Buradasınız
UPS İşçileriyle Söyleşi
Sendikalaşma mücadelesi nedeniyle işten çıkarılmalarının ardından direnişe geçen UPS işçileriyle 9 Haziranda bir söyleşi gerçekleştirdik. Mahmutbey Aktarma Merkezi önünde direnişlerini sürdüren işçiler yaptığımız söyleşide sorularımıza şu yanıtları verdiler:
UİD-DER: Sendikalı olmaya nasıl karar verdiniz?
Alpay: İki senedir Mahmutbey Aktarma Merkezi’nde çalışıyordum. Fazla mesailerimizi alamıyorduk. 522 lira ücret alan arkadaşlar var. Ben 550 lira alıyordum. Kimi günler 12-14 saat çalıştığımız oluyordu. Ay içerisinde 70 saat fazla mesai yapmamıza rağmen 1 lira bile fazla mesai ücreti ödenmiyordu. Neden ödenmediğini sorduğumuzda, “yanlışlık olmuş, bir dahaki ay ödenir” diye atlatıyorlardı bizi. Fazla çalışmamıza rağmen, aylık ücretimizi bile tam alamıyorduk. Daha fazla itiraz edersek kapıyı gösteriyorlardı. “İster çalış ister çalışma” diyorlardı. Çalışmayıp da ne yapacaksın! Haklarını nasıl bırakıp gideceksin? Orada insanüstü işler yapıyorduk. Bu haksızlıklar göre göre birikti, birikti. Nihayet hakkımızı savunmak için sendikalı olmaya karar verdik. Sendikamızın orada yürüttüğü bir çalışma vardı. Biz de bu haksızlığa göz yummak istemedik, sendikamızın uzattığı eli tuttuk. Biliyorsunuz 35 gündür direnişteyiz. Direnişimiz neyi gerektirirse yapacağız. İçeriye girene kadar mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Sadece ben değil bütün arkadaşlarım kararlı.
Abdullah: Ben bu işe yeni başlamıştım. Asgari ücrete, fazla mesai ücretlerimizi almadan çalışıyorduk. Ben işe girmeden önce de böyle olduğunu biliyordum ama işsiz kaldığım için bu koşullara razı oldum. Şefimiz sendikadan yetkililerin geldiğini, sendikaya üye olacağımızı söyledi. Biz sendikaya üye olmak için notere gittik. Aktarma müdürü bizi orada gördü ve ertesi gün bizi işten attırdı. Sendikalı olduğumuzu gerekçe gösteremeyince, iş daralmasını bahane gösterdiler. Biz de ertesi gün Bölge Çalışma Müdürlüğüne başvurduk, sendikalı olduğumuz için işten atıldığımıza dair şikâyette bulunduk. Aradan 1 hafta geçti, bizi tekrar işe aldılar. 3 Mayısta yeniden işten çıkardılar. 5 Mayıstan beri burada direnişteyiz.
Hüseyin: Ben yıllardır bu işi yapıyorum. Hırsızlık mı yaptım, kavga mı ettim? Onun için değil, yasal hakkımızı kullandığımız için bizi işten attılar. 3 yıldır bayram-seyran nedir bilmiyorum. Çoğu zaman Pazar günleri bile çalıştırdılar. Aybaşı geliyor paramızı istiyoruz, diyorlar ki, “yok”. Sordun mu da cevabını alamazsın.
Tekin: Sadece bunlar da değil. Çayı olmayan, şekeri olmayan bir yer burası. Çayımızı şekerimizi bile evden getiriyorduk.
Abdullah: İnanır mısınız, sabah 3 buçukta kalkıyoruz, 5’te işbaşı yapıyoruz, aç karnına koca tırı boşaltıyoruz. Diğer tır yanaşana kadar geçen zamanda bir çay içirtmiyorlar adama. Kahvaltı yaptırtmıyorlar. “Atın çayı gelin” diyorlar.
Tekin: Sendika kötü bir şey değildir. Sendika olduğu yerde ekmeğimizi büyütürüz. İşveren de der ki “ben 1 ekmek vereceğime neden 2 ekmek vereyim”.
