Buradasınız
Tekel İşçisinden Mektup Var
Diyarbakır’dan bir Tekel işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Ben 1998 yılında Diyarbakır Tekel’de üretim işçisi olarak işe başladım. 2000 yılından sonra Bismil ve Silvan içki fabrikalarının kapanmasına karşı eylem yaptık. Diyarbakır’da sendika bizi türlü dalaverelerle evimize yollamaya çalıştı. Güya bir komitemiz vardı, ama biz işçilerin değil sendikacıların inisiyatifindeydi. Bize bir haber vermezken, bizden duyduklarını hemen yukarıya taşırlardı. Sendika ve diğer işçi mücadeleleri hakkında eğitimler istememize karşın, kâh vereceğiz diyerek kâh şimdi zamanı mı diyerek atlattılar. En büyük suç bizimdi, her şeyin iyi gittiğini zannederek bu son sürece kadar (Ankara’ya geliş) hiçbir şey yapmadık, zorlamadık sendikayı. En son 2007’de bütün sigara fabrikaları özelleştirildi ve anlaşmalar yapılmış. Bizim haberimiz yoktu, haberi olan sadece sendika yetkilileriydi. Onlar da bizimle paylaşmadılar, ta ki Ankara’ya gelene dek. Ankara’ya geldiğimizde söylemek zorunda kaldılar.
Bu olay aslında ne kadar örgütsüz ve yapılan işin ciddiyetinde olmadığımızı göstermişti bize. Ankara’ya girişte Diyarbakır, Batman gibi Güneydoğu illerinden gelen otobüsleri almayacaklarını, diğer bölgelerden gelenlerin ise geçebileceğini söylediler. Bütün arkadaşlarımızla birlikte bu keyfi karara tepki göstermek için gişeleri kapattık. Polis böyle bölemeyeceğini anlayıp bütün otobüslerin geçişine izin vermek zorunda kaldı. Ankara’ya geldiğimizde AK Parti binasının önünde bir gece kaldık, sonra bizi Atatürk Spor Salonuna gönderdiler. Polisler orada bize herkesin evine dönmesi gerektiğini ve bu heyecandan vazgeçmemizi söylediler. Biz tabii ki direnmeyi seçtik. Böylece bir kısmımızı Abdi İpekçi Parkına gönderdiler, geri kalanları ise polis orada parti binasının arka tarafında bir yerde zorla tuttu. Çünkü polis bu kalabalığı bölmeden rahat bir şekilde kontrol edemeyeceğini anlamıştı. Biz parktakiler olarak parti binasının oradaki arkadaşlarımızın serbest bırakılması için eylem yaptık, bunun sonucu bize biber gazlarıyla saldırdılar. Ama kararlı olduğumuzu anlayınca parti binasındaki arkadaşlarımızın yürüyerek gelmesini engelleyemediler. Arkadaşlarımızın da gelmesiyle Abdi İpekçi Parkında daha da kalabalık olduk. Bu durum dostlarımızın sevinç, düşmanlarımızın ise korku kaynağı oldu. O andan itibaren çok coşkuluyduk. Bunu fark eden polis huzursuzluk yaratmak için bize biber gazları, copları ve tazyikli suları ile sert bir şekilde saldırdı. O gün akşama kadar nereye gideceğimizi bilmeden dolanıp durduk (Ankara’yı bilmediğimiz için). Akşam Türk-İş binası önünde toplanmaya başladık. 24 gündür de ailelerimizden ve çocuklarımızdan uzak oradayız.
Biz asıl hatayı yıllardan beri süregelen özelleştirmelere tepki vermeyerek ve direnişlere katılmayarak yaptık. Herkesin korkularının ve işle ilgili endişelerinin olması onları haklı çıkarıyor zannediyorduk. Ama biz bu korkuların yersiz olduğunu, ses çıkarsak da çıkarmasak da bu haksızlıkların bir gün herkesi bulacağını acı tecrübelerimiz sayesinde öğrenmiş olduk. Bölge işçileri olarak ikinci hatamız ise hükümetin açılımına güvenip Diyarbakır’da beklemek oldu. Ama asıl açılımın Ankara’da işçi arkadaşlarımızın ve dayanışma için gelen kardeşlerimizin arasında olduğunu öğrendik. Biz bölge işçileri olarak açılımın hükümetin boş vaatlerinde değil, Kürdü, Türkü, Lazı ve Çerkeziyle işçi arkadaşlarımızın yanında olduğunu öğrendik.
