Buradasınız
UİD-DER Yürüyor Mücadele Büyüyor
diğer yazarlar
Mayıs ayı yaklaştıkça içimde 1 Mayıs’a katılma heyecanı da o kadar artıyordu. Sanki ilk defa 1 Mayıs’a katılacaktım ve en önemlisi de yaklaşık bir senedir çalışmalar yürüttüğümüz UİD-DER çatısı altında katılacaktım. Bizler dernek çatısı altında işçi sınıfının tarihini, çekilmez çalışma koşullarını, işsizliğin ve yoksulluğun nedenlerini, savaşların nedenlerini, bizlere medyada gösterilen rakamların ne kadar aldatıcı ve sahte olduğunu anlatmak üzere her ay düzenli olarak seminerler, film gösterimleri, etkinlikler düzenledik. Mayıs ayı yaklaştıkça çalışmalarımıza daha fazla hız veriyorduk.
Pankartlarımızla, önlüklerimizle, flamalarımızla katılacaktık 1 Mayıs alanına ve hazırlanmak üzere gece gündüz demeden çalışıyorduk. Alanda kortejimizin kızıl bir gelinciğe dönüşmesini hayal ettikçe bir kat daha heyecanlanıyorduk ve alanda hiçbir şeyin eksik olmaması amacıyla en ince ayrıntısına kadar işlerimizi yürütüyorduk. Bir yandan önlüklerimizi ve flamalarımızı hazırlıyor, diğer yandan sergileyeceğimiz tiyatro oyununu çalışıyorduk. UİD-DER tiyatro topluluğu olarak adı “1 Mayıs karanfilleri” olan bir oyunu oynayacaktık. 1 Mayıs gibi bir mücadele gününü bize Amerikan işçi sınıfı hediye etmişti. İşte oyunumuz, Amerikalı sınıf kardeşlerimizin “8 saat çalışma, 8 saat uyku, 8 saat gönlün ne isterse” diyerek nasıl mücadele verdiklerini, bu mücadelede ölümü nasıl göze aldıklarını anlatan bir oyundu. Bize düşen görev böyle anlamlı bir oyunu en etkileyici şekilde sergilemekti. Oyunu sergilediğimiz şubelerde kalabalık yüzünden insanlar salona sığamadılar ve bu ilgi bizleri elbette çok mutlu etti. Oyunu izleyenlerin arasından 1 Mayıs’a katılacağını söyleyenlerin çıkması ise bizleri daha bir sevindiriyordu. İnsanların etkilenmesi şaşırtıcı değildi, çünkü disiplinli, anlamı ve önemi olan bir çalışmaydı. Tiyatro topluluğunun bir üyesi olarak olumlu tepkileri aldıkça ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu görüyordum.
Bununla birlikte bölgemizden daha fazla kişiyi 1 Mayıs alanına katmak için dört koldan çalışıyorduk. Afişlerimizi asıyorduk, bildirilerimizi fabrikalarda, deri sanayi bölgesinde, tersane bölgesinde, pazarlarda, mahallelerde işçilere tek tek ulaştırıyorduk. Bildirilerimizi dağıtırken işçi ve emekçileri baskılara, işsizlik yoksulluk ve sefalet koşularına, emperyalist savaşlara, çekilmez iş koşullarına, yükseltilen milliyetçiliğe dur diyebilmek için 1 Mayıs’ta alanlara çağırıyorduk. İşçi ve emekçi kardeşlerimiz bizleri gördükçe desteklerini sunarken, burjuvazinin kolluk gücü jandarma ise engellemeye çalıştı. Afiş asıp, bildiri dağıtmak en doğal, yasal ve meşru hakkımız olduğu halde karşımıza çıkıp bizi engellemeye, gözümüzü korkutmaya çabalıyordu. Kuşkusuz bizler, sınıf bilinçli işçiler olarak burjuvazinin bu tür çabalarına pabuç bırakacak değildik. Jandarmanın geçmişte ve şimdi, bölgemizdeki deri işçilerine karşı olan tutumunu çok iyi biliyorduk. Deri işçilerinin her hak arama mücadelesinde, grevinde, direnişinde jandarma, patronların koruyucu gücü olarak işçilerin karşısına çıkmıştı. Ama deri işçileri bu baskılara göğüs germişler ve mücadeleye devam etmişlerdi. Bizler de onlar gibi yılmadan mücadelemize devam ediyoruz ve edeceğiz.
Derneğimizin kortejiyle birlikte alana gittiğimizde emeklerimizin boşa gitmediğini, disiplinli ve sabırlı bir çalışmanın nasıl sonuç getirdiğini hep beraber gördük. Hayal ettiğimiz kızıl gelinciği görüyorduk UİD-DER kortejinde. Dernek temsilcilikleri ve çeşitli bölgelerden gelen gruplar tek tek korteje katılıyor, coşku sürekli artıyordu. Hep birlikte, sorumluluklarımızı bilerek, alanda disiplinli bir kortej oluşturduk. Yine sloganlarımızı hep birlikte attık, marşlarımızı birlikte söyledik. Son zamanlarda yükseltilen milliyetçiliğe, ırkçılığa, şovenizme ve darbeciliğe karşı haykırdığımız “darbeciler püskürtülecek sınıf cephesi yükseltilecek” sloganı, içlerinden en göze çarpanıydı. Miting bitimine kadar kapitalizme ve emperyalizme karşı sloganlarımızı attık. En başından sonuna kadar sloganlarımızı dosta düşmana duyurduğumuzu ve birlikteliğimizi, disiplinimizi gösterdiğimizi düşünüyorum.
