Buradasınız
Futbol Maçında Bir Baba
Maltepe’den bir işçi

1995 senesinde hayatımıza giren şifreli yayınlar, toplumumuzdaki erkeklerin en büyük eğlence kaynağı olan futbolu, bir anda lüks bir hobi haline getirdi. Maçlar televizyonlardan şifreli yayınlanmaya başladı. Bu maçları izlemek için önce çanak-uydu alıcısı satın alıp kurdurmak ve sonra abone olmak için de hatırı sayılır paralar ödenmek zorundaydık.
Türkiye’de geçtiğimiz sene maçları yayınlamak için yapılan ihalede, 4 seneliğine 1 milyar 643 milyon dolar ödendi. Bu denli yüklü fiyata satın alınan bir ligin faturası, doğal olarak futbolseverlere yüklendi. Bu da Avrupa’daki ülkelerle kıyaslandığında, interneti en pahalı kullanan ülke olma özelliğimize, bir de futbolu en yüksek bedel ödeyerek izleyen ülke olma özelliğini kattı. Asgari ücret karşılığı geçimini sağlama mücadelesi veren işçi sınıfının, bu bedelleri ödemesi mümkün değildi. Bu doğrultuda işçiler, futbol izlemek için daha fazla kahvelerde toplanmaya başladılar.
Son 20 sene içerisinde futbol o denli endüstriyelleşti ki, sadece yayın hakları değil, eskiden gayet makul olan bilet fiyatları da akıl almaz rakamlara çıktı. Huni şeklindeki gazete kâğıtlarının içine konulan çekirdekleriyle sembolleşen ve emekçi kesiminin has yeri olan kale arkası tribünleri bile artık sezonluk kombineler ile bloke ediliyor. Tek maça gitmek içinse ortalama 50 lira civarı ödemek gerekiyor. Tabii işin içerisinde derbi diye adlandırılan zorlu maçlar varsa, bu fiyatlar iki, hatta üç katına katlanıyor. Stadyumlar birer birer lüks alışveriş merkezleri haline dönüştürüldü ve karın doyurmak için bile fahiş rakamlar ödeniyor. Pazar büyüdükçe devletin de iştahı iyice kabardı ve bahis oyunlarını daha da geliştirdi. Şans oyunlarına imrendiren, kumara bağımlı bir toplum yaratma çabasına giren devletin ta kendisiydi. Bahis oyunlarında, sadece 2010 yılında “katma değer vergisi” adı altında cebimizden çalınan para 569 milyon 287 bin 797 lira. Devasa bir para… Bu rakamlara bakınca burjuva devletin “vatandaşına” kumar oynatmada son derece başarılı olduğu görülüyor.
Öylesine bir tutku ki futbol, hem stattaki binlerce insanı hem de ekran karşısındaki milyonlarca insanı bir anda oyuna kilitleyebiliyor. Bu oyun kimi zaman da eylemlere sahne oluyor. Geçtiğimiz hafta İngiltere’de oynanan bir maçta ilginç bir eylem gerçekleştirildi. 46 yaşındaki John Foley, hem kızının hem de onun durumunda olan yüzlerce işçinin uğradığı haksızlığı duyurmak ve protesto etmek için maçın ortasında sahaya indi ve kendisini kale direğine kelepçeledi. Üzerindeki tişörtte ise “Ryan Havayolları: Avrupa’nın en büyük stajyer işçi soyguncusu. Düşük maaşlar garanti! Çocuklarımızın emeklerini sömürmeye son!” diye yazıyordu. John Foley’in kızı bu havayolu şirketinde çalışan binlerce işçi gibi stajyer olarak işe alınmış, kadro sözü verilmiş ama bir iki yıl düşük maaşla çalıştırıldıktan sonra kapı önüne konmuştu. John Foley, endüstriyelleşen futbolu kendi silahıyla vurup, dünyanın birçok yerinde, her gün bir yenisi yaşanan işçi dramlarından yalnızca bir tanesini, ekranları başındaki milyonlarca kişiye ulaştırmayı başarmıştı.
Futbol uzun zamandır basit bir oyun olmaktan çıkarak kapitalist kârın üretildiği bir alan olmuştur. Yaratılan endüstri öylesine büyümüştür ki, basit futboldan ve dostça oynanan futboldan geriye hiçbir şey kalmamıştır. O halde biz işçiler de bunu bilerek hareket etmeli, kapitalist futbol endüstrisinin üzerimizden kâr elde etmesine izin vermemeliyiz.
Dayanışma
- Arjantin’de İşçiler Üçüncü Kez Genel Grevde!
- Yunanistan’da Kemer Sıkma Politikalarına Karşı Genel Grev
- ABD, İspanya ve İtalya’da Emekçiler Meydanlarda
- İşçilerin Kemer Sıkma Politikalarına ve Anti-Demokratik Uygulamalara Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Sırbistan’da Hükümet Düştü!
- Sırbistan’da Tarihi Protesto Gösterisi
- İngiltere’de On Binler Yeniden Meydanlarda!
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Almanya’da Havayolu İşçileri Uyarı Grevi Yaptı
- Dünya Meydanlarında Emekçi Kadınlar: Şiddete, Baskıya, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Son!
- Gürcistan’da Maden İşçileri Ayakta!
- Kadınıyla Genciyle İşçi Sınıfı Mücadeleyi ve Umudu Büyütüyor!
- Finlandiya’da Birçok Sektörden İşçiler Grevde
- İngiltere’de Yükselen Ses: “Gazze’den Elinizi Çekin!”
- Almanya’da Yükseltilen Irkçılığa Karşı Kitlesel Eylemler
- Örgütlü İşçiler Unutmuyor, Hesap Soruyor! Sömürüye ve Haksızlıklara Karşı Mücadeleyi Büyütüyor!
- İngiltere, ABD ve Sırbistan’da Mücadele Sürüyor
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- Güney Kore’de Devlet Başkanı Görevinden Uzaklaştırıldı, Mücadele Devam Ediyor
- Güney Kore’de Devlet Başkanına Karşı Protestolar Devam Ediyor
Son Eklenenler
- 1 Mayıs 1977’de hayatını kaybeden emekçiler, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla Taksim Kazancı Yokuşunda bir araya gelinerek anıldı. “Yaşasın 1 Mayıs” pankartının açıldığı anmaya sendikalar, emekten yana kurumlar, siyasi partiler ve UİD-DER...
- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi ve İstanbul Tabip Odası (İTO) 28 Nisan İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü dolayısıyla Kadıköy’de Süreyya Operası önünde “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye” şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.
- İşçi sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Tüm dünyada ekonomik yıkımın emekçileri, emekçi gençliği çıkışsız bıraktığı bir dönemde, Türkiye’de de baskıları, yasakları arttıran, korku iklimi yaratarak...
- Merhaba kardeşler. Biz İstanbul Avrupa Yakasında yaşayan kadınlarız. Kimimiz çeşitli sektörlerde çalışan işçileriz, kimimiz emekliyiz, kimimiz de ev emekçisiyiz. Ankara’dan, Gebze’den UİD-DER’li kadınların 1 Mayıs’ta haykