Buradasınız
“Uluslararası Sendikal Hareket” Sempozyumu
DİSK’in düzenlediği ve 14 Şubatta İstanbul’da gerçekleştirilen “Uluslararası Sendikal Hareket Ve Sendikal Mücadelede Yeni Deneyimler – İstanbul Buluşması” başlıklı sempozyuma, Almanya’dan FES (Friedrich Ebert Vakfı), Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), İngiltere’den TUC-CWU, Güney Afrika Cumhuriyetinden COSATU, Güney Kore’den KCTU, Filipinler’den KMU (1 Mayıs Hareketi Emek Merkezi), Arjantin’den CTA, Brezilya’dan CUT ve Fransa’dan CGT temsilcileri de katıldılar.
Caddebostan Kültür Merkezinde gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını FES temsilcisi yaptı. Konuşmasında uluslararası dayanışmanın önemine değinen temsilci, toplumun “temel insan haklarına sahip olması” gerektiğini, vakıflarının 1925’ten bu yana faaliyet yürüttüğünü, 1935’te Hitler tarafından yasaklandıktan sonra 2. Dünya Savaşını takiben tekrar faaliyete başladıklarını anlattı. 100’den fazla ülkede kurumlaştığını ifade eden temsilci, FES’i bir “think-tank” kuruluşu (düşünce üreten kuruluş) olarak tarif etti. Tabii ki vakfın kurucusu olan “sosyal demokrat” Ebert’in, işçi sınıfının iki devrimci önderinin, Rosa ve Liebknect’in katledilmesindeki rolüne değinmedi. Aradan geçen zaman içinde yüzden fazla ülkede faaliyet yürütür duruma gelen FES, ABD tarafından ideal bir vakıf olarak gösteriliyor! Böylesi bir kuruluşun işçi sınıfının içinde yapacağı tek şey, olsa olsa egemen sınıfın iktidarının işçi sınıfına karşı korunmasını sağlamak olabilir. Pratiğiyle de bunu göstermiş bulunuyor. FES, sendikalar arasında kendine yer bulabilmiş olmasını, bürokrasinin sendikalara egemen olmasına borçlu olan bir kurum.
İkinci konuşmacı olarak kürsüye çıkan DİSK Genel Başkanı Çelebi, son günlerde kayıt dışı atölyelerde ve tersanelerde artan iş cinayetlerinde ölen işçiler ve kazanılmış hakları ellerinden alınan işçiler için mücadele yürütmek gerektiğinden bahsetti. Türkiye’de sendikal hareketin, uluslararası sendikal hareketin deneyimlerinden beslenerek ayağa kalkacağını sözlerine ekledi. DİSK’in 13. Genel Kurulunun Türkiye işçi sınıfı için bir ayağa kalkış çağrısı olduğundan söz etti.
Çelebi’nin konuşmasının ardından başlayan “Bir olanak olarak uluslararası sendikal hareket” başlıklı birinci oturumda, ITUC, TUC-CWU, COSATU ve CGT temsilcileri konuşmacı olarak yer aldılar. “Sendikal özgürlükler bağlamında farklı ülke deneyimleri” başlıklı ikinci oturumda ise KCTU, KMU, CTA, CUT sendika temsilcileriyle DİSK Genel Sekreteri Musa Çam konuşmacıydılar.
Güney Afrika’dan COSATU adına katılan Violet Seboni, ilk oturumda söz kendine geldiğinde kendi topraklarında yaşadıkları deneyimin heyecanını konuşmasına ve salona yansıttı. Seboni şöyle konuştu: “Servet birikiminin ve yoksulluğun arttığı bir sistemde yaşıyoruz. Apartheid (ırk ayrımı) rejimi çokuluslu şirketlerin desteğiyle istenmeyen boyutlara ulaşmıştır. Örgütlenme ve direnç olmadığı durumda çok daha kötü koşullarla karşılaşacağız. Şöyle bir sloganımız var: ‘Birimize adalet, hepimize adalet; birimize adaletsizlik, hepimize adaletsizlik.’ Apartheid rejiminin ortadan kalkması için birlikte mücadele ediyoruz. Yeni bir dünya düzeni için birleşmeliyiz.” Seboni’nin konuşmasını “fazla heyecanlı” bulan diğer konuşmacılar, gerek kendi ülkelerinde gerekse de Türkiye’de sendikal mücadelede yaşanan sıkıntıların aşılması yönündeki düşüncelerini monoton bir tarzda ortaya koydular.