Bülent: Bir arkadaşımız bana sendikadan bahsetti. Mahallede sendika başkanımız Çayan ile tanıştırdı. Ben direnişten 2 ay önce sendikaya üye oldum. Duydukları için beni işten çıkardılar.
UİD-DER: Direnişiniz nasıl başladı?
Olgun: Ben ilk atılanlardanım. Atıldığımız gün sendikayla beraber bölge çalışma müdürlüğüne şikâyet dilekçelerimizi vermeye gittik. Hukuki işlemlerimizi tamamladıktan sonra sendika başkanının da bulunduğu bir toplantıda direniş kararı aldık. İşverenin kapısına gittik; “biz çalışmaya hazırız, işimize dönmek istiyoruz” dedik. Bizi içeriye almadılar. Kapının önünde beklemeye başladık ve direnişe geçtik.Deniz: Ben son atılanlardanım. Direniş zaten başlamıştı, biz de atılınca geldik katıldık.
Tekin: Bizi, “iş değişikliği yapıldı, bundan sonra temizlik işi yapacaksınız” diyerek işten attılar. Biz bunu kabul etmedik. Sendikamıza gittik, yasal işlemlerimizi başlattık. Arkadaşlarımızla direnişe başladık. Her şey çok güzel gidiyor.
UİD-DER: Direniş komiteniz var mı?
Olgun: Direniş yerine ziyarete gelen arkadaşlar da “komite var mı” diye soruyorlardı. Sabah şube başkanımız gelip buradaki işlerin yürümesi için direniş komitesi ve basın komitesine ihtiyaç olduğunu söyledi. “Siz seçin” dedi. Biz de aday olan arkadaşları oylamaya sunduk ve komiteyi oluşturduk. Bazı sorunlardan kaynaklı olarak komite dağıtıldı ve yeni atılan işçilerin de katıldığı başka bir komite oluşturuldu. Komite, direniş alanının düzeninden, disiplininden ve yapılacak işlerinden sorumlu. Genel başkanın ve şube başkanının katıldığı toplantılar oluyor. Toplantılarda bazı kararlar alınıyor ve uygulanması sağlanıyor. Bir de basın komitemiz var. Bu komite, basına dönük etkinliklerimizi basına bildiriyor, ziyarete gelenleri direniş süreciyle ilgili bilgilendiriyor.
Alpay: Ben de direniş komitesindeyim. Burada tam bir birlik halinde hareket ediyoruz. Mücadelemizi haksız duruma düşürecek davranışlardan kaçınıyoruz. Direniş komitesi sendika üyelikleriyle ilgili çalışmalar yürütüyor, içeride üye olmayan arkadaşlara çağrıda bulunuyor. Sendikalı olurlarsa hangi haklara sahip olacaklarını anlatıyoruz.
UİD-DER: İçeride çalışan arkadaşlarınız direnişi destekliyor mu?
Alpay: Arkadaşlarımızın çoğu olumlu bakıyor, ama yoğun baskı altındalar. “Bize biraz zaman verin” diyorlar. Onlara da hak veriyorum tabii. Sendikalı olduklarında kazanacaklarına değil, kaybedeceklerine inandırılıyorlar. Hangi hakları kazanacaklarını anlattığımızda zaten onlar da olumlu yaklaşıyorlar.
Bülent: Destekliyorlar ama yanımıza gelemiyorlar. İşten atılmaktan korkuyorlar.
UİD-DER: İçeridekileri kazanmak için neler yapıyorsunuz?
Bülent: Hadımköy’deki arkadaşlarla dışarıda görüşüyoruz. Evlerine de gittiğimiz oluyor. Onlarla tek tek konuşmak daha iyi oluyor.
Olgun: Aslında komitede, bu dağınık çalışan kişileri ekipler halinde örgütleyerek ziyaretlere yönlendireceğiz. Hadımköy’de çalışan arkadaşlar olarak ev ziyaretleri organize ediyoruz. Mahmutbey’dekilerin çoğunluğu üye. Hadımköy’dekilere ulaşmaya çalışıyoruz.
Tekin: Telefonla ulaşmaya çalışıyoruz. Ev ziyaretlerine gidiyoruz. Yollarını kestiğimiz de oluyor. Onlara sendikalı olduktan sonra sahip olacakları hakları anlatıyoruz. Bunun sadece bizim değil, onların da mücadelesi olması gerektiğini söylüyoruz.
