Buradasınız
Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
İstanbul’dan bir gıda işçisi

Bazı ifadeleri altında yatan mesajı uzun boylu düşünmeden, sorgulamadan, tartışmadan kolayca doğru kabul eder, benimseriz. Oysa altında yatan fikirlere baktığımızda bunların sermaye sınıfı tarafından tedavüle sokulduğunu, onların çıkarlarına hizmet ettiğini, işçiler olarak bizim çıkarlarımıza ters düştüğünü görürüz. Bize belletilen ezberlerdir bunlar, gerçekleri gizler, biz işçi ve emekçileri yalanlarla zehirler. Son dönemlerde en çok duyduğumuz ezberlerden biri olan “iş çok, iş beğenmiyorlar, çalışmıyorlar!” gibi. Bu sözler özellikle gençleri hedef alıyor. Peki, gerçek durum bu mu?
Türkiye’de 10 milyona yakın işsiz var. Genç nüfusta işsizlik oranları ortalamanın üzerinde ve giderek daha da yükseliyor. TÜİK rakamlarına göre her 100 gençten 22’si işsiz. Yani bırakalım iş beğenmemeyi gençler işsizlik belasıyla boğuşuyor. Tam da bu nedenle iktidar sözcüleri manipülasyonlara başvuruyor, gerçekleri ters yüz ediyorlar. Hayali örnekler anlatıp çalıştıracak işçi bulamayan işverenlerin ne kadar mağdur olduğundan dem vuruyorlar, gençleri hedef tahtasına koyuyorlar. Demelerine göre gençler yorulup ter akıtmak istemiyormuş. Masa başı, rahat, yüksek ücretli işler, yüksek kariyerler düşlüyorlarmış. Bu gençler kafelerden çıkmıyor, anne-baba parası yiyorlarmış… Oysa anne babaları da işçi-emekçi ve onların savuracak parasının olması mümkün değil. Dolayısıyla işsiz gençlerin kafelerde geçirecek zamanları olsa da paraları yok ve bu da onları eve mahkûm ediyor, bu durum psikolojilerini bozuyor.
Patronların, medyanın ve siyasetçilerin, gençlerin beğenmediğini söylediği işlere bir bakalım. Mesela İstanbul’da bulunan İkitelli Organize Sanayi patronları işçi bulamamaktan çok şikâyetçilermiş. 4-5 bin lira maaş vermelerine rağmen işçi bulamıyorlarmış ve bu durum yatırımlarını riske atıyormuş! Milyonlarca işçi düne kadar 2825 lira olan asgari ücretle çalışırken, bu patronlar 4-5 bin liraya işçi bulamıyorlarmış! Bunun yalan olduğunu tüm işçiler bilirler ve aslında çok da üzerinde durmaya gerek yok.
Bugün nüfusun büyük bir bölümü kentlerde yaşıyor. İhtiyaçlar geçmişe oranla çok daha fazla çeşitlenmiş, geçinmek daha da zorlaşmış durumda. Bu koşullarda insanların çalışmamak, iş beğenmemek gibi bir lüksü yok ve olamaz. Asgari-temel ihtiyaçların karşılanabileceği, fazla mesai yapmak zorunda kalmadan geçinilebilecek, sosyal hakların, iş güvencesinin, sağlıklı çalışma koşullarının olduğu bir iş istemek iş beğenmemek değildir. Ama sudan ucuz işçi peşindeki siyasi iktidar ve patronlar kabahati kendilerinde bulmuyorlar. Ücretleri yükseltip çalışma koşullarını iyileştirmek yerine, üç kuruşa çalıştıracak köle bulamadıkları için sızlanıyor, gençleri suçluyorlar.