TUC-CWU adına katılan Seam Bamford’un, “Küreselleşme bize büyük sorunlar yarattığı gibi büyük olanaklar da sunuyor. Şimdi bu büyüyen pastadan nasıl yaralanabiliriz diye bakmalıyız” şeklindeki sözleri, genel olarak sempozyuma katılan örgütlerin işçi sınıfının uluslararası mücadelesine bakışlarını da ortaya koyuyordu. Tartışma bölümünde, salondan bu sözlere yöneltilen eleştiri dikkate alınmadı.
Güney Kore ve Latin Amerikalı sendikaların yer aldığı ikinci oturumun daha canlı geçmesi beklenirken, konuşmacılar akademik tarzda yaptıkları sunumlarında kendi ülkelerinde yaşanan sınıf mücadelelerinin havasını yansıtamadılar. Filipinler’den KMU adına katılan Emler Labog, mevcut Araya hükümeti döneminde ülkelerinin “yarı-sömürge” durumunun daha çok güçlendiğini, kırsal ekonominin en geri şekliyle sürmekte olduğunu, temel ihtiyaçlara ulaşmakta her geçen gün daha da fazla zorlandıklarını, yargısız infazların çok yaygın yaşandığını anlattı. Filipinler’in sendikal mücadele için çok zorlu koşullara sahip olduğunu, demokratik hakları için mücadele yürütürken ülkede hâkim olan yönetime karşı da mücadele ettiklerini sözlerine ekledi. “Yoldaşlar” diyerek başladığı konuşmasını “konuşmak ve hareket etmek gerekir” diyerek bitirdi. Labog’un bu konuşması da sempozyumun havasını olumlu olarak etkiledi.
DİSK adına konuşan Musa Çam, sendikalaşmanın ve grev hakkının kullanımının önündeki engellerden, Türk-İş ve Hak-İş konfederasyonlarının olumsuz yaklaşımlarından söz etti.
Sahne ekranına yansıyan görüntüde DİSK’in İngilizce açılımında, devrimci anlamına gelen “revolutionary” kelimesi yerine ilerici anlamına gelen “progressive” kelimesinin tercih edilmesi, Çelebi’nin “Ayağa Kalkış Çağrısı”nın gerçek mahiyetini de ortaya koyar gibiydi.
Dünya işçi sınıfının deneyimlerini aktarmak iddiasıyla gerçekleştirilen sempozyumda ortaya konulan yaklaşımlar, işçi sınıfına mücadele perspektifi sunmaktan uzaktı. Günümüzde, işçi sınıfının kazanımlarını genişletmek, örgütlenme düzeyini yükseltmek için kolları sıvayacak militan sendikal anlayış sendikalarda hâkim değil. Kuşkusuz, sendikalarda militan anlayışı yerleştirmek sendikal bürokrasinin yapacağı bir şey değildir. Bunu, işçi sınıfının içinde sabırla ve sebatla çalışan sınıf bilincine sahip işçiler gerçekleştirebilecektir.
UİD-DER’in Öğrettikleri
- Dev Sağlık-İş Bursa Sorumlusu Alper Küçük ile KÇP Üzerine Söyleşi
- Kamu İşçileri Ülke Genelinde Meydanlara Çıktı
- Özel Sektör Öğretmenlerinin Eylemine Gözaltı Saldırısı
- Kamu İşçilerinin Sefalet Zammına Karşı Eylemleri Sürüyor
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Mücadele Kazanım Getiriyor
- Türk-İş Sefalet Zammına Karşı Eylemlere Başladı
- Belediye-İş İstanbul 2 No’lu Şube Genel Kurulu Yapıldı
- KESK’ten Toplu Sözleşme Eylemleri
- Dev Sağlık-İş’ten Kamuda Sefalet Zammı Dayatmasına Karşı Eylem
- KRT TV İşçileri Beşiktaş Meydanından Seslendi
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Türk-İş’ten Maliye Bakanlığı Önünde Eylem
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- DİSK 15-16 Haziran Anma Etkinlikleri Gerçekleştirdi
- Ankara’da “Büyük Engelli Buluşması”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- İşçiler, Emekçiler, Emekliler Eylemde
- Kamu Emekçileri ve Belediye İşçilerinden Eylemler
- Tez-Koop-İş’ten Çalışma Bakanlığı Önünde Eylem
- TPI Compozit’te Grev Başladı
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...