Buradasınız
Delphi Fabrikası Kapatılıyor
1989 yılından bu yana Dudullu Organize Sanayi bölgesinde faaliyet yürüten, otomotiv sektörüne elektrik tesisatı üreten Delphi fabrikası, Ağustos sonu itibarıyle kapatılıyor. Üretim faaliyeti 3 vardiya üzerinden yapılıyor ve üretimde 1000’e yakın işçi çalışıyor. Delphi 24 yıl boyunca biz işçilerin emeğini sömürüp kârına kârlar katarak büyümüş ve dünyanın çeşitli yerlerinde de fabrikalar açmıştır. Özellikle, işçilik maliyetinin, yani sömürünün dizginsiz olduğu ülkelerde fabrikalar açmaya da devam etmektedir. Fas’ta faaliyetlerini arttırmış ve üçüncü fabrikasını da açmıştır. Şimdi ise, işçilik maliyetinin bu tür ülkelere göre yüksek olduğu yerlerden kaçarak ve Romanya, Ukrayna gibi yerlere kayarak, daha fazla büyümeyi hedeflemektedir.
Hani biz “Delphi ailesi” idik?
Her başarının ardından bizlere, “sizlerin sayesinde bugünlere geldik” denirdi. Şimdi fabrikamızı kapatıyorlar, yani ekmeğimizi elimizden alıyorlar. Bizleri açlığa, yoksulluğa, işsizliğe itiyorlar. Hani biz bir aileydik? Hiç aile, evlatlarını sokağa atar mı? Açlığa mahkûm eder mi? İşsizliğin kucağına bırakır mı? Hangi aile bunu yapar? Buradan şu sonuç çıkıyor ki, biz aile falan değiliz. Aile safsataları koca bir yalan ve kandırmacadan ibaretmiş. Biz işçiler artık bu yalanlara kanmıyoruz.
Biz işçiler bu fabrikanın kapatılmasından zerre kadar sorumlu değiliz. Yıllardır ailemizden, çocuklarımızdan, sosyal yaşamlarımızdan fedakârlıklar yaparak büyüttük bu fabrikayı. Bayram demedik, tatil demedik, gece gündüz çalıştık. Yeri geldi yıllık izinlerimizi yarıda kestik, yeri geldi 48 saat boyunca evimize gitmeden çalıştık. Kriz deyip maaşlarımızın bir kısmına el koydunuz. Her türlü sorunda faturayı bizlere ödettiniz. Düşük zamlarla, esnek çalışmalarla, sağlımızdan ödün vererek çalıştık. Üretim sayılarını sürekli yükselterek sağlımızı aldınız elimizden. Bir çoğumuz sizlerin kârı uğruna sakatlandık. Sayenizde artık bacaklarımızda varislerimiz var, belimizde fıtığımız var, bileklerimizde sinir sıkışmalarımız var. Vardiya düzeninden kaynaklı mide rahatsızlıklarımız var. Tüm bunların üzerine, maliyetli olduğumuz gerekçesiyle ekmeğimize göz koydunuz. Fabrikanın maliyetlerini yükselten şey üç kuruş maaş alan işçiler mi, yoksa altlarında milyarlık araçlarla, sınırsız benzin hizmetleriyle, seyahatlerinizdeki harcırahlarınızla siz yöneticiler ve patronlar mı? Krizin faturasını esnek çalışmalarla bizlere ödetirken, siz kendi zevk-ü sefanızdan, ayrıcalıklarınızdan kuruş fedakârlık yapmadınız. Üç kuruş maaşlarımıza göz diktiniz, verdiğiniz bir torba erzaka göz diktiniz. Madem aile idik, kriz zamanında neden tüm yükü biz işçilerin sırtına yüklediniz? Sizler neden, ayrıcalıklarınızdan, bindiğiniz araçlardan, tatillerinizden fedakârlık yapmadınız?
Şimdi fabrikayı kapatıyorsunuz. Bizlerden sağduyulu olmamızı, fazla mesailere kalmamızı bekliyorsunuz. Artık kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. İşsizlik korkusuyla bugüne kadar gerek siz patronlara, gerekse sosyal ortağınız Türk Metal sendikasına sesimizi çıkaramadık. Şimdi konuşma sırası bizde. Talep etme sırası bizde. Bizleri kapı önüne koyacaksanız, ekmeğimizi elimizden alacaksınız, bunun tabiî ki bir bedeli olacak. Bu bedeli ödeme sırası sizde, Türk Metal sendikasında. Mağduriyetimizin bedeli olarak 2 yıllık sosyal paket, yani 24 maaş istiyoruz. Ciddi bir kriz yaklaşıyor ve biz biliyoruz ki 3-5 ay içinde iş bulamayacağız.
İşçiler mücadele ediyor, Türk Metal nerede?
