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek patronlara “biz sizin daha çok para kazanmanızı istiyoruz” dedi. Patronlar tarafından alkışlanan Bakan, tam da bunu yapıyor, patronların kazanması için...
- Cep telefonu hayatımıza gireli yaklaşık 30 yıl, akıllı telefonun hayatımıza girmesi ve jet hızıyla yayılması ise 10-15 yıl oldu. Bu nedenle akıllı cep telefonumuz 1 saat kapalı kalsa kendimizi adeta nefessiz kalmış hissediyoruz.
- Ankara’dan bir grup UİD-DER’li işçi, “Küçük Kara Balık ve Samed Behrengi” adlı bir video hazırladı. Farklı sektörlerde çalışan, uzun ve yorucu iş saatlerine, vardiya engeline rağmen birlikte öğrenip birlikte üretmek için bir araya gelen işçi...
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali işçileri, özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı 10 Şubatta Ankara’ya yürüyüş başlattı.
- ABD merkezli Yum Brands şirketinin KFC ve Pizza Hut restoranlarının Türkiye’deki işletmecisi olan İş Gıda'nın konkordato ilan etmesinin ardından 7 bin işçi Ocak ayı maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını, izin paralarını alamadı. İşçiler şirketin...
- Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesinde otomotiv parçaları üreten Chinatool Otomotiv’de işçiler 10 Şubat sabahı greve çıktı.
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...