Buradasınız
Söndüremediniz, Söndüremeyeceksiniz!
Ankara’dan bir öğrenci

“Eğer bizi asarak, tahakküm altındaki milyonların, sefalet içinde çalışan ve kurtuluşu bekleyen milyonların bu hareketini, işçi hareketini ezebileceğinizi umuyorsanız, eğer düşünceniz buysa o zaman asın bizi! Burada bir kıvılcımı ezeceksiniz, ama şurada, burada veya orada, arkanızda ve önünüzde, her yerde alevler yükselecek. Bu gizli bir ateştir. Bunu asla söndüremezsiniz.” İşte böyle haykırıyordu August Spies. Bundan 130 yıl önce kıtalarca ötemizden, gözünde ve yüreğinde en ufak bir korku olmadan, sözlerini demirden bir yumruk misali indiriyordu burjuvazinin suratına. “Sönmeyecek” diyordu bu ateş ve sönmedi. Nitekim 1 Mayıs sabahı Gebze’de binlerce yürek bu ateşin yarattığı coşku ezgileriyle çarpıyordu. UİD-DER’in kıpkızıl kortejinde, el ele, omuz omuza veren kadın erkek, yaşlı genç, çoluk çocuk bu ateşin sönmediğini haykırıyordu dosta düşmana. Tıpkı yıllar öncesinden Spies’ın haykırdığı gibi.
Ben de içimde tarifi imkânsız bir heyecan ve UİD-DER saflarında olmanın verdiği gururla haykırıyordum o gün “YAŞASIN 1 MAYIS, YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ” diye. Aslında heyecanım çok öncesinden başlamıştı, içim içime sığmamıştı günler boyu. UİD-DER’in internet sitesinden önceki yıllara ait 1 Mayısların görüntülerini izliyor, yaşayamadığım 1 Mayısları anlatan mektuplar okuyordum. Heyecanım bir kat daha artıyordu ve tabi bir de 1 Mayıs’a duyduğum özlem. Nitekim bu benim ilk 1 Mayıs’ım olacaktı. Sınıf mücadelesine atıldıktan sonraki ilk 1 Mayıs’ım. Ve nihayet o gün gelmişti. İşçilerin uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs gelmişti. Dünyanın her yerinden milyonlarca işçinin alanlara döküldüğü ve dili, dini, rengi farklı milyonların aynı ezgiyi hep bir ağızdan söylediği o şanlı gün. Ve ben de yanımda binlerce yoldaşımla o ezgiyi; “ENTERNASYONALLE KURTULUR İNSANLIK”ı söyledim 1 Mayıs sabahı Gebze’de. O gün orada yıllar önce ezmeye çalıştıkları kıvılcımın dev ateş dalgalarına dönüştüğünü ve dünyanın her yerinde burjuvaziye köpürdüğünü ben de buradan haykırdım. Yıllar önce yakılan kıvılcımı, UİD-DER’in kıpkızıl kortejinde yanan ateş ile selamladım. “Vardım, Varım, Varolacağım” diyerek korkusuzca burjuvazinin üzerine yürüyen Rosa’nın sesi, UİD-DER’in kızıl yürekli kadınlarının sesi ile aynıydı sanki. O gün orada, Gebze’de bambaşka duygular sarmıştı beni. Havada sallanan demir yumruklar, Ekim Devrimi’nin kahramanlarını anlatıyordu bana. Yürüyüş boyunca attığım her bir adım, söylediğim her bir söz, sınıfsız, sömürüsüz ve savaşsız bir dünyaya olan inancımı simgeliyordu o gün. UİD-DER ile yürüyünce mücadelenin büyüdüğünü, umudumun ve inancımın arttığını hissediyordum. Ve gördüğüm tüm simalar Hasan Hüseyin’in şiirinde seslendiği “Yolcu”lardı sanki. Her biri bir nehir olmuş o denize varmak isteyen yolculardı. Coşkulu ve bir o kadar da öfkeli binlerce yolcu, o gün hep bir ağızdan haykırıyordu: “YAŞASIN 1 MAYIS, YAŞASIN SOSYALİZM”. Dili, dini, ırkı ve rengi farklı işçi-emekçiler kıpkızıl kortejimizde bir araya gelmişlerdi.
Tarihin bu karanlık döneminde, sınıf mücadelesinin ışığının kapitalizmin karanlığıyla olan savaşını simgeliyordu UİD-DER. Sözün özü, UİD-DER’in kıpkızıl kortejinde o gün, “DÜNYANIN BÜTÜN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN” şiarıyla “Enternasyanal” vücut bulmuştu…
Bu Sefer Çok Farklıydı
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...