Buradasınız
Ücret Gasplarına, İşten Atmalara ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
DİSK Limter-İş üyesi işçiler ücret alacakları için direnişe başladı
Ücret alacakları Newport Shipping patronu tarafından gasp edilen Çiçek Tersanesi işçileri, 14 Martta tersane önünde direnişe başladı. Ocak ayı alacakları ödenmeyen DİSK Limter-İş üyesi işçiler, sendikalarının öncülüğünde ücret haklarının ödenmesi çağrısı yaptı. Tersane önündeki eylemde “Ücret Hakkımız Gasp Edilemez” pankartı açan işçiler “Tersane İşçisi Köle Değildir”, “Direne Direne Kazanacağız” sloganlarıyla mücadelede kararlı olduklarını belirtiyorlar.
Sayın Tekstil işçilerinin fabrika önündeki direnişi sürüyor
Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talep etmesi üzerine patron, işçileri tazminatsız bir şekilde topluca işten attı. Patronun işçi düşmanlığına boyun eğmeyen BİRTEK-SEN üyesi işçiler, işçi kıyımına, düşük ücretlere ve ağır çalışma koşullarına karşı 9 Martta fabrika önünde direnişe başladı. Direnişçi işçiler 14 Martta sendikalarıyla birlikte basın açıklaması yaparak seslerini duyurdu. Fabrika önünde yapılan eyleme sendika yöneticilerinin yanı sıra siyasi parti temsilcileri de destek verdi.
Açıklamayı BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen gerçekleştirdi. Direnişten önceki sürece değinen Türkmen, işçilerin daha önce de düşük ücretlere itiraz ettiklerini, yapılan görüşmede fabrika yönetiminin işçilere ücretlerin yükseltileceği sözü vermesine rağmen daha sonra dört işçi temsilcisini işten attığını belirtti. Bütün işçilerin iş bırakması üzerine işçilerin işe geri alındığını aktaran Türkmen, bir ay sonra ücretlerinin yine aynı şekilde düşük yattığını gören işçilerin fabrika yönetimiyle görüşmek istediğini ancak muhatap bulamadıklarını söyledi. Demokratik haklarını kullanarak topluca dışarı çıkan işçilerin tazminatsız işten atıldığını ifade eden Türkmen, eyleme katılmayan gece vardiyası işçilerinin de işten atıldığını aktardı. Patronların kendi yasalarını dahi hiçe saydığını vurguladı.
Fabrikadaki ağır çalışma koşullarına ve işçiler üzerindeki baskılara da dikkat çeken Türkmen şunları söyledi: “Zorunlu bir mazereti olup izin istediklerinde işçilere yıllık izinleri kullandırılıyor. İşçilerin 2025 yılı için yıllık izinleri dahi kullandırılmış durumda. İşçiler pazar mesaisine gelmediğinde işçilerin devamlılık primleri kesiliyor. İşçilere sağlıklı bir öğün yemek bile vermiyorlar. İşçilerin iletişim hakkı da yasaklanıyor. İşçilerin telefon kullanmasını engellemek için sinyal kesici kullanıyorlar. Daha sayamayacağımız pek çok haksızlık var. Bu fabrika aynı zamanda Zara’ya üretim yapıyor. Bu fabrikadaki bütün hak ihlallerini rapor edeceğiz. Zara’nın bu fabrikayla üretime devam etmesi bu işçi düşmanlığına ortak olması demektir.”
Tıp Bayramında sağlık emekçileri eylem ve yürüyüşlerle taleplerini haykırdı
Sağlık emekçileri 14 Mart Tıp Bayramı’nda sokaklara çıkarak taleplerini haykırdı. Eylem ve yürüyüşlerde iktidarın sağlık alanındaki politikaları eleştirilirken, sağlıkta şiddetin son bulmasına ve güvenceli çalışmaya ilişkin talepler öne çıktı.
Adana Tabip Odası (ATO) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şubenin çağrısıyla beyaz yürüyüş gerçekleştirildi. Kasım Gülek Köprüsü’nde yapılan yürüyüşün ardından Uğur Mumcu Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı. Açıklamada parasız, kamusal sağlık hizmetinin herkesin hakkı olduğu vurgulandı. Sağlıkta şiddetin önlenmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve vergi diliminin üst sınırının yüzde 15 olması gibi talepler dile getirildi.
