Buradasınız
TEKEL İşçileriyle “Dayanışma Grevi”

TÜRK-İŞ, DİSK, KESK, KAMU-SEN, MEMUR-SEN ve HAK-İŞ, Tekel işçilerine destek vermek üzere 4 Şubatta bir günlük iş bırakma eylemi yapacaklarını açıklamışlardı. Ancak grev günü Hak-İş ve Memur-Sen greve katılmayacaklarını açıkladı. Bu haberi duyan Tekel işçileri her iki konfederasyona da oldukça tepkiliydi. Sendikaların üretimden gelen güçlerini kullanarak yapacaklarını duyurdukları iş bırakma eylemi öncesinde, Ankara’daki Tekel işçileri, bugünün önemli bir gün olduğunu attıkları sloganlarla haykırdılar. İşçiler sabahın erken saatlerinden itibaren, yaşadıkları illerdeki arkadaşlarını ve ailelerini arayarak iş bırakma eylemi hakkında bilgi almaya çalıştılar. Birçok bölgede iş bırakma ve eylemlerin yapıldığı haberini alan işçiler bu durumu coşkuyla karşıladılar.
İşçiler, eylem başlamadan önce çadırların bulunduğu yerde sık sık “Genel Grev Genel Direniş”, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek”, “Her Yer Tekel Her Yer Direniş” sloganlarını attılar. Eylem öncesinde Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu da Türk-İş binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Kumlu, Tekel işçilerinin direnişleri sonucunda 4/C kapsamında birtakım iyileştirmelerin yapıldığını ve bunları önemsediklerini, ancak işçilerin özlük haklarını ve daha önce SEKA ve Köy Hizmetleri çalışanlarına yapıldığı gibi başka kurumlara gönderilmelerini istediğini belirtti. 4 Şubat günü yapılan bu eylemin yabana atılamayacak bir eylem olduğunu ve Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiklerini söyleyen Kumlu, hükümete “bu işi çözün” diye seslendi.
Kumlu açıklamasına şu şekilde devam etti: “Tekel işçisinin eylemi siyasi bir eylem ya da hükümet karşıtı bir eylem değildir. Bu Tekel işçisinin ekmek mücadelesidir. Tekel işçisi, ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışanlara açlık greviyle yanıt veriyor…4/C dinamiti bir gün patlayacaktı, patlatan Tekel işçileri oldu, sizler oldunuz. 52 gündür meseleyi masada çözmeye çalıştık, bundan sonra da böyle yapacağız.”
Açıklamanın ardından İstanbul Eğitim-Sen üyelerinin Tekel işçileriyle dayanışmak için 2 günlük açlık grevine başladıkları duyuruldu. Ayrıca Avrupa Parlamentosu Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen de desteklerini sunan bir konuşma yaptı. Dağdelen, Almanya başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde Tekel işçileriyle dayanışma eylemlerinin yapıldığını da belirtti.
Ankara’da eylem alanı Ziya Gökalp Caddesiydi. Saat 11’de DİSK/Sosyal-İş, Genel-İş, Birleşik Metal-İş ve Tüm Bel-Sen, Çankaya Belediyesi önünde toplandı. İşçiler belediye binasına “BU İŞYERİNDE GREV VARDIR” pankartını astılar. Daha sonra Kolej Meydanındaki kitleye Yol-İş, Tez Koop-İş, TÜMTİS, Eğitim-Sen, SES, BES, BTS’ye bağlı şubeler, TMMOB, TTB ve devrimci çevreler de Ziya Gökalp Caddesine doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş esnasında sık sık “Tayyip Baksana Kaç Kişiyiz Saysana”, “Yaşasın Halkların Kardeşliği İşçilerin Birliği”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek”, “Her Yer TEKEL Her Yer Direniş”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” sloganları atıldı.
Diğer bir yürüyüş kolu da Türk-İş binası önünden alana girdi. Saat 13’te sendika binası önünden yürümeye başlayan TEKEL işçileri de alandaki yerlerini aldılar. TEKEL işçilerinin en ön safta yer aldığı miting alanında, sendika ve meslek odaları sözcülerinin konuşmalar haricinde, iki TEKEL işçisinin çocuğu da kürsüden birer konuşma yaptı. Çocuklar aileleri için “yetim hakkı yiyor” diyenlere, “asıl siz bizim hakkımızı yiyorsunuz, biz de okumak istiyoruz ama siz buna engel olmak istiyorsunuz. Oysa sizin çocuklarınız Amerika’da okuyor. Bir de bizi TEKEL işçisi seçmedi diyorsunuz, sizi şeker işçisi, TEKEL işçisi, belediye işçisi seçmediyse kim seçti?” diyerek tepkilerini dile getirdiler.