Fabrikanın kapatılmasının duyurusundan sonra, Türk Metal sendikası, bizlerin haklarını korumaya yönelik hiçbir adım atmamıştır. Tersine, çıkarı gereği işverenin sözcülüğünü yapmak daha çok işine gelmiştir. Bizlerin hakkını koruyacağı, taleplerimizi soracağı yerde, işçilerin talepleri karşısına bir duvar gibi dikilmiştir. “Yasada böyle bir hak yok, nasıl ekstra para talebinde bulanabilirsiniz? Adamlar kapatır da, çıkartır da, hiçbir şey yapamazsınız. Kıdem ve ihbarınızı alırsınız o kadar. Bu parayı nasıl istersiniz? Bu para haram” gibi söylemlerle biz işçilerin karşına dikilmişlerdir. Bu tavrıyla bir kez daha, işverenlere hizmet eden, onların çanağından beslenen bir sendika olduğunu ortaya koymuştur. Yapılan toplantılarda düşüncelerini ifade eden, taleplerini ileten işçi arkadaşlarımız, fabrika yöneticilerinin odasına çekilmiş ve hesap sorulmuştur. Sendika bu konuda işverene tepki göstermesi gerekirken sessiz kalmıştır. Neden biliyor musunuz? Aynı davranışı sendika yöneticileri de sergilemiş, taleplerini ileten arkadaşlarımızı temsilcilik odasına çekmiş ve hesap sormuşlardır. Bu da yetmezmiş gibi şube başkanı üretim hatlarına girerek, soru soran, taleplerini ileten işçilere çirkin bir şekilde bağıra çağıra cevaplar vermiş, onları susturmuştur. Bu tavrıyla da gerçek yüzünü ortaya koymuştur. Biz işçiler bugüne kadar Türk Metal sendikasına hiçbir zaman güvenmedik. Yaşadığımız her türlü sıkıntıda takındığı tutum ortadadır ve işverenin yanında saf tutmuştur. Bugüne kadar işçiler seslerini çıkaramamışlardır. İşsizlik tehdidiyle sendika işçileri susturmuştur. Ama biz işçiler için bu saatten sonra kaybedecek bir işimiz Ağustos sonu itibariyle olmayacak.Fabrikanın kapatılmasının açıklanmasından sonra, güya siparişler artmış ve fazla mesai yapmamız istenmiştir. Biz biliyoruz ki, elimizden aldıkları işleri Romanya ve Polonya fabrikası seri bir şekilde üretene kadar, yaptıkları stoklarla destekleyecekler. Bizlere verecekleri sosyal paket miktarı açıklanana kadar, işverenin ve sendikanın tehditlerine rağmen fazla mesailere kalmayacağız.
Fabrikayı kapatma kararı alarak, işveren 1000’e yakın işçiyi mağdur etmiştir. Bu mağduriyetin bedelini talep eden işçilere “istediğiniz para haramdır, nasıl yiyeceksiniz?” diyen Anadolu yakası Şube başkanı Halil Faki Erdal’ın yolsuzluklardan dolayı hâlâ devam eden mahkemelerinin olduğunu çok iyi biliyoruz. Utanmadan kalkıp işçiye haram para demogojisi yapıyor. Yüzsüzlüğün bu kadarına da pes doğrusu. İşçilerin paralarıyla yaptırılan ve Türk Metal Vakfı üzerinden işletilen oteller, evler, düğün salonları vs. saymakla bitmez. Buralardan elde edilen kazançlar işçilerin cebine mi giriyor? İşçilerin sırtından yediğiniz bu paralar haram değil mi başkan? O paralarda bizlerin teri var, çocuklarımızın ekmeği var. Soruyoruz size: Fabrika kapatıldığında, bizleri susturmanın karşılığında sizler ne talep ettiniz? Kaç yıllık aidatları peşin istediniz? Pastanın büyük dilimini kapmanın peşinde olduğunuzu iyi biliyoruz. İşçilerin payı ne kadar az olursa, geri kalan pastanın tamamını siz yeme peşindesiniz.
İşçi kardeşlerimiz, gerçekler ortada. Dün Borusan, bugün Delphi, yarın senin fabrikan kapanacak. Biz işçiler birlikte mücadele etmek, birbirimizi desteklemek zorundayız. Biz işçiler birleşirsek, koltuklarına yapışmış, bir işçinin aylığından 10-20 kat fazla ücret alan ve bunu kaybetmemek için bizleri işverene satan ikiyüzlü sendikacılardan kurtulabiliriz. Fabrikalarımızın kapısına kilit vurdurmayabiliriz. Bunları yapmak bizim elimizde. Taleplerimiz haklı taleplerdir. Ekmeğimize, onurumuza, çocuklarımızın geleceğine hep birlikte sahip çıkalım. Taleplerimiz karşılanıncaya kadar fazla mesailere hayır diyelim. Hiçbir ayrım gözetmeksizin, kardeşçe bir arada olduğumuz sürece, kazanmamak için hiçbir neden yok. Çünkü birleşen işçiler yenilmezler!
Bir grup Türk Metal üyesi Delphi işçisi
- Patronların Hak Arayan İşçiye Tahammülü Yok
- Xiaomi Salcomp’ta İşten Atmalar Protesto Edildi
- Hacettepe Üniversitesi’nde İşten Atma Saldırısı
- Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
- Cumhuriyet Gazetesinde Sendikalı İşçi Kıyımı
- Esenyurt’ta A101 İşçisi Kod 46 ile İşten Atıldı
- 65 İşçiyi Daha İşten Çıkardılar
- Ekmekçioğulları Metal’de İşten Atma Saldırısı
- Özer Elektrik’te İşten Atmalar Protesto Edildi
- İşten Çıkarma Yasağı İşten Çıkarmayı Engelliyor mu?
- Akwel’de İşten Atmalara Karşı İş Durdurma Eylemi
- TPI Kompozıt’te İşten Atma Saldırısı
- VIP Tekstil’de İşten Atmalar Protesto Edildi
- DERİTEKS, Üyelerinin İşten Atılmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...