Buradasınız
“Sosyal Hayat Diye Bir Şey Yok!”
UİD-DER’in, “Ücretler Yükseltilsin, İş Saatleri Kısaltılsın!” kampanyası başladı. Bu kampanyayı işçi kardeşlerimize anlatırken, hem kampanya hem de 1 Mayıs hakkında görüşlerini soruyoruz. Şifa Mahallesi'nde standımızı ziyaret eden iki işçiyle kampanyamız üzerine konuştuk.
Nerede çalışıyorsunuz? Çalışma koşullarınızdan, çalışma saatlerinizden bahseder misiniz?
Metal işçisi: Metal sektöründe bir fabrikada çalışıyorum. Günde 10 saatten fazla çalışıyoruz. Cumartesi de çalışıyoruz. Sabah 8’den akşam 6’ya kadar fazla mesai kalıyoruz. Zorla mesaiye bırakıyorlar. “Kalacak mısın?” diye soran yok. “Bugün kalacaksın” diyorlar. İş güvenliğimiz yok. Mesai paralarımızı 10 gün, 15 gün hatta 20 gün sonra alıyoruz. Benim aldığım ücret, bekâr olmama rağmen bana yetmiyor. Sosyal yaşam diye bir şey yok. Mesaiye kaldığımda akşam saat 8’de işten çıkıyorum eve geldiğimde saat 9 oluyor. Yemek mi yiyeyim, arkadaşlarımı mı göreyim? Hiç bir şey yapamıyorum. Yani sosyal hayat diye bir şey yok!
Kargo işçisi: Bir kargo firmasında çalışıyorum. Daha önceden burası örgütsüz bir işyeriymiş. 17 günlük bir direniş yaşandıktan sonra sendikalı bir işyeri haline gelmiş. Sendikalı olmadan önce 16-17 saat çalışılıyormuş. Sendikalı olduk. Şimdi artık 8 saat çalışıyoruz. Ben bu işyerinde işe yeni başladım. Fabrikadaki 14 senelik işçiler, sendikalı olmadan önce sabah 9’da iş başı yaptıklarını, ertesi güne kadar köle gibi çalıştıklarını anlatıyorlar. Ben ilk defa sendikalı çalışıyorum. Daha önce çalıştığım yerlerden farkını da görüyorum. Meselâ, biz sendikalı bir iş yeri olarak mesaiye fazla kalmıyoruz. Fazla mesaiye kalsak bile hemen o günün akşamında mesai paralarımızı alıyoruz. Bu sendikalı olduğumuz için böyle. Sendikalı olmasaydık işverene boyun eğmek zorunda kalacaktık. Buradan tüm örgütsüz işyerlerindeki işçilere sesleniyorum; örgütlenin ve patronlara boyun eğmeyin!
Önümüz 1 Mayıs, işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma günü. UİD-DER “İş Saatleri Kısaltılsın, Ücretler Yükseltilsin!” adıyla bir kampanya yürütüyor. Kampanyamızdaki talepleri haykırmak için 1 Mayıs’ta yerimizi alacağız. Sizi, ailenizi ve çevrenizi yanımızda görmek isteriz.
Metal işçisi: Ben mutlaka katılacağım. Sizinle katılmayı çok istiyorum. Daha önce hiç 1 Mayıs’a katılamadım. Hep çalışıyordum 1 Mayıs’ta. Bu sene kardeşlerimi de alıp 1 Mayıs’a geleceğim.
Kargo işçisi: Ben sendikamla katılacağım. Ama şu an bir arkadaşımın yanına gidiyorum. Sizin bu yaptığınız çalışmayı ona anlatacağım. Çok güzel bir şey yapıyorsunuz, bunu çevremdeki insanlarla paylaşacağım.
Teşekkürler
Ada Tersanesi’nde Basın Açıklaması
Son Eklenenler
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...
- Son zamanlarda pek çok insanın aklında, dilinde aynı sorular var: Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Nasıl olur da insanlar bu kadar kötü olabilir? Teşbihte hata olmaz derler. Toprağı düşünelim. Toprakta her zaman zehirli bitkiler yetişebilir. Ama bu...
- İşyerinde, mahallede, parkta, sokakta, kahvede… Sohbetler döner dolaşır hep aynı soruya bağlanır: “Ne olacak bu memleketin hali?” Soru bakidir, cevabı ise yaşadığımız koşullara, ait olduğumuz sınıfa göre değişiklik gösterir. Çünkü işçi ve...
- Şair “Kuşların vurulduğu zamandır şimdi” demiş. Gerçekten de haksızın haklı, hırsızın namuslu, haydudun yiğit sayıldığı zamandır şimdi. Her gün yeni bir “bu kadarı nasıl olur?” sorusuyla başlıyoruz güne. Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir tekstil...
- Yaklaşık iki ay boyunca hakları için mücadele eden, bu süreçte polisin ve jandarmanın saldırısına maruz kalan, gözaltına alınan Fernas işçilerinden biri arkadaşlarından birinin çocuğunun ilk adımını direniş alanında attığını söylemişti. Bir başka...
- Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu...