Tersanede Basın Açıklaması
23 Şubat Pazar günü Gemak Tersanesi’nde çalışmak üzere işe giden Tamer Şeyhun adlı işçi iş kazası geçirerek ağır yaralanmıştı. Kazanın ardından hastanede bilinci kapalı bir şekilde yatan işçi, 15 Mart Cumartesi günü yaşamını yitirdi. Üç hafta boyunca yaşam mücadelesi veren Şeyhun’un ölüm haberini alan ailesi ve arkadaşları tarifsiz bir acı yaşadı.
Şeyhun, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren diğer işçiler gibi ailesini geçindirebilmek için çalışan, hatta Pazar bile dinlenmeyip mesaiye giden bir işçiydi. Ve iş kazası mesai günü çaldı onun kapısını. Geçirdiği kaza sonucunda yüzünün, vücudunun birçok yerinde kırıklar ve yaralanmalar oluştu. Bilinci kapalıydı, haberi alan acılı ailesi ve yakınları günlerce hastane kapısında gözlerini açmasını beklediler. Kendine geldiğinde tedavisi başlayacaktı. Ama olmadı. Sevdiklerini, karısını çocuğunu gözlerini açıp son bir kez göremedi. Bu düzenin bitmek bilmeyen kâr hırsı yüzünden bir ailenin daha ocağına ateş düştü. Daha beş yaşında olan ve henüz hiçbir şeyden haberi olmayan çocuğu yetim kaldı. “Baban uzaklara çalışmaya gitti; geç gelecek” dediler.
18 Mart Salı günü Tuzla Gemi’nin önünde Limter-İş Sendikası iş cinayetinde yaşamını yitiren Tamer Şeyhun için bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına UİD-DER, HDP, ESP, Halk Cephesi, TMMOB, Mücadele Birliği katıldı. Basın metnini Limter-İş adına Kamber Saygılı okudu. Saygılı “Tamer Şeyhun arkadaşımız içimizden biriydi, iş cinayeti sonucu aramızdan ayrılan binlerce işçi arkadaşımız gibi 32 yaşında, ömrünün baharında bir işçiydi. Ardında bir eş ve bir çocuk bıraktı. Tersane patronlarına, yetkililere, taşeronlar ya da işçi simsarı Dok Gemi-İş’e soracak olursanız, kimine göre mukadderat, kimine göre eğitimsizlik, kimine göre dikkatsizliktir. Yani yapacak bir şey yok, suç ‘cahil’ ya da ‘dikkatsiz’ işçinin. AKP’nin on iki yıllık tarihi aynı zamanda iş cinayetleri tarihidir. Her ay yüzü aşkın arkadaşımız iş cinayetlerine kurban gidiyor. AKP hükümeti hiçbir şey olmamış gibi ‘durmak yok yola devam’ demeye devam ediyor” dedi.
Bu yaşanan ne ilk ne de son iş cinayetidir. Daha fazla kâr için, gözlerini kan bürümüş olan patronlar için yaşadığımız iş kazalarının, iş cinayetlerinin bir önemi yok. Ne de olsa onların işleri kaldığı yerden devam etmektedir. Ne acı ki iş kazası geçiren bir işçinin de kaldığı yerden hemen ertesi gün başka bir işçi çalışmaya devam ediyor. İşyerlerimizde güvensiz, iş kazalarına davetiye çıkaran işlerde çalışmayıp gerekli iş güvenliği önlemlerini aldırmanın yolu ancak bir araya gelip mücadele etmekten geçiyor. Aksi halde sıra tüm işçilere veya sevdiklerine gelecektir.
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...