Bursa Setbaşı’nda toplanan sağlık emekçileri de basın açıklamasıyla taleplerini duyurdu. Sağlık emekçileri adına konuşan Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, iktidarın politikaları yüzünden sağlık sisteminin iflas ettiğini belirterek “14 Mart artık bizim için haklarımızı aradığımız bir direniş haftasına dönüşmüştür” dedi. Eyleme çok sayıda kurum temsilcisi de destek verdi.
SES İzmir 1 ve 2 No’lu Şube ile İzmir Tabip Odasının çağrısıyla İzmir’de de bir basın açıklaması düzenlendi. Konak Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan açıklamayı SES adına İzmir 2 No’lu Şube Eş Başkanı Başak Edge Gürkan gerçekleştirdi. Gürkan, 20 yıldır uygulanan sağlıkta dönüşüm politikalarının şiddeti körüklediğini belirtti. Şehir Hastaneleri ile beraber artan iş yükü, eksik istihdam ve uygulanan yanlış sağlık politikaları sonucu sağlık emekçilerinin ülkeyi terk ettiğini belirten Gürkan şunları aktardı: “Tüm sağlık sistemindeki yanlışları söylemeye, sağlık emekçilerinin sorunlarını, taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Pandemide cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin yerine yenisini kuracağız.” Açıklama sonrası sağlıkta şiddet ve pandemideki ağır çalışma koşulları sebebiyle yaşamını yitiren tüm sağlık emekçileri için denize karanfil bırakıldı.
İstanbul'da ise Haydarpaşa Numune Hastanesi önünden Kadıköy İskele Meydanına doğru alkışlarla ıslıklarla “Büyük Hekim Yürüyüşü” gerçekleştirildi. “Şiddetsiz, Güvenli ve Güvenceli Bir Ortamda İyi Hekimlik Yapmak İstiyoruz” pankartıyla gerçekleşen yürüyüşte Filistin halkıyla dayanışma çağrısı yapıldı. Yürüyüş sırasında “Susmuyoruz, Korkmuyoruz Hiçbir Yere Gitmiyoruz”, “Vergide Adalet İstiyoruz”, “Sağlıkta Şiddet Sona Ersin”, “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz” sloganları atıldı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ortak mücadele çağrısı yaparak “14 Martları sadece hekimler için değil, tüm sağlık emekçileri ve insanlar için bayram kılabilmek için birlikte mücadele edelim” dedi. Fincancı konuşmasına şu sözlerle devam etti: “TTB ve tabip odaları olarak, hekimlerin, sağlık emekçilerinin sermayeye teslim edilmemesi için mücadele ediyoruz. Ama yalnızca hekimlerin ve sağlık emekçilerinin hakları için değil, halkın sağlık hakkını koruma mücadelesi de veriyoruz. Dahası yalnızca bu sınırlar içindeki halkların değil, dünyanın dört bir yanındaki halkların sağlık hakkını koruma mücadelesi de veriyoruz.” Filistin’de işgal altında mücadele eden sağlık emekçileriyle dayanışma vurgusunun yapıldığı eylemde sağlık sistemine ve sağlık emekçilerinin çalışma koşullarına ilişkin talepler de dile getirildi.
Asgari Ücretle Açgözlü Olunur mu?
- Patronlar Saldırıyor, İşçiler Mücadele Ediyor
- Patronun Grev Kırıcılığına ve Jandarma Saldırısına Rağmen Lezita Grevi Sürüyor
- Durak Tekstil İşçileriyle Dayanışma Etkinliği
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Perfetti’de Baskılar da Direniş de Devam Ediyor!
- Akkuyu Nükleer Santrali Şantiyesi İşçileri İş Bıraktı
- Hakları İçin Mücadele Eden İşçiler Kazanıyor
- Ücret Gasplarına, İşten Atmalara ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Gates Endüstriyel Metal Kauçuk’ta Grev Başladı
- Ekol Ofset ve Aunde Teknik’te Sendika Düşmanlığı
- Patiswiss’de Sendika Düşmanlığı Protesto Edildi
- Durak Tekstil İşçilerine UİD-DER’den Dayanışma Ziyareti
- Erciyas Grevini Ziyaret Ettik
- Esitaş İşçileri Sendikalı Olma Hakkını Mücadeleyle Kazandı
- Antep’te Düşük Ücret Dayatmasına Karşı İş Bırakma Eylemleri
- İşçiler Patronların Düşük Ücret Dayatmasına Boyun Eğmiyor
- Patronların Sendika Düşmanlığına Karşı İşçiler Direnişte
- Daha Yüksek Ücret İçin İşçi Eylemleri
- Erciyas Çelik Boru İşçileri Grevde
Son Eklenenler
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...