Mücadelemizde başından beri yanımızda UİD-DER’li dostları gördük. Ailelerimizden biri gibi oldular. Hatta memlekete rapor işi için gittiğimizde ailelerimize anlattık dostlarımızı. Diğer Diyarbakırlı arkadaşları bilmem ama ben, UİD-DER’li dostlarımız olmasaydı kafam atıp Diyarbakır’a dönmüştüm. Bizim için bir etkinlik düzenlediler arkadaşlar. Etkinlikte diğer illerdeki işçi arkadaşlarımızın öneri ve görüşlerini izledik ve üzerine sohbet ettik. Bu bizim için çok eğitici oldu, şimdi ne kadar çok hata yaptığımızın farkına varıyorum ve gelecek için daha umutluyum. Eğer bugün Tekel işçileri olarak ayaktaysak bu bize destek veren Ankaralı kardeşlerimiz sayesindedir. Umudumuz özlük haklarımızla beraber ömür boyu sürecek dostluklarla buradan ayrılmaktır. UİD-DER’in Diyarbakır’da da olmasını çok isterdik, çocuklarımız ve gençlerimiz böyle bir dünya ile tanışmalılar. Bunun için elimizden gelen ne varsa yapmaya hazırız.
Son Eklenenler
- İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan sağlık emekçisi Merve Kınar, geçtiğimiz günlerde erkek kardeşi tarafından defalarca bıçaklanarak vahşice katledildi. Bunun üzerine 16 Temmuz Salı günü hastanenin başhekimliği...
- İran’da 1979’dan beri hüküm süren zalim molla rejimi can almaya devam ediyor. Molla rejimi son olarak 45 yaşında bir kadına, Şerife Muhammedi’ye (Sharifeh Mohammadi) idam cezası verdi. Şerife’nin 10 sene önce yasal bir sendikaya üye olması, sendikal...
Bizler çeşitli fabrikalarda çalışan sendikalı kadın işçileriz. Çalıştığımız işyerlerinde birbirine benzeyen birçok sorunla mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Bunlardan bir tanesi yıllık izinlerimiz. Bazı fabrikalarda işveren...
- Sokak ortasında yürürken elektrik kaçağından ölmek kaza olarak görülemez. Gencecik insanların ölmesinin nedeni kamu hizmetlerine insan, toplum odaklı değil kâr odaklı bakan, parayı insan canının önüne koyan kapitalist zihniyettir. Bu zihniyet...
- Güney Kore merkezli Samsung Electronics’te toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 8 Temmuzda 3 günlük greve çıkan binlerce işçinin mücadelesi sürüyor.
- Özellikle işçi sınıfının genel örgütlülük ve bilinç düzeyinin gerilediği, siyasi iktidarın her türlü kanunsuzluğu yapan patronların arkasında durduğu günümüzde, Eti Krom patronunun tutumu patronların ortak tutumu haline gelmiştir. İktidarın gücünü...
- UİD-DER Web TV, filmleriyle işçi sınıfını anlatan Ken Loach’u Türkiyeli işçilere anlatmak üzere “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adlı mini bir belgesel hazırladı. İşçi sınıfının bu büyük yönetmenini anlatan belgeselimizi...
- Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Purmo Group'ta grev, 66. gününde kazanımla sonuçlandı. Elazığ’ın Alacakaya ilçesinde faaliyet gösteren Eti Krom AŞ’de, düşük ücretlere ve hak gasplarına karşı 1 Temmuzda iş bırakma eylemi başlatan maden...
- Sabahtan akşama kadar televizyon izlesek, kanal kanal gezip tartışma programlarına, dizi ve filmlere baksak hiçbirinde işçilere ve sorunlarına dair gerçekleri göremeyiz. Yüksek tirajlı gazetelerde, çok tıklanan haber sitelerinde işçilerin...
- Trafikte, toplu taşımada, market alışverişinde, hastane kuyruğunda, hatta yolda yürürken bile birbiriyle tartışan veya kavga eden insanlara şahit oluyoruz. Hatta bizler de kimi zaman bu tartışmaların bir parçası oluyoruz. Peki bu gerginlik nedensiz...
- Yaz aylarında havaların bir anda ısınmasıyla birlikte işyerleri adeta fırın gibi oldu. Gün içerisinde işçilerin sırtındaki ter birkaç kez kuruyor. İşte bu koşullarda her şeye rağmen Ramazan ve Kurban Bayramı tatilleri biz işçiler için bir can simidi...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1,5 yıl geçti. On bir kenti etkileyen depremlerde enkaz altında kalan on binlerce insanın ve yakınlarının feryatları günlerce dinmedi. Enkazdan sağ kurtarılabilecek binlerce insan, arama kurtarma çalışmalarının...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan ve Özçelik-İş Sendikasının örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziranda greve çıkmışlardı. UİD-DER’li işçiler olarak bizler de...