Türkiye’nin en büyük kentlerinin başında gelen İstanbul ve Ankara’da, eyleme beklenen katılım gerçekleşmedi. İş durdurma eylemine en büyük katılım İzmir’den geldi. Kamu işyerlerinde ve belediyelerde çalışan işçilerin iş bırakmasıyla toplumsal yaşam bir hayli etkilendi.
TEKEL işçileriyle dayanışma grevine konfederasyonların yanı sıra emekten yana siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri de destek verdiler. Eyleme katılan UİD-DER’li işçiler İstanbul ve Ankara’da İşçi Dayanışması bülteninin dağıtımını yaptılar.
İstanbul’da Anadolu yakasında iş bırakan işçiler Söğütlüleşme’de toplanarak buradan vapur iskelesine kadar bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Ardından vapurla Eminönü’ne geçerek kortejlerini oluşturdular. Avrupa yakasında çalışan işçilerse, Edirnekapı Sur İçi’nde toplanarak kortejlerini oluşturdular. İki kol sloganlarla yürüyüşe geçerek Saraçhane Parkı’nda buluştu. Unkapanı’ndaki TEKEL Genel Müdürlüğü’nün önünden geçerken Tek Gıda-İş üyesi işçiler, Erdoğan’a ve AKP’ye dönük tepkilerini sloganlarla dile getirdiler.
Saraçhane Parkı’nda kortejlerin yerleşimi sağlandıktan sonra, tüm konfederasyonlar adına Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak basın açıklamasını okudu. Büyükkucak, 52 gündür direnişte olan TEKEL işçilerinin düzensiz, örgütsüz, belirsiz ve düşük ücretli bir çalışma statüsü olan 4/C’ye karşı çıktığını hatırlattı. İşçilerin taleplerini kabul etmeyen hükümetten sandıkta hesap sorulacağını ve mücadelenin önümüzdeki günlerde de devam edeceğini belirtti.
Basın açıklamasından sonra söz alan KESK Genel Başkanı Sami Evren, “siyasi iktidar sahipleri ne zamanki işçiye el kaldırırsa, ne zamanki kendi halkına kendi emekçisine zulmederse, onun iktidarının sonu gelmiş demektir” dedi. TEKEL işçilerinin sadece kendi hakları için değil, iş güvencesiz çalışan milyonlarca emekçinin hakları için direndiklerini ve bu nedenle bu direnişin mutlaka başarıya ulaşmak zorunda olduğunu dile getirdi. Evren sözlerine şöyle devam etti: “Bir ülkede emekçiler hak arama eylemlerini gerekleştirdikleri zaman siyasi iktidarlar bunu anlamıyorlarsa ve başbakan bunu anlamak istemiyorsa o başbakan demokrat olamaz, demokrat olmayan bir başbakansa demokrasi açılımı yapamaz.” Evren, TEKEL işçilerini yalnız bırakmayacaklarını ifade ederek sözlerine son verdi.
Kürsüde son olarak Süleyman Çelebi söz alarak, saldırının sadece TEKEL işçilerine değil tüm işçi sınıfına yönelik olduğunu belirterek “bu saldırıyı aşmak boynumuzun borcudur” dedi. Çelebi, hükümetin hesap vermesi gerektiğini de vurguladı.
Eylem boyunca işçiler şu sloganları haykırdılar: “Her Yer TEKEL Her Yer Direniş”, “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Genel Grev Genel Direniş”, “Hükümet 4/C’yi Al Başına Çal”, “Direne Direne Kazanacağız”, “İşçi Düşmanı Hükümet İstifa”, “Ölmek Var, Dönmek Yok”.
Konuşmaların ardından miting sona erdi. Mitinge katılan işçiler eylem boyunca canlılıklarını korudular.
Tekel işçileri için pek çok ilde olduğu gibi Antakya’da da demokratik kitle örgütleri ve sendikaların katılımıyla bir basın açıklaması gerçekleştirildi. 500 işçi saat 12.30’da Saray Caddesi’nden Ulus Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Sık sık “Tekel İşçisi Yalnız Değildir”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak”, “Kurtuluş yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz”, “Yaşasın İş, Ekmek, Özgürlük Mücadelemiz” sloganları atıldı. Basın açıklamasının ardından Epik Sanat Topluluğu Tekel işçilerinin direnişini anlatan bir skeç sergiledi.