Alpay: Telefonla görüşüyoruz, onlar da bizi arıyorlar. Üye olmak istediğini söyleyenler oluyor. Yüz yüze gelip ikna etmeye çalıştıklarımız oluyor. Onlar da biliyor ki, sendika olmasa biz burada bu direnişi yapamayız.
UİD-DER: Direnişe başladığınızda ailenizin ve çevrenizin tepkisi ne oldu?
Alpay: Ailelerimiz de bizi destekliyor. Aile ziyaretlerine gidiyoruz, sohbetler ediyoruz. Sağ olsun ailelerimiz bizi yalnız bırakmıyorlar. Akşam eve gittiğimizde merakla gelişmeleri anlatmamızı bekliyorlar.
Olgun: Annem ve babam memlekette. Konuştuk, “haklarınızı alın” diyorlar. Ailemin hastaneden yararlanması için vizite kâğıdı istiyordum, vermiyorlardı. Ailelere dönük ziyaretler yapıyoruz. Bu mücadele sadece bizim değil, ailelerimizin de mücadelesi. Onları bir araya getirmeye uğraşıyoruz. Bundan sonraki basın açıklamalarına ailesi gelmeyen kalmayacak.
UİD-DER: Mücadele etmeye başlamanız sizde ve arkadaşlarınızda ne gibi değişiklikler yarattı?
Alpay: İçeride çalışan ile direniş yerindeki duran adam arasında çok fark var. İçeride insanlar birbirine bu kadar sahip çıkmaz, ama burada bir lokma ekmeği bile bölüşüyoruz. İşçi kardeşliğini öğreniyoruz. Burada sadece kendimiz için değil, bütün arkadaşlar için mücadele veriyoruz. Evet, içeride de arkadaştık ama aramızda böyle bir bağlılık yoktu.
Abdullah: İçeride çalışırken de arkadaştık ama paylaşmanın ne olduğunu direnişte öğrendik.
Uygun: Direnişçilerin en küçüğü benim. Köyden gelip direniş yaşayacağım hiç aklıma gelmezdi. İstanbul’u sevdim bu yüzden. Sokakta karşılaştığım herkese direnişten bahsediyorum, hiç susmuyorum. Önceden ya kızlardan ya maçlardan konuşurdum. Şimdi dayanışmadan, mücadeleden başka laf çıkmıyor ağzımdan.
Fikret: Bir senedir UPS’deyim. Şimdi arkadaşlarım ölse ben de öleceğim. Başka yolu yok. Psikolojim bozulmuştu. Ama şimdi mutluyum.
Uygun: Aileme atıldığımı söyledim. “Bari 1 yıl çalışsaydın, sonra atılsaydın” dediler. “Ne olacak sendikalı olursan” diye sordular. “Ücretim artacak, ikramiyelerim olacak, sigortam olacak, her şey düzelecek” diye saymaya başladım. “İyi o zaman mücadele et” dediler.
Bülent: Bu direniş benim kendime ve çevreme güvenimi getirdi. Birbirimizi tanımaya, anlamaya başladık.
Olgun: Daha iyi koşullarımız olması için UİD-DER’de çok şey öğrendim. Ama şimdi bunları yaşıyorum. Bunlar hayal değil, görüyorum. Bu direnişte anladım bunları. Direniş sürecinde insanlarla iletişimim daha da iyileşti. İnsanlara yaklaşımımın nasıl olması gerektiğini öğrendim. Bu yaşamı değiştirebileceğimiz güce sahip olduğumuzu gördüm.
Deniz: Ben daha önce direniş yaşamıştım. Bu yüzden sendikalaşmaya çalıştıklarını öğrendiğim anda ben de üye olmak istedim. Süreç çok hızlı ilerledi bence. Direniş yaşayacağımızı biliyorduk ama erken yaşadık. İşçilerin güvenini kazandığım için mutluyum. O kadar çok işçinin güvenini kazanmak çok dikkatli, çok hassas olmayı gerektiriyor. Bu güveni kaybetmemek için adımlarımızı dikkatli atmalıyız.
