TÜMTİS İstanbul Şubesi Genel Kurulu

TÜMTİS Genel Sekreteri Gürel Yılmaz divan başkanlığına seçildi. Divanın belirlenmesinden sonra genel kurul, emek ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşuyla başladı. Açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı Ersin Türkmen çıktı. Türkmen konuşmasında, sermaye sınıfının ulusal ve uluslararası düzeyde, krizini aşmak ve sömürüyü arttırmak için işçi sınıfının haklarına saldırdığını, emperyalist savaşlarla dünyanın birçok bölgesinde emekçi halkların birbirine düşürüldüğünü belirtti. Zenginlerin sermayesi büyürken yoksulların sofrasındaki lokmaların küçüldüğünü, kuralsız ve güvencesiz çalıştırma sonucunda her yıl milyonlarca işçinin iş kazası sonucu yaşamını kaybettiğini vurguladı. Türkmen, Türkiye’de de durumun farklı olmadığını, hükümetin ‘Ulusal İstihdam Paketi’ ile saldırılarını yoğunlaştırdığını belirterek şöyle dedi: “Peki bizler neler yapacağız? Taleplerimiz için mücadele etmekten başka şansımız yok. Örgütlenerek mücadelemizi daha da yükseltebiliriz. Son üç yılda örgütlülüğümüzü artırdık, UPS ve DHL de kazanımlar elde ettik. Bugün mücadeleyle elde etmiş olduğumuz bu hakları güvence altına almak, yeni haklar elde etmek ve taşeron işçileri kadrolu yapmak ve atılan işçileri işbaşı yaptırmak için mücadelemiz devam ediyor.”
Türkmen’in ardından sözü TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk aldı. Öztürk, dünya ve Türkiye gündemini değerlendirerek başladığı konuşmasında, devam eden bölgesel savaşların faturasını işçi sınıfının ödediğini, kaybedenin işçiler olduğunu vurguladı. Türkiye’deki işçilerin yaşam koşullarına değinen Öztürk, yolsuzluğun kol gezdiğini, yoksullaşmanın arttığını, milyonlarca işçinin asgari ücretle yaşamını devam ettirmek zorunda kaldığını söyledi. Taşeronluğun etkileri üzerinde de duran Öztürk, iş cinayetlerinin giderek artmasının ve her yıl bin 300 civarında işçinin yaşamını kaybetmesinin taşeron uygulamasının artmasıyla doğrudan bağlantılı olduğunu dile getirdi. Öztürk şöyle devam etti: “Egemenler arasındaki tepişmenin faturasını biz işçi emekçiler, yeni zamlarla, enflasyonlarla ödüyoruz. Buna karşı emek örgütlerinin mücadeleyi güçlendirmekten başka yolu yoktur.” TÜMTİS’in kargo sektöründeki örgütlenme mücadelesine de değinen Öztürk, kargoda sendika olabileceğini herkese gösterdiklerini ifade etti. İşçi sınıfının uluslararası dayanışmasının önemini vurgulayan Öztürk, UPS ve DHL Kargo’daki örgütlenmeleri örnek gösterdi. Çeşitli kargo firmalarındaki işçilerin de sendikaya yöneldiğini ifade eden Öztürk, bütün kargo sektöründe kölelik düzenini değiştireceklerini belirtti. DHL Kargo’daki TİS görüşmelerinin devam ettiğini, DHL işçilerinin sendikalarının arkasında dimdik durmaya devam etmesi gerektiğini vurguladı. Hayırlı bir genel kurul temennisiyle kürsüden ayrılan Öztürk’ün konuşması, alkış ve sloganlarla desteklendi. Öztürk’ten sonra misafirlere söz verildi. Bu bölümde ilk olarak UİD-DER temsilcisi bir konuşma yaptı. UİD-DER adına yapılan konuşmada, işçi sınıfına yöneltilen bütün saldırılar karşısında, işçilerin ekonomik, sosyal ve siyasal haklarını korumak için sendikalara çok büyük görevler düştüğüne dikkati çekildi. Bugün gelinen noktada sendikaların bu sınavı veremediğine, birçok sendikanın sendika bürokratlarının elinde can çekiştiğine, bu da yetmezmiş gibi sermaye sınıfının, sendikal mücadelenin önüne türlü engeller çıkardığına değinildi. Sendikal hareketin krizini aşabilmesinin, taban örgütlülüğünün yaratılması ve işçilerin sendikalarına sahip çıkmasıyla mümkün olacağına değinen UİD-DER temsilcisi, sözlerine şöyle devam etti: “Böylesi bir görev tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de emekten yana olan, yaşamını işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesine adayanların dayanışması ve yol göstermesiyle gerçekleşebilecektir. İşçi sınıfının uluslararası kurtuluşuna yürekten inanan ve tüm örgütlenme çalışmalarını bu temelde yürüten UİD-DER, her zaman mücadeleci işçilerin ve mücadeleci sınıf sendikalarının yanında olmaya, dayanışmayı büyütmeye devam edecektir. Yaşasın işçi sınıfının uluslararası mücadele birliği! Yaşasın örgütlü mücadelemiz!” UİD-DER’in mesajı, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganlarıyla karşılandı.DERİTEKS Tuzla Şube Başkanı Binali Tay da bir konuşma yaparak, sendika yasasını eleştirdi. Tay, “bu yasa hem deri hem de tekstil işçilerine yapılan bir zulümdür” ifadelerini kullandı. Tay, ayrıca sendikalaşma mücadelesi süren işyerlerine yönelik bilgiler de vererek emekten yana herkesin desteğini beklediklerini söyledi.