Şu çelişkiye de dikkat çekmek gerekiyor: AKP iktidarı yıllar içinde her kente üniversite açtı ama eğitimin içeriğini alabildiğine niteliksizleştirdi. Ezelden beri üniversite okumak sınıf atlamak olarak sunuluyor ve AKP iktidarı da bunu gazladı. İşçi ailelerini, tüm olanaklarını zorlayarak çocuklarını üniversiteye göndermeye teşvik etti. Gençleri dolgun ücret, rahat iş, yüksek kariyer yalanlarıyla kandırdı. Yıllar içinde diplomalı işsizler ordusu iyice büyüdü. Genç mezunlar okudukları bölüme, aldıkları eğitime, vasıflarına uygun iş istediklerinde iş görüşmelerinden elleri boş döner oldular. Bunun yerine vasıfsız, taşeron, düşük ücretli işlere mahkûm edildiler. Sanayide, markette, kargo şirketinde “eleman” arayan patronlar okul kredisi borcuna batmış, bir hayat kurmaya çalışan, çaresizlik ve çıkışsızlık içindeki genç işçileri uzun saatler boyunca üç kuruşa çalıştırarak durumu fırsata çevirdiler. Şimdi gençler kendi alanlarında çalışmak istedikleri, düşük ücretlerle ve uzun saatler çalışmak istemedikleri için iş beğenmemekle suçlanıyorlar. Oysa istekleri konusunda sonuna kadar haklılar. Ancak görmeleri gereken çok önemli bir gerçek daha var. Marketlerde, kargo şirketlerinde çalışma koşullarının ağır, ücretlerin düşük olması ile gençlerin okudukları bölümlerle ilgili iş bulamamaları ya da bulsalar bile çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda bırakılmaları arasında dolaysız bir bağ var. Sektörü ne olursa olsun işçiler genel olarak bu koşullarda çalışmak zorunda bırakıldığı sürece düşük ücretler ve uzun çalışma saatleri Türkiye’de genel bir norm olarak kalacaktır. Bu durum haliyle tüm sektörlerde çalışma koşullarının kötüleşmesi, ücretlerin aşağı doğru çekilmesi anlamına geliyor. Gençler bu gerçeği görmeli, kendisi için koşulların iyileşmesini istiyorsa işçi sınıfının genel kazanımları için örgütlü mücadelede yerini almalıdır.
“İş var, beğenmiyorlar” propagandası ezberletilmiş bir yalandır. Gerçekse, kapitalizmin büyük bir işsiz ordusu yarattığı, patronlar sınıfının işsizliği bir kırbaç gibi kullandığı, işçiliği ucuzlattığı, gençleri köle yerine koyarak sermayesini büyüttüğüdür. Yani egemenler hem suçlu hem güçlü! İster diplomalı ister diplomasız, işçi sınıfının gençleri olarak kapitalist düzenin yalanlarına, sahte vaatlerine geçit vermeyelim. İşçi sınıfının bir neferi olduğumuzu bilerek hareket edelim. Çalışma koşullarımızı düzeltmek, ücretlerimizi yükseltmek, işsizlik tehdidini bertaraf etmek için sendikalarda ve işçi örgütlerinde bir araya gelelim. Geleceğimizi çalanlardan hesap sormak, ücretli kölelik düzeni kapitalizmi yıkmak için birleşelim, harekete geçelim.
- Patronların Hak Arayan İşçiye Tahammülü Yok
- Xiaomi Salcomp’ta İşten Atmalar Protesto Edildi
- Hacettepe Üniversitesi’nde İşten Atma Saldırısı
- Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
- Cumhuriyet Gazetesinde Sendikalı İşçi Kıyımı
- Esenyurt’ta A101 İşçisi Kod 46 ile İşten Atıldı
- 65 İşçiyi Daha İşten Çıkardılar
- Ekmekçioğulları Metal’de İşten Atma Saldırısı
- Özer Elektrik’te İşten Atmalar Protesto Edildi
- İşten Çıkarma Yasağı İşten Çıkarmayı Engelliyor mu?
