Buradasınız
Van Depremi Göçmenleri de Vurdu!
23 Ekimde Van, Erciş ve çevresini vuran 7,2 büyüklüğündeki depremin yarattığı ağır yıkım tablosu her gün biraz daha can yakıcı hale geliyor. Ağırlıklı bölümü Erciş ve civar köylerde olmak üzere binlerce binanın yıkıldığı veya ağır hasar aldığı bölgede, şu ana dek enkaz altından 600’den fazla insanın cansız bedeni çıkarıldı. 4 binden fazla yaralının olduğu deprem bölgesinde, binaların yüzde 30’unun ağır hasarlı ve büyük bir bölümünün de orta hasarlı olması nedeniyle on binlerce insan, kış ayazında geceyi sokakta geçirmeye devam ediyor. Binlerce insan hâlâ çadır ve battaniyeden bile yoksun durumda. Çadır kentlerin tuvalet ve banyo bulunmayacak kadar rezil bir organizasyonla sallapati kurulması ise, insanların çektiği eziyetin yanı sıra her türlü salgın hastalığa da davetiye çıkarıyor. Aradan günler geçmesine rağmen, afra tafrasından geçilmeyen devlet halen barınma ve yiyecek dağıtımı gibi en temel işlerin organizasyonunu bile yapmaktan aciz.
Deprem on binlerce insanı hiç beklemedikleri bir anda sokak ortasında bırakırken, bu yıkımın görünmeyen mağdurları da var: Mülteciler! Bilindiği gibi Van İran sınırında yer alan bir kent ve bu yüzden de her yıl başta İran olmak üzere çeşitli ülkelerden gelen binlerce insan Van’dan giriş yaparak Türkiye’ye sığınıyor. Bunlar Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Yabancılar Şube Müdürlüğü denetiminde, yasal sürecin sonlanmasını beklerken Van’da ikamet ediyorlar. Ucuz kiralık evlerde, sefalet koşullarında yaşam savaşı veren bu insanlar, deprem nedeniyle bir darbe daha yemiş durumdalar.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği 2010 yılı kayıtlarına göre Van’da Irak, İran ve Afganistan’dan gelen 3300 mülteci bulunuyor. Deprem nedeniyle evleri ağır zarar gören göçmenlerin büyük bir kısmı İskele Mahallesindeki boş arazide yardım bekliyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Yabancılar Şube Müdürlüğü binaları depremden hasar gördüğü için görevliler kenti terk etmişler ve mültecileri kendi kaderleriyle baş başa bırakmışlar. Kendilerine hiçbir yardım ulaştırılmadığından şikâyetçi olan mülteciler son derece zor durumdalar. Göçmenler yasal sürecin sonlanmasını beklerken, belli aralıklarla resmi makamlara imza vermek zorundalar. Kenti terk etmeleri yasak. Deprem dolayısıyla 15 günlük çıkış izni verilse de çoğunun Van’dan ayrılacak parası yok. Yaralanan 50-60 kişinin kendi imkanlarıyla tedavi olduğu ifade ediliyor. Çadırı, battaniyesi, kalın giysileri ve paraları olmayan göçmenler açlığa da mahkûm olmuş durumdalar.
Kapitalizm nedeniyle, deprem, sel, tsunami gibi olağan doğa olayları büyük felâketlere dönüşüyor ve bu felâket dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın hep işçileri, emekçileri vuruyor. Van’da da aynı şey yaşandı; yine işçiler, emekçiler, göçmenler aç ve açıkta yaşam savaşı veriyor.
Van’daki sınıf kardeşlerimizle dayanışmayı yükseltelim!
Göçmen işçileri yalnız bırakmayalım!
Yaşasın uluslararası işçi dayanışması!
Her yerde hazır ve nazır
Neyse ki…
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...