UİD-DER: Yakın fabrikalarda çalışan işçilerin size karşı tepkisi nasıl?
Alpay: Arabalarıyla geçenlerden kornaya basarak selamlayanlar, el sallayanlar oluyor. “Haklısınız sonuna kadar gidin” diyerek destekleyenler oluyor. Yandaki tekstil fabrikasının patronları gürültüden rahatsız olduklarını söyleyerek şikâyette bulunuyorlar. Tabii onlar kendi işçilerinin bizim mücadelemizi örnek almalarından korkuyorlar.
Abdullah: Belediye işçileri araçla geçerken kornaya basıyor, yanımızda olduklarını söylüyorlar. Bunun gibi çok kişi bizi selamlıyor. Bu da bize daha fazla direnme gücü veriyor.
Deniz: Yurtiçi Kargo’da çalışan bir komşum, bu direnişin orada da konuşulduğunu, kazanmamızı dört gözle beklediklerini söyledi.
Bülent: Yanımızdaki tekstil fabrikasının olduğu Baran Plaza’dan bizi alkışlayan işçiler oluyor.
Olgun: Hey Tekstil, Gez Deri, Brillant, Halkalı Kâğıt, Marmaray, Esenyurt, İtfaiye ve Tekel işçileri ve dostlarımız bizi destekliyorlar. Yakınımızda değiller, ama kimi vardiya aralarında, kimi direniş alanlarından çıkıp ziyaretimize geliyorlar.
UİD-DER: UPS’in diğer ülkelerdeki işyerlerinden ne tür destek bekliyorsunuz veya alıyorsunuz?
Alpay: UPS’in dünyada 220 binden fazla çalışanı var. Bütün dünyada örgütlü, sadece Türkiye’de örgütsüz. Onlar altın mı taşıyor? Hayır! Onlar da benim gibi koli taşıyorlar. Ama onlar 3-4 bin dolar ücret alıyorlar. Farkımız ne? Örgütsüzlük, sendikalı olmamak! Onların da Avrupa’da bizim koşullarımızın düzelmesi için kampanya başlattıklarını biliyoruz. Türkiye UPS yönetimine bunun için baskı yapıyorlar. Ellerinden geleni yapıyorlar bizim için.
Abdullah: Geçen Cumartesi Avrupa’dan gelen sendikacılar bize hem maddi hem manevi destek olacaklarını söylediler. Bizim beklentimiz bu söylediklerini yerine getirmeleri.
Uygun: Avrupa’daki sendikalar bu işi medyaya taşıyacaklarını söylediler. Bu hafta Avrupa Parlamentosu’nda da konuşulacak. Avusturya’da UPS Aktarma Merkezi işçileri bizim için basın açıklaması yaptılar. Avrupa’dan kınama mektupları geliyor bizim patrona.
Deniz: Sözlerinin arkasında durmalarını istiyoruz.
Olgun: Almanya’daki sendikalar TÜMTİS’in hesabına direnişimiz için para yatırıyorlar. Biz iş yavaşlatılması ve UPS’e mal taşıtılmaması gibi eylemlerin de hayata geçmesini bekliyoruz.
UİD-DER: UİD-DER gibi işçi örgütleri dayanışma ziyaretleri yapıyorlar mı?
Alpay: Onlar geldiğinde anlıyoruz ki yalnız değiliz. Bizlerden önce bu mücadeleye başlayanların bizlerle birlikte olmasından gurur duyuyorum. Gün içerisinde bazen hiç gelen giden olmuyor. Sadece 5-10 kişinin ziyaretimize gelmesi bile bize çok moral veriyor.
Tekin: İşçinin işçiyle dayanışması çok güzel bir şey. Yalnızlık bambaşka bir şeydir. Ama çoğunluk olmak, birlik olmak çok gurur verici. Bütün işçi kardeşlerime canı gönülden teşekkür ediyorum.
Abdullah: Başta UİD-DER olmak üzere bütün dostlara yanımızda oldukları için teşekkür ederim.
Bülent: Destek oldukları için mutlu oluyoruz. Yanımızda olmaları gurur verici.
