Buradasınız
Çok Uzaklardan Bir Dosta Mektup
İstanbul’dan bir metal işçisi

Sevgili Fumiaki Hoşino, bu mektubumu sana çok uzak diyarlardan yazıyorum. Her ne kadar birbirimize çok ama çok uzaklarda olsak da, aynı sınıfın evladı, aynı düşmanın mağdurlarıyız. Yaşadığın bu çok büyük haksızlığı öğrendiğim zaman bir taraftan çok duygulandım, diğer taraftan çok öfkelendim.
Japon egemenlerinin kokuşmuş düzenlerine, kirli ilişkilerine karşı mücadele etmen ve sınıfsız bir dünya özleminden dolayı, seni on yıllardır zindanlarda tutması, düşmanlarımızın her yerde aynı olduğunu gösteriyor.
Sevgili Fumiaki Hoşino, bizim yaşadığımız topraklarda da durum sizin oralardan farklı değil. Bu kokuşmuş düzenin bekçileri, çok uzun yıllardır sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için mücadele eden sınıfımızın yiğit evlatlarına ağır bedeller ödetti. Gencecik yaşta devrimcilerin darağacına gönderilmesi, yüzlerce devrimcinin ve Kürdün gözaltında kaybedilmesi, cezaevlerinde ağır tecritlere uğraması, ağır işkencelere uğraması gibi trajediler saymakla bitmez.
Yeryüzünü krizlerle, savaşlarla, nükleer felâketlerle büyük bir yıkıma sürükleyen bu kapitalist sistem, insanlığın ve şu güzelim dünyamızın başına belâ olmuş durumda. Her açıdan tam bir bataklığa dönüşmüş bu çürümüş ve kokuşmuş düzene karşı, bu onurlu mücadeleyi veren ve bunun karşılığında ağır bedeller ödeyen sen ve senin gibi sınıfımızın tüm onurlu devrimci yiğitleri, bu mücadelede bizleri daha çok cesaretlendiriyor ve düşmana olan öfkemizi daha çok biliyorsunuz.
Şunu da özellikle eklemek istiyorum ki, düşman ne kadar acımasız ve saldırgan olsa da, onun korkusunu gerçekleştirmek için devrimci sınıf mücadelesini ilmek ilmek örmeye devam ediyoruz. Çektiğimiz tüm acıların mutlaka hesabını soracağız. Bu onurlu mücadelede yanında olduğumuzu bilmeni istiyor ve çok uzaklardan selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Yaşasın Enternasyonalist Dayanışma!
Borçlu
Son Eklenenler
- İşçi sınıfımızın üç yürek işçisini Haziran ayında kaybettik. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet, 2 Haziran 1970’te Orhan Kemal, 2 Haziran 1991’de ise Ahmed Arif’in güzel yüreği artık atmaz oldu, söylenecek sözleri yarım kaldı. Fakat kalemlerini...
- Ben metal sektöründe çalışan bir işçiydim. İşçiydim diyorum çünkü hakkımızı aradığımız için işten çıkarıldık. İşveren biz işçilerin ve temsilcilerimizin taleplerini karşılamamak için her yola başvuruyordu. Sorunları çözmek bir yana daha fazla baskı...
- Seçimlerden önce siyasi iktidar türlü vaatler sıralamış, 24 Nisan-31 Mayıs tarihleri arasında kullanılan doğalgazın tamamının ve gelecek yıl Mayıs ayına kadar kullanılacak gazın ise ay bazında 25 metreküplük kısmının ücretsiz olacağını duyurmuştu. “...
- İşçi ve emekçileri ilgilendiren tüm alanlarda devasa bir sorunlar yumağı her geçen gün büyüyor. Ama bunlar seçim meydanlarında gündem olmadı. Sorunların üstü milliyetçilikle, hamasetle örtülmeye çalışıldı.
- Yunanistan'da Pire Emek Merkezi’nin çağrısıyla düzenlenen ve binlerce emekçinin, çeşitli sendikalardan temsilcilerin ve işçilerin katıldığı yürüyüşte “iş cinayetleri durdurulsun” denildi.
- Fransa’da Disneyland Paris işçileri artan hayat pahalılığına ve düşük ücretlere karşı ücret artışı ve çalışma koşullarının düzeltilmesi talebiyle 30 Mayısta iş durdurdu.
- İşçi ve emekçilerin ezici çoğunluğu gidişattan endişeli, hoşnutsuz, sorunların çözülmesini, ekonominin düzelmesini istiyor. Ama öte yandan çok sayıda işçi ve emekçi sorunlarımızın kaynağında olan, hoşnutsuzluğumuzun nedeni olan mevcut iktidara oy...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı bir şirkette çöp işinde çalışan bir işçiyim. Dışarıdan bakıldığında, belediyede çalıştığımız için, insanların gözünde güzel bir işimiz var gibi algılanıyor ve sohbetlerde de dile getiriliyor. Ama işin iç yüzü...
- Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır ve sendika yöneticileri Soma Yeni Anadolu Madencilik’te üyelerine yönelik baskı, mobbing ve EYT kapsamındaki ayrımcılığa karşı maden önünde açıklama yapmak istediler. Ancak jandarma tarafından...
- Zorlu bir seçim sürecini geride bıraktık. Seçim sonuçlarının olumsuz etkilerini asıl olarak önümüzdeki dönemde yaşayacağız. Ancak şimdiden toplumun çoğunluğunda giderek baskın hale gelen bir duygunun açığa çıktığını görüyoruz: Umutsuzluk. Tek adam...
- Toplum örgütsüz olsa bile kendisi örgütlü olan bir işçi umutsuzluğa düşmez. Umutsuzluğun panzehirinin örgütlülük olduğunu, sadece istemekle baskı ve zorbalığın son bulmayacağını, bunun için sorumluluk almak ve mücadele etmek gerektiğini bilir....
- İnsanların, toplumların bir tarihi vardır, sınıfların da öyle. Ve bu tarih geleceğe yürürken o sınıflara yol gösterir. Dünya işçi sınıfının bir parçası olan Türkiye işçi sınıfımızın tarihi de bugüne ve geleceğe ışık tutan, unutulmaması gereken...
- Ben 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılan gençlerden biriyim. Gençlerin artık seslerini duyurmaya ihtiyacı var. Sesimizi boğmaya çalışanların tuzaklarını aşıp, hiçlik duygusundan çıkıp değişimin öznesi olmak istiyoruz. 1 Mayıs’ta yaşadığımız coşkuda bunu...