- Akwel’de İşten Atmalara Karşı İş Durdurma Eylemi
- TPI Kompozıt’te İşten Atma Saldırısı
- VIP Tekstil’de İşten Atmalar Protesto Edildi
- DERİTEKS, Üyelerinin İşten Atılmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- Kocaeli Başiskele’de bulunan Kartonsan fabrikasında işçiler, toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine 22 Aralıkta greve çıktı. Selüloz-İş üyesi işçiler, ücretlerine gerçek enflasyon oranında zam yapılmasını, çalışma koşullarının...
- 29 Ocakta İran’ın Batı Azerbaycan eyaletine bağlı Hoy kentinde 5,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kışın en soğuk günlerinde, gece 21.44’te meydana gelen depremde en az 3 kişi öldü, 122 kişi yaralandı, çok sayıda ev hasar gördü. Hoy halkı...
- Toplumda çoğunluğun doğru kabul ettiği fikirleri sorgulamak, yanlışları görmek, bunları dile getirmek kolay değildir. Kolay olan herkesin söylediğini söylemek, herkesin yaptığını yapmaktır; çünkü bu çaba sarf etmeyi gerektirmez ve “zararsızdır.”...
- 31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’da kaçak bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada 20’si işçi 21 kişi ölmüş 100’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliamın 15. yıl dönümünün Anayasa Mahkemesi kararıyla tekrar görülen davanın 2. duruşmasının...
- Bizler İşçi Dayanışması gazetesi okuru bir grup petrokimya işçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve “Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızın bildirisini okuduk. Hayat pahalılığı, sosyal hayattan kopma ve baskılar...
- Sendikaların araştırmalar sonucunda açıkladıkları rakamlara göre yoksulluk sınırı 27 bin liranın üzerine çıktı. Türkiye’de bu miktarın üzerinde bir ücrete çalışan işçi sayısı neredeyse parmakla sayılacak kadar azdır. Yani Türkiye’de işçiler...
- Binlerce demiryolu işçisi, 300 bin öğretmen, 70 bin üniversite çalışanı, 100 bin kamu işçisi, 2 bin otobüs şoförü… Bugün İngiltere’de farklı sektörlerden 500 bin işçi grevde. İşçiler mücadelelerini birleştirdiler, grevlerini ortaklaştırdılar ve hep...
- Fransa işçi sınıfı 10 gün arayla 2. kez genel greve gitti. Macron hükümetinin emeklilik yaşını yükseltmek istemesine karşı 31 Ocakta 2,8 milyon işçi bir kez daha meydanları doldurdu. Ülkedeki 8 sendikanın çağrısıyla; Paris, Nice, Toulouse, Lille,...
- İstanbul Esenyurt’ta bulunan LCW’nin deposunda çalışan ve Kod-46 ile işten atılan 14 işçinin 10 Ocakta başlayan mücadelesi kazanımla sonuçlandı. British American Tobacco işçileri greve çıkma kararı aldı. 2022’nin Ağustos ayından bu yana sendikal...
- 2022 sonlarına doğru fırınlarda ekmeğin fiyatı 5 liraydı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekmek fiyatı ise 3 liraydı. Kent Ekmek fiyatı artık 4 liraya çıkartılmış oldu. Yani ekmeğe yüzde 33 zam bindirilmiş oldu. Ekonomik kriz yukarıya doğru...
- Türkiye’de hızla yükselen enflasyon karşısında emekçilerin alım gücü iyice eridi. TÜİK’in resmi enflasyonu ile gerçek enflasyon arasında uçurum olduğu için ve ücret artışları resmi enflasyon veri alınarak yapıldığı için, yapılan zamlar reel...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu TÜPRAŞ grubunda yaklaşık 5 bin işçi, “geçinemiyoruz” diyerek ek zam taleplerinin karşılanması için eylem başlattı. Kocaeli, İzmir Aliağa, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde çalışan işçiler, geçtiğimiz Çarşamba...
- DİSK’in eski Genel Sekreteri ve Maden-İş’in Kemal Türkler’den sonraki Genel Başkanı Mehmet Karaca dün akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Karaca, 1969 yılında Otosan’da çalışırken Maden-İş’in örgütlenme faaliyetini yürütmüş, baş temsilcilik yapmış...