Konukların ardından delege konuşmalarına geçildi. İlk konuşmayı UPS işçisi Olgun Ballıkaya yaptı. Ballıkaya, tüm dünyada patronlar sınıfının saldırılarının yoğunlaştığı zorlu bir dönemden geçtiğimizi, egemenlerin çeşitli ayrımlar yaratarak işçi sınıfını kutuplaştırarak bölmeye çalıştığını ifade etti. Türkiye’de yaşanan iktidar kavgasında da işçilerin taraf yapılmaya çalışıldığını belirtti. Bütün bu örgütsüzlük koşullarında patronlar sınıfının taşeronlaştırmayı, sendikasızlaştırmayı, iş saatlerini uzatarak tempoyu artırdığını, iş kazalarının her ay yüzden fazla sınıf kardeşimizin canını aldığını söyledi. Bütün bunlar yaşanırken TÜMTİS’in UPS kargoda örgütlenmeyi başarmasının, kargo sektöründeki on binlerce işçinin yüzlerini sendikaya çevirmesini sağladığını belirtti. Türkiye’de örgütsüz durumdaki milyonlarca işçinin sendikada örgütlenmeyi beklediğini söyleyen Ballıkaya, mücadeleci bir sınıf sendikacılığı anlayışı ile örgütlenmek ve mücadele etmek gerektiğini belirtti. Ballıkaya, şöyle devam etti: “Sınıf sendikacılığı anlayışı, mücadeleci işçi örgütleriyle sendikaların dayanışma içerisinde hareket etmesiyle hayat bulacaktır. İşçi sınıfının muazzam gücü, muazzam potansiyeli de bu şekilde ortaya çıkacaktır. Sendikamız TÜMTİS de bu mücadeleyi örüyor. Patronların saldırılarını püskürtmek için işçilerin ve emekçilerin birleşik mücadelesini örmek zorundayız. İşçi sınıfının saflarında mücadele veren tüm örgütleri ve sendikaları birlikte hareket etmeye, sendikal mücadelenin ileriye taşınması için sorumluluk üstlenmeye çağırıyoruz.”Ballıkaya direnişte olan Luna Sayaç, Punto Deri ve Greif işçilerini, direnen ve kazanan Cerrahpaşa Hastanesi ve Zentiva işçilerini selamlayarak sözlerini şöyle bitirdi: “Yaşasın İşçilerin Birliği! Yaşasın İşçilerin Örgütlü Mücadelesi!” Ballıkaya’nın konuşması, salondan yükselen “Birleşe Birleşe Kazanacağız!” sloganlarıyla desteklendi.
Delegelerden Turan Bayrak ise şöyle konuştu: “Kargo işçisinin kaderi müdürün iki dudağı arasındadır. İşçinin hiç söz hakkı yoktur. Bugün bu koşullarda çalışan on binlerce kargo işçisi var. Korkunun ecele faydası yok. Sendikaya üye olduk ve kazandık. Pek çok sosyal hak elde ettik ve en önemlisi 8 saatlik çalışmayı kazandık. Ben diğer işçilerin de örgütlenmesi için çalışmalara talibim.” Bayrak, şube genel sekreterliğine adaylığını da açıkladı.
Ambarda çalışan delegelerden Erdal Çınar, örgütlenme konusundaki önyargıları örgütlenerek aştıklarını ifade etti: “Ambar işçileri zor koşullarda güvencesiz çalışıyorlar. Ama ambar işçileri zor koşullara rağmen sendikasına sahip çıkmıştır. İşçilerin işçilerden başka dostu yoktur.” Çınar, sendikalaşmadan önce “hamalın sigortası mı olur, sendikası mı olur” fikrinin hâkim olduğu sektörde örgütlenmenin başarılabileceğini gösterdiklerini açıkladı.
Konuşmalardan sonra seçime geçildi. TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı Ersin Türkmen başkanlığındaki aday liste kazandı.
TMMOB: İş Cinayetlerini Durdurun!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/