Buradasınız
1 Mayıs Karanfilleri
Gülsuyu’ndan bir tekstil işçisi
Yıl 1886. Yer Amerika. İşçiler o günlerde 12 ilâ 16 saat çalışıyor. Elbette bu çalışmalarının karşılığını aynı bugün olduğu gibi o günlerde de alamıyorlar. Ve Amerikan işçi sınıfının önderleri, yapılan tüm haksız uygulamalara bir son vermek ve daha insanca koşullarda çalışmak için işçileri örgütlemeye başlıyorlar. Bu örgütlenme çalışması dalga dalga büyüyüp tüm Amerika’yı sarmaya başladığında patronlar sınıfının yüreğini büyük bir korku sarıyor. Patronlar sınıfı her zamanki oyunlarına başvurarak işçi önderlerine tuzak hazırlıyor ve onları düzmece mahkemeleri ile idam ettiriyor.
Yıl 2008. Yer İstanbul’da bir tiyatro salonu. Sahnede çeşitli işkollarında çalışan işçi kardeşlerimiz var. Salondaki herkes 1886 yılına gitmiş, o günleri bir kez daha yaşıyor adeta. Belki birçoğumuz bugün yaşadıklarımızla ne kadar benzer yanlar olduğunu düşünüyoruz. İşçi sınıfının haklı mücadelesinin bu kadar eski tarihlere dayandığını belki de ilk kez orada öğreniyor ve şaşırıyoruz. Oyun sırasında herkes farklı anlar, farklı duygularla dolup taşıyor. Oyun bittiğinde ise salondaki herkes öylesine yürekten alkışlıyor ki, alkış sesleri salondan dışarı taşıyor.
Derneğimizin tiyatro kolunun düzenlediği “1 Mayıs Karanfilleri” adlı oyunu izledim yaklaşık 600 kişi ile birlikte. Genci, yaşlısı, işlisi, işsiziyle her birimize 1 Mayıs’ın tarihini anlatan oyun, çoğu zaman kelimelerle anlatamadığımız gerçekleri gözlerimizin önüne tüm açıklığıyla koymuş oldu. İşçi sınıfı gerçekten örgütlü olduğunda onun karşısında hiçbir gücün duramayacağını, sınıf bilinciyle donanan işçilerin ölüm karşısında bile dimdik ayakta durabildiğini, patronlar sınıfının işçi sınıfının örgütlü gücünü gördüğünde nasıl oyunlara başvurduğunu, tiyatronun dili ile bir kez daha görmüş olduk.
Oyununun en belirgin özelliklerinden biri de oynayan herkesin çeşitli işkollarında çalışan işçi arkadaşlarımız olması idi. Oyunun sonunda pek çok kişi bunun üzerine yorumlar yaptı. “Biz bu kadar güzel bir oyun çıkaracağınızı düşünmemiştik” diyenler, “gerçekten oynayan herkes işçi miydi” diye soranlar oldu. Bunları duymak bana garip gelmedi. Çünkü patronlar bizlere hep “siz müzikten, tiyatrodan ne anlarsınız” deyip bizlerin beceriksizliğinden dem vururlar. Ama bu oyun bizlere gösterdi ki, imkân sunulduğunda, olanaklar yaratıldığında biz işçilerin yapamayacağı hiçbir şey yok. Zaten bu dünyayı ellerimizle yaratan da biz işçiler değil miyiz? Asıl işe yaramayan ve bizlerin yarattığı zenginliklerin üzerine konarak bu dünyanın tün nimetlerinden yararlananlar bu asalaklar sınıfı değil mi?
Bu asalaklar sınıfına haddini bildirmek, 1 Mayıs karanfillerine sahip çıktığımızı ve onları mücadelemizde yaşattığımızı göstermek üzere haydi 1 Mayıs’a! Haydi dostlar, birlik, dayanışma ve mücadele ruhunu alanlarda haykırmaya!
Yaşasın 1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günümüz!
UİD-DER İki Yaşında
1 Mayıs Karanfilleri Ölümsüzdür!
Son Eklenenler
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlerin ve terapistlerin sorunlarına değindi.