Buradasınız
UİD-DER’in Öğrettikleri
UİD-DER üyesi bir işçi
Merhaba dostlar! Sizlerle biraz kendimden, dilim döndüğü kadar UİD-DER’den ve yaşadığımız koşullardan bahsedeceğim. Benim UİD-DER ile tanışmam bir arkadaşım sayesinde oldu. UİD-DER’e düzenli olarak gelmeden 6 ay önce aslında UİD-DER ile tanışmıştım. Çünkü çalıştığım işyerinde haksızlık diz boyu, yozlaşma had safhada. Çıkar ilişkileri, bencillik, güvensizlik, bananecilik, boşvercilik... Fakat dikkatimi başka şeyler de çekmişti bu olanların dışında: Bir arkadaşın bana ve diğer işçilere davranış şekli, küfürsüz konuşması, gitmememe rağmen bıkmadan usanmadan her hafta beni bir yere çağırması. Bu arkadaş, işçilerin önemi üzerine, beraberliğin önemi üzerine, usanmadan bir şeyler anlatıyordu bana.
Çağırdığı yere gitmesem de ısrarcılığı ve işyerindeki o kadar çürümüşlüğün içindeki duruşu bende ciddi bir iz bırakıyordu. Sabahları işçiler ben de dahil işe ölü gibi gelirken ondaki enerjiyi gördüm mü şaşırıyordum. Daha sonra yine bir etkinlik varmış beni etkinliğe çağırdı. Açıklamalar yaptı; etkinliğin önemini, neden mutlaka gelmem gerektiğini ve gelmezsem şikayetlerimin zor çözüleceğine varıncaya kadar bir sürü şey... En sonunda dayanamayıp gitmeye karar verdim. Ama giderken bir taraftan da sıkılacağımı düşünerek acaba oyalanmak için yanıma ne alsam diye düşünüyordum.
Neyse arkadaş beni duraktan aldı. Derneğe geldiğimde daha kapıdan girmeden ilk şaşkınlığımı yaşadım. İnsanın insana değer vermediği bir toplumda daha kapıdan girmeden sanki uzun yıllardır tanışıyormuşuz gibi güler yüzlerle karşılaştım. Tanımadığım insanlar tebessümle hoş geldin deyip el uzatıyor. Neyse içeri girdim, yine aynı sıcak ve güler yüzlü karşılamalar. İlk şoku atlatır atlatmaz önce duvarlara, yere, her tarafa göz attım. Duvarlarda işçilerin birliğinden, savaşlardan söz eden yazılar, değişik konular üzerine yazılar, bir taraftan da sohbet ortamı oluştu. Sanki buraya defalarca gelmişim gibi hiç yabancılık çekmemiştim. Daha da önemlisi burada herkes birbirine gayet düzgün davranıyor, herkes bir iş yapıyor. Bu çok şaşırtmıştı beni. Acaba yabancılık çeker miyim dediğim yerde bir anda beni çağıran arkadaşımı da unutmuştum.
Daha sonra arkadaşa ben sormaya başladım; bu hafta etkinlik var mı diye. Şimdi düşünüyorum da bu arkadaş bana bir hayat, insanın insan gibi yaşayacağı bir hayat vermek için çaba harcıyormuş. Şimdi daha iyi anlıyorum. Ayrıca UİD-DER’e gelince tek kendimin değil herkesin çok önemli olduğunu gördüm. İşçilerin birbirleri arasında kadın-erkek ayrımı yapmadan birbirlerine nasıl değer verdiğini gördüm. Ve aradığım yer burası olsa gerek diye düşündüm.
İlerleyen süreçte bir sürü sorun yaşasam da arkadaşlarım anında yardımıma koşuyordu. Arkadaşlarım diyorum çünkü artık tek değildim. Ve olumsuz durumlara düştüğüm zamanlar yanımda birilerini görmek, birliğin beraberliğin, yanında birilerinin olmasının önemini daha iyi kavrıyorum. Yaşamıma yeni bir yaşam katılması, yeni bir dünya ile, yeni fikirlerle tanışmam, insanların bana değer vermesi kendime olan güvenimi daha çok arttırdı. Sırtımı döndüğüm zaman arkamdan kötü bir şey konuşulmayacağını bilmek, bu ortama olan bağlılığımı daha çok güçlendirdi. Çünkü bu toplumda herkes birbirinin dedikodusunu yapıyor. Tıpkı eskiden benim olduğum gibi.
Kapitalist toplumda her şey paraya dökülmüş durumda, insani değerler bile. Oysa burada, insana hiçbir çıkar gözetmeksizin değer verilmesi, kaybolmuş birçok değeri de kazandırıyor bizlere. Yani insanlığı yeniden öğreniyoruz.
Toplum içerisinde işçi sınıfının bir bütün olarak bir sınıf olduğunu, işçilerin çıkarlarının patronların çıkarlarından çok farklı olduğunu öğrenmemin yanı sıra bireysel olarak da birçok yönüm gelişti. Mesela yemek yapmayı, çay demlemeyi, bulaşık yıkamayı, okumayı, yazmayı, şiir okumayı, enstrüman çalmayı, eksik yönlerimde eleştirilip düzeltilmeyi öğrendim. Hep beraber bir şeyler yapmayı, insanın birlikken her şey tek başına hiçbir şey olduğunu da. Gerçekten insan kendi başına adam olamıyor ve kapitalistlerin oyunlarına karşı koyamıyor ne yazık ki.
Bu toplumda iki kişi bir araya gelemezken UİD-DER çatısı altında kadın-erkek, din-mezhep, memleket ayrımı yapılmadan herkese insan gibi davranıldığını gördüm. Tüm bu yaşadıklarım gösteriyor ki gidecek fazla bir yerimiz yok. Ayrıca bu iğrenç sistem içerisinde işçi arkadaşlarımıza değer verip onları da kapitalizmin bataklığından kurtarmak gerektiğini düşünüyorum. Yeni yılda UİD-DER’de daha büyük coşkuyla, yeni çalışmalarla devam edeceğiz. Tüm dostları selamlıyorum.
Arçelik Direnişini Ziyaret Ettik
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
- Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
- “Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir”
- “Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir”
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
- Ümitsizlik Fareleri Öldürür, Peki Ya İnsanları?
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...