Bize düşen görev, kapitalist düzen altında her gün suyu çıkıncaya kadar çalıştırılan, sefalet koşullarında yaşamaya mahkûm edilen işçi ve emekçileri bu mücadeleye katmak ve alanlarda burjuvaziye gücümüzü göstermektir.
Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Mücadele Birliği!
Kapitalizmi Yıkacağız, Sınıfsız Bir Dünya Kuracağız!
Korkma haykır, mücadeleye katıl
Süleyman Hocamızı Kaybettik
Son Eklenenler
- Toplumda çoğunluğun doğru kabul ettiği fikirleri sorgulamak, yanlışları görmek, bunları dile getirmek kolay değildir. Kolay olan herkesin söylediğini söylemek, herkesin yaptığını yapmaktır; çünkü bu çaba sarf etmeyi gerektirmez ve “zararsızdır.”...
- 31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’da kaçak bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada 20’si işçi 21 kişi ölmüş 100’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliamın 15. yıl dönümünün Anayasa Mahkemesi kararıyla tekrar görülen davanın 2. duruşmasının...
- Bizler İşçi Dayanışması gazetesi okuru bir grup petrokimya işçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve “Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızın bildirisini okuduk. Hayat pahalılığı, sosyal hayattan kopma ve baskılar...
- Sendikaların araştırmalar sonucunda açıkladıkları rakamlara göre yoksulluk sınırı 27 bin liranın üzerine çıktı. Türkiye’de bu miktarın üzerinde bir ücrete çalışan işçi sayısı neredeyse parmakla sayılacak kadar azdır. Yani Türkiye’de işçiler...
- Binlerce demiryolu işçisi, 300 bin öğretmen, 70 bin üniversite çalışanı, 100 bin kamu işçisi, 2 bin otobüs şoförü… Bugün İngiltere’de farklı sektörlerden 500 bin işçi grevde. İşçiler mücadelelerini birleştirdiler, grevlerini ortaklaştırdılar ve hep...
- Fransa işçi sınıfı 10 gün arayla 2. kez genel greve gitti. Macron hükümetinin emeklilik yaşını yükseltmek istemesine karşı 31 Ocakta 2,8 milyon işçi bir kez daha meydanları doldurdu. Ülkedeki 8 sendikanın çağrısıyla; Paris, Nice, Toulouse, Lille,...
- İstanbul Esenyurt’ta bulunan LCW’nin deposunda çalışan ve Kod-46 ile işten atılan 14 işçinin 10 Ocakta başlayan mücadelesi kazanımla sonuçlandı. British American Tobacco işçileri greve çıkma kararı aldı. 2022’nin Ağustos ayından bu yana sendikal...
- 2022 sonlarına doğru fırınlarda ekmeğin fiyatı 5 liraydı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekmek fiyatı ise 3 liraydı. Kent Ekmek fiyatı artık 4 liraya çıkartılmış oldu. Yani ekmeğe yüzde 33 zam bindirilmiş oldu. Ekonomik kriz yukarıya doğru...
- Türkiye’de hızla yükselen enflasyon karşısında emekçilerin alım gücü iyice eridi. TÜİK’in resmi enflasyonu ile gerçek enflasyon arasında uçurum olduğu için ve ücret artışları resmi enflasyon veri alınarak yapıldığı için, yapılan zamlar reel...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu TÜPRAŞ grubunda yaklaşık 5 bin işçi, “geçinemiyoruz” diyerek ek zam taleplerinin karşılanması için eylem başlattı. Kocaeli, İzmir Aliağa, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde çalışan işçiler, geçtiğimiz Çarşamba...
- DİSK’in eski Genel Sekreteri ve Maden-İş’in Kemal Türkler’den sonraki Genel Başkanı Mehmet Karaca dün akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Karaca, 1969 yılında Otosan’da çalışırken Maden-İş’in örgütlenme faaliyetini yürütmüş, baş temsilcilik yapmış...
- Sağlık alanında devasa sorunlar yaşanıyor. Hastaların ilaçlara erişim sorunu bunlardan biri… İlaç yokluğu, fahiş fiyatlar, kaçak ilaçlar ve nihayetinde sahte ilaçlar! Günlerdir “sahte kanser ilacı” skandalını takip ediyoruz. Cumhuriyet’ten Murat...
- Türkiye işçi sınıfı olarak, yoksulluk çukurunun derinliklerine yuvarlanıyoruz ve yoksulluğun etkileri her geçen gün daha katlanılmaz boyutlara ulaşıyor. Bu durumun öylece, kendiliğinden gerçekleşmediği ortada. Siyasi iktidarın bile isteye uyguladığı...