Buradasınız
1 Mayıs Karanfilleri Ölümsüzdür!
UİD-DER üyesi bir matbaa işçisi
Bizler işçiyiz ama köle değiliz! İnsanlığın, emeğin köle olmaması için 1 Mayıs 1886’da Amerika’da işçiler yollara döküldü. “Yok öyle 14 saat, 16 saat çalışma” dediler. Artık ömürlerimizi tezgâhlarda, çarkların arasında çürütmek yok! “8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse!” diye haykırdılar. Bu talep uğruna kaç işçi, kaç devrimci hayatını kaybetti. Ama ne onlar unutuldu, ne de bu mücadeleyi bugünlere taşıyan önderleri.
Biz unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız! UİD-DER olarak 13 Nisan Pazar günü “1 Mayıs Karanfilleri” adlı tiyatro oyunumuzu izledik. UİD-DER tiyatro grubumuzdan arkadaşlarımız bizlere o günleri bir kez daha yaşattılar. Her biri ne profesyoneldi ne de tiyatro sahnelerinde ömürlerini tüketmişlerdi. Hepsi işçiydi arkadaşlarımızın. Birçoğu vardiyalarından, mesailerinden çıktılar ve günlerce oyunun provalarını yaptılar. Resim kursumuzdaki arkadaşlarımız o günleri canlandıran resimleri hazırladılar. Marangoz ve metal fabrikasında çalışan arkadaşlarımız ve tekstilci arkadaşlarımız sahne dekorlarını hazırladılar. Bizler de UİD-DER Gazi ve Esenler şubeleri olarak oyunumuzun duyurularını yaptık. Canla başla biletlerini dağıtmaya başladık. Her bir ayrıntısında hepimizin emeği vardı.
Misafirlerimiz gelmeye başladığında hepimiz heyecanlıydık. Bazıları UİD-DER’i yeni duymuşlar ve herhangi bir etkinliğimize de katılmamışlardı. İlk defa bir etkinliğimize geliyorlardı. İçlerinden bazıları 1 Mayıs’a katılmışlardı ama tarihçesini bilmiyorlardı. Biz de dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Ama elbette ki oyunumuz kadar başarılı değildik. Derneğimizi tanıtan sinevizyon gösteriminin ardından oyunumuz başladı. Çok geçmeden salondaki coşku görülmeye değerdi. Tüm salon oyuncu arkadaşlarımızla birlikte, daha doğrusu Parsonslarla birlikte, onların coşkusunu, heyecanını ve hüznünü yaşıyordu. Grev ve miting alanlarında Parsonslarla omuz omuzaydık. Patronların yalanlarını yazan gazetelere ve düzmece iddialarına birlikte gülüyorduk. Polislerin saldırılarında ölen işçi kardeşlerimiz için birlikte ağlıyorduk. Parsonsların mahkemesinde patronların ipliğini birlikte pazara çıkarıyorduk. Alınan idam kararlarına karşı öfkemizi birlikte haykırıyorduk. Ama Parsonslar gibi biliyorduk ne idam sehpaları ne provokasyonlar, hiçbir şey ama hiçbir şey bu mücadeleyi durduramaz. Spice’ın idam kararına karşı söylediği sözler o gün olduğu gibi bugün de hâlâ canlılığını koruyor. “1 Mayıs 1886’da kızıl bir ateş yandı. Bu ateş sönmeyecek.” İşçilerin ve devrimcilerin yüreğinde ateş her geçen gün daha kızıl kızıl ve alev alev yanmaya devam ediyor, edecek!
Oyunumuzun ardından 1 Mayıs marşını hep birlikte “tek ses, tek yumruk” haykırdık. Ve bir kere daha sorduk gelen misafirlerimize. Hemen hemen hepsi 1 Mayıs’ın anlamını ve tarihini, ne kadar çok bedeller ödenerek kazanıldığını tiyatromuzda öğrendiklerini söylediler. Bu kez daha bir coşkuyla ve kararlılıkla alanda yerlerini alacaklarını ve UİD-DER’in kortejinde duracaklarını belirttiler. Patronların saldırılarına karşı, egemenlerin tüm dayatmalarına karşı 1 Mayıs’ta alanlardayız. Bu 1 Mayıs’ta da işçi kardeşlerimizle alanlardaki yerlerimizi alacağız. Bizler işçiyiz ama köle değiliz!
Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Dünya İşçilerinin Uluslararası Mücadele Birliği!
1 Mayıs Karanfilleri
İşçiler Tiyatro Yaptı!
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...