Buradasınız
Esenyurt Temsilciliğimiz 1 Mayıs Coşkusuyla Açıldı
İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, her sene olduğu gibi bu sene de işçileri 1 Mayıs’a taşımak için yoğun bir çalışma yürütüyor. Egemenler, tüm dünyada işçilerin kendi taleplerini haykırmak için meydanlara aktığı bu mücadele gününü unutturmak istiyorlar. Fakat onlara inat, tüm dünyada işçiler 1 Mayıs geleneğini sahiplenmeye devam ediyor.
UİD-DER’in tüm temsilciliklerinde pek çok sektörden işçinin, emekçinin, öğrencinin katılımıyla coşkulu 1 Mayıs etkinlikleri gerçekleştiriyoruz. İşçilerin çalışma ve yaşam alanlarından biri olan Esenyurt’taki temsilciliğimizin açılışını 19 Nisanda coşkulu 1 Mayıs etkinliğiyle açtık. Etkinliğimizde farklı sektörlerden kadın ve erkek işçilerin yanı sıra Suriyeli göçmen işçi kardeşlerimiz de yerlerini aldılar.
Etkinlik, UİD-DER Müzik Grubunun seslendirdiği 1 Mayıs’ın simgesi haline gelen 1 Mayıs marşıyla başladı. Tüm dünyada yüz milyonlarca işçinin aynı coşkuyla sokaklara aktığı, 1 Mayıs’ın ortaya çıkışını anlatan video ile işçi sınıfının tarihsel kazanımlarını hatırlattık. Amerikan işçilerinin 8 saatlik işgünü mücadelesiyle kazanılmış 1 Mayıs, Türkiye işçi sınıfının da bedeller ödeyerek sahiplendiği bir gündür. Yaşadığımız topraklarda kutlanan 1 Mayıs görüntülerini, bugün işçilere yasak edilen alanlarda kutlanan örgütlü ve güçlü işçi mitinglerini izlediğimizde gücümüze bir kez daha tanık olduk.
Patronlar sınıfı, o gün işçilerin gücünden nasıl korktularsa bugün de aynı şekilde korkup yasaklarla işçileri sindirmeye çalışıyorlar. Sunumda “sınıfımızın mücadele geleneğini unutmadık, unutturmayacağız!” denildi. Her sene 1 Mayıs’ı anlam ve önemine uygun olarak kutlayan UİD-DER’in 1 Mayıs görüntülerini heyecanla izledik. Kapitalizmin yarattığı ağır çalışma ve yaşam koşullarına karşı işçiler dünyada mücadeleyi yükseltiyor ve 1 Mayıs dünya işçileri açısından güncelliğini koruyor. Diğer ülkelerdeki 1 Mayıs görüntülerini izlerken yalnız olmadığımızı gördük. Kapitalist sömürüye karşı işçilerin uluslararası mücadelesini güçlendirmek gerektiğine vurgu yapıldı.
Şiirlerle ve müziklerle bizleri duygulandıran, heyecanlandıran etkinliğimizin sunumu 1 Mayıs çağrısıyla sona erdi. Mücadele örgütümüz UİD-DER, AKP hükümetinin baskıcı ve yasakçı politikalarına, savaş kışkırtıcılığına, hak gasplarına, düşük ücretlere, uzun iş saatlerine, taşeronluğa karşı tüm işçileri 1 Mayıs alanında safları sıklaştırmaya çağırdı.
Etkinliğimize katılan çok sayıda işçi, 1 Mayıs’a UİD-DER gibi coşkulu, örgütlü ve kitlesel bir işçi örgütüyle kutlayacak olmalarını çok önemli ve anlamlı bulduklarını ifade ettiler. Etkinliğe ilk defa katılan bir grup işçi çok etkilendiklerini, UİD-DER’in faaliyetlerine hep katılmak istediklerini, Esenyurt’ta UİD-DER’in olmasına sevindiklerini dile getirdiler. Daha önce UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen işçiler bu sene de 1 Mayıs’ı heyecanla beklediklerini söylediler. 1 Mayıs yaklaşırken gerçekleştirdiğimiz etkinlik, 1 Mayıs’a katılmanın önemine dair sohbetlerle ve coşkulu halaylarla son buldu.
İnsan mı bunlar?
Akdeniz’de Göçmen Katliamı Devam Ediyor
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...