Sokaklar Bayram Yeri Olsun, Hadi Sen de Gel!
Mersin’den bir kadın işçi
Bu günler başka bir güzel oluyor benim memleketim. Baharın ılıklığı, portakal çiçeklerinin mis kokusu, şenlendiriyor sokaklarımızı. Yol kenarlarında açan kızıl gelincikler hemen yanındaki papatyalara gülümsüyor. Bahar, sarı sıcak havalara bırakmadan yerini, uzun yeşil başaklar tarlalarda hafif meltem rüzgârlarıyla salınıp duruyor. Gülümseyen güneşe selam vermek isteyen börtü böcekler çıktı artık yuvasından. Kuşlar ahenkli ötüşüp, bir taraftan da yuvalarını yaparlar bu havalarda. Çocuklar kızlı erkekli sokakları dolduruyor şimdi. Dedim ya bu günler başka güzel benim memleketim; umudun boy verdiğini, güzel günlerin her an kapımızı çalacağını muştular sanki bizlere.
Bizler böylesi güzel günlerin tadına varalım, evimize ekmeğimizi getirelim, ruhumuza doğayı yaşatalım diye yıllar evvel mücadele etmiş işçi kardeşlerimiz. 8 saat işimiz, 8 saat uykumuz olsun, 8 saat de canımız ne isterse onu yapalım diye tüm dünyadaki işçi kardeşlerimiz el ele vermişler ve dayanışma ile, mücadele ile başarmışlar. İşte o gün bu gündür tüm dünyada 1 Mayıs biz işçiler için mücadele ve dayanışma günü olmuş. Eee biz işçiler de bu güne sahip çıkıp, her 1 Mayıs’ta sokakları şenlendirmiyor muyuz? Elbette kızıl flamalarımızı alıp elimize, kırmızı önlüklerimizle çıkıp sokaklara el-ele kol-kola haykırıyoruz bu yıkılası düzene. Ama bunları daha büyük bir güçle yapmalıyız.
Bugün işçiler 8 saat çalışamıyorlar ne yazık ki. Geçmişte kazanılan haklar yavaş yavaş bazen de göz açıp kapayıncaya kadar elimizden alınıyor. Bizler ne kadar örgütlü olursak haklarımıza o kadar sahip çıkabiliriz. Geçmişte alınan hakların bu düzende baki kalmasını beklemek bizler için büyük yanılgı olur. Bugün ben 10 dakika öğle yemeği yedikten sonra toplamda 12 saat çalışıyorsam benim gibi milyonlarca insan da çalışıyordur. İşte bu sebeple tüm dostlarıma diyorum ki:
Dünyanın bir başka yerinde kış kıyamet olmuşsa, benim memleketim bahar olmuş bana ne. Eğer burjuvaların kirli emelleri için dünyanın bir başka yerinde çocuklar ölüyor ya da aç kalıyorsa, benim memleketimde portakal çiçekleri açmış bana ne. Eğer bir işçi tek bir işçi yerin yedi kat dibinde 12 saat kömür çıkarıp orada da can veriyorsa, börtü böcek güneşe selam durmuş bana ne. Tarlada hasat altında çocuklar can veriyorsa, başaklar rüzgârla dans etmiş bana ne. Çöpte ekmek aramak zorunda kalan milyonlarca insan evsizse, kuşlar yuva yapmış bana ne. İşçi dostlarımız birleşip kızıl önlükleri ile “biz bu hayatı yaratıyoruz” diyerek mücadeleye atılmıyorsa, gelincikler papatyaları selamlamış bana ne. Benim çocuğum gazoz kapağını toplayıp oyuncak yapıp da 12 yaşına bastığında işe gidiyorsa, tecavüzcüsü ile evlendirilmesinin doğru olduğu söyleniyorsa mümkün değil baharı yaşamak, mümkün değil “oh be mis gibi doğa” demek. Tek mümkün olan her günü 1 Mayıs yapmak her günü Mücadele ve Dayanışma günü yapmaktır. İşte bu sebepledir ki biz işçiler sadece kendimizi değil yanı başımızda, az ötemizde, arkamızda ya da çok uzağımızda bulunan diğer işçi kardeşlerimizi de mücadeleye katmalı, koluna girip birlikte yürümeliyiz. Eşimiz, kızımız, oğlumuz, kendimiz eğer mücadele etmezsek değil 8 saat istediğimizi yapmak nefes dahi alamayız. Ve gelecek kuşaklar bizi lanetler. Bizler böyle bir laneti istemiyoruz. Mücadele ve dayanışmayı büyüterek güzel günlerin muştusuna sahip çıkmalıyız.
Bir Kadın Neden Anne Olmak İstemez?
Lise Öğrencileri ve 1 Mayıs
Son Eklenenler
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...