Buradasınız
Esenyurt’ta İşçilere Çağrı
Kıraç’tan bir grup UİD-DER’li
Uzayan iş saatleri ve sürekli eriyen işçi ücretleri işçilerin yaşamını felç etmeye devam ediyor. Biz işçilerin ücretlerinin sürekli erimesi ve asgari ücrete komik düzeylerde zam yapılması, işçileri daha çok fazla mesaiye kalmaya, daha çok çalışmaya, ek iş yapmaya ve en ağır işlere razı gelmeye zorluyor.
Daha çok çalıştıkça daha çok yoksullaşıyoruz, daha çok iş kazaları ve işçi ölümlerine tanık oluyoruz. Patronların doymak bilmeyen kâr hırsı yüzünden her ay işçi katliamları meydana geliyor.
Bu saldırılar karşısında sessiz kalmayan, işçilerin mücadele örgütü UİD-DER; artan iş kazalarına, işçi ölümlerine, düşen ücretlere ve taşeronlaştırmaya dur demek ve işçileri birleştirmek için bir kampanya başlatmış durumda.
Biz UİD-DER üyeleri olarak bu kampanyayı, Esenyurtlu işçilere, emekçilere taşıdık ve ne kadar doğru bir iş yaptığımızı bir kez daha görmüş olduk. Depo Pazar’da, bir taraftan İşçi Dayanışması bültenimizi işçi kardeşlerimize ulaştırırken, bir taraftan da röportajlar yaptık. Bir metal işçisi, “çok yoğun ve yorucu koşullarda çalışmamıza rağmen adam yerine konulmuyoruz, aldığımız ücretler yüzünden çocuklarımın ihtiyacını karşılayamamak bana acı veriyor” dedi. Ardından şunu ekledi: “Çalışmaktan çocuklarımın yüzünü göremiyorum, şimdi mağazaya gidiyoruz; oğluma bir mont alıp hemen oradan uzaklaşacağım çünkü başka bir şey daha ister ve ben alamayınca acı çekerim.” Bir başka işçi “Kürt ve gurbetçi işçi olmamızı patronlar çok fırsatçı bir şekilde kullanıyor” dedi.Çocuğuyla yanımıza gelen bir başka işçi, kendi durumunu şöyle ifade etti: “Ek iş yapmak zorunda kalıyorum ve bu yüzden çocuğuma zaman ayıramıyorum. Bu pazara gelmeyi bile çocuğum gezmek olarak görüyor. Çünkü hiçbir şey yapamıyoruz. Çok doğru bir şey yapıyorsunuz, mücadele etmeden hiçbir şey elde edemeyiz, mücadele etmedikçe daha çok kaybediyoruz.”
Yakınlarını iş kazalarında kaybedenler, emekli maaşından şikâyetçi olanlar, alışveriş yapamadığını söyleyip elleri boş dönenler, güneş yüzü görmeyip evlerde oturanlar, taşeronda çalıştırılan işçiler, üç ayrı işte çalışan işçiler standımızı ziyaret etti.
İşçiler kadar pazarcılar da artık işçilerin alışveriş yapamadığına, hükümetin toplumu bir çıkmaza sürüklediğine değindi. Can yakıcı sorunları gündeme taşımamızdan ve çabalarımızdan dolayı birçok işçi ailesi “birilerinin bu işe soyunması ne güzel” şeklinde tepki veridiler.
Esenyurt’ta yoğun bir ilgiyle karşılanan kampanyamız, tüm işçi mahallelerinde devam ediyor. Bu kampanya tüm işçiler ve işçi aileleri için hayati önem taşımaktadır. Konuştuğumuz işçilere de belirttiğimiz gibi tüm işçi emekçi kardeşlerimizi bu kampanyaya destek olmaya, sesimize ses, gücümüze güç vermeye davet ediyoruz. Dünyanın tüm güzelliklerini var eden biz işçiler, iş kazalarında patronların kârı için ölmek istemiyoruz. Birileri saraylarda yaşarken biz işçiler fabrikalarda üç kuruşa ömür tüketmek istemiyoruz!
Son Eklenenler
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...