Olgun: Direniş alanına en çok işçiler geldiğinde seviniyorum. O işçilere anlatmak mutluluk veriyor. İşçiler direnişçileri sahipleniyorlar. Bir gün bile kimse gelmese, saat 12’ye doğru birbirimize dönüp soruyoruz “neden gelen olmadı” diye. Kurumların gelmesi de sevindirici ama Brillant’tan, Gez Deri’den işçiler geldiğinde daha fazla sevindim.
Deniz: Kurumların gelmeleri iyi, işçileri örgütlemeleri de güzel, ama esas amaçları kendi kurumlarını öne çıkarmak olmamalı bence. Ziyarete gelen öğrencilerin direnişteki işçilere ahkâm kesmelerini doğru bulmuyorum.
Uygun: Ziyaretlere işçilerin gelmesi bana da çok moral veriyor. Oraya gelen işçiler “bakın UPS işçileri direniyor, biz de mücadele etmeliyiz” diyorlar. Bu çok güzel.
Olgun: Önerinin bile dili farklıdır. Tepeden bir dille ahkâm kesenler kusura bakmasınlar; biz onları ciddiye almayız.
UİD-DER: Son olarak ne demek istersiniz?
Alpay: Üye olmayan arkadaşlara şu çağrıyı yapmak istiyorum. İşverenin dedikodularına kulaklarını kapasınlar; direnişimizin haklılığını görsünler. Bu direniş sadece dışarıda direnen işçilerin ekmeğini büyütmek için değil, içerideki arkadaşlarımızın ekmeğini de büyütmek içindir. Bunun farkına varıp bizimle birlikte olsunlar. Biz işe geri dönene kadar yılmadan mücadelemizi vereceğiz.
Abdullah: Arkadaşlar sendikadan çekinmesinler, sendikaya koşsunlar, örgütlenmekten korkmasınlar, haklarını savunsunlar, birleşsinler, birlikten kuvvet doğar.
Tekin: Tüm emekçi kardeşlerime sesleniyorum. Sendikanın bize her türlü yararı var. Ekmeğimizi büyütmek için, çocuklarımızın geleceği için sendikalarımızdan vazgeçmeyelim.
Deniz: Kurtuluşun tek yolu mücadele etmektir. Örgütlenelim!
Uygun: Bay Haluk Ündeğer (patron), kurduğunuz sömürü düzenini yıkacağız.
Fikret: Ben de patrona seslenmek istiyorum: Bu yola girdik; sonuna kadar gideceğiz. Biz kazanacağız!
Bülent: UPS’nin Genel CEO’suna sesleniyorum: Kazanana kadar direneceğiz!
Olgun: İşçilerin sendikalara, sendikaların da işçilere sahip çıkması lâzım. İşçiler sendikalara üye olmalı, sahiplenmeli, denetlemeli. Sendikalar da işçileri sahiplenmeli. Bizim sendikamız mücadeleci bir sendika olmasaydı bu örgütsüzlük durumunda çok sıkıntı çekerdik.
UİD-DER: Teşekkür ederiz.
Son Eklenenler
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta GE Grid...
- 17 Temmuzdan bu yana direnişte olan Polonez işçileri, taleplerinin karşılanmaması üzerine Ankara’ya yürüme kararı aldılar. 7 Aralıkta “Anayasal Hak Yürüyüşü” başlattılar. İstanbul’da Çatalca ve Kartal’da, Kocaeli’de Gebze’de önlerine dikilen polis...
- Sendikalı oldukları için işten atılan ve 5 aydır işlerine sendikalı olarak dönmek için mücadele eden Polonez işçileri, tüm yasaklara, baskılara, karalamalara rağmen mücadeleden vazgeçmiyor. İşçiler direnişlerinin 146. gününde Çatalca’dan Ankara’ya “...
- Sermaye sınıfının tatlı kârları uğruna işçileri sefalete, kölelik koşullarına mahkûm etmek isteyen siyasi iktidarsa MESS’e bağlı fabrikalarda bir kez daha “erteleme” adı altında grev yasağı ilan etti.
- Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden işletmesinde 14 Ekim 2022’de patlama meydana gelmiş, 43 maden işçisi yaşamını yitirmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Patlamaya ilişkin 4’ü tutuklu 23 sanığın yargılandığı davanın 10...