Hazırlıksız ve örgütsüz bir eylem daha
Türkiye çapında birçok işyerinde işçiler iş bıraksalar da ulaşım, havayolu, sağlık ve diğer birçok işkolunda mal ve hizmet üretimi devam etti. Bu da konfederasyonların eylem öncesinde gerekli hazırlığı yapmadığını gösteriyor. Sendika bürokratları esip gürlemelerine rağmen, bir kez daha görüldü ki, iş durdurma eylemi için hiçbir hazırlık yapılmamıştır. Eyleme katılanların ana gövdesini kamu işyerlerinde ve belediyelerde çalışan işçiler ve memurlar oluştururken, görülmüştür ki, özel sektörde çalışan işçilerin iş durdurması için sendikalar herhangi bir ciddi örgütlenmeye girişmemişlerdir. Bir taraftan “üretimden gelen gücümüzü kullanacağız” denirken, öte taraftan bu kapsamda, gerçekten de işçilerin yığınsal olarak iş bırakıp alanlara çıkması için bir örgütlenmeye girişilmemektedir. Öyle ki, “genel grev” ya da “üretimden gelen gücün kullanılmasından” kamu işyerlerinde ve belediyelerde çalışanların kısmi düzeyde iş bırakması anlaşılmaktadır. En azından sendika bürokratları bu rahatlıkla hareket etmektedirler. Ama bu çerçevede bile gereken eylemlilik örgütlenmemiştir. İzmir’de öğlene kadarki etkili eylem bir kenara bırakılırsa, nerdeyse tüm illerde ve başta da İstanbul ve Ankara’da demiryolları, belediye otobüsleri, hava taşımacılığı, hastaneler çalışmaya devam etmiştir. Özel sektörde çalışan işçilerin eyleme katılımı ise sağlanmamıştır.
Şurası açık ki, sendikaların başına çöreklenen bürokratlar, tüm işçileri içine çekecek, örgütlü ve disiplinli bir genel işçi eyleminden ve tabii ki bir “genel grevden” yana değillerdir. Onlar mücadeleci işçi kitlesinin tabandan bindirdiği basıncın etkisinde kalıp eylem kararı almakta, ama bu eylemin gerekli etkiyi göstermesi için bir çalışma yürütmemektedirler. Beri taraftan ise, eyleme katılımın az olmasından hareketle birbirlerini suçlamakta, her bürokrat kendi üzerindeki sorumluluğu diğerinin sırtına yıkmaya çalışmaktadır. Kırmızı gömlekler giyip sol laflar eden kimi bürokratlar “militan” çıkışlar yapıp başka sendikaların işçilerinin katıldığı eylemler üzerinden hükümeti sıkıştırmak ve CHP’yi parlatmak isterken, bir kısım bürokrat ise eyleme gerekli desteği vermeyerek AKP hükümetinin yanında yer almaktadır. 4 Şubat eylemi bir kez daha göstermiştir ki, işçi hareketi bürokratları sırtından atmadan bağımsız sınıf çizgisinde yürüyemez.
Tekel Yaprak Tütün Fabrikası
- Çiğli Belediyesinde İşten Atılan Kadın İşçiler Mücadelede Kararlı
- Toros Tarım ve DYO Boya İşçileri Grevde
- Hakkını İsteyen İşçilere Dayanışma İşçilerden Gelir
- Temel Conta İşçileri Basın Açıklaması Yaptı
- Queen Tarım İşçilerinden Dayanışma Çağrısı
- TPI Compozit’te Grev Başladı
- İzmir’den Kocaeli’ye İşçiler Grev Diyor
- İzmir Narlıdere Belediyesi İşçileri Greve Çıktı
- İşçilerin Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Erlau Metal, ATR Yapı, TÜPRAŞ İşçileri Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Sakarya Şehir Hastanesi İşçileri Direnişte
- Belediyelerde Grev Sesleri Yükseliyor
- Oryantal Tütün Grevcilerinin Anlattıkları
- Manisa’da Mercan Makina’da Direniş Başladı
- Tütün ve Maden İşçileri Aileleriyle Grevde, Eylemde!
- Tütün, Tekstil, Maden İşçileri Mücadeleye Devam Ediyor
- İzmir’de Sunel Tütün İşçileri Greve Çıktı
- Temel Conta İşçilerinin Grevi Devam Ediyor
- Urfa’dan Trabzon’a, İnşaattan Enerjiye İşçiler Mücadele Ediyor
- Chinatool ve Green Transfo Grevlerinde Anlaşma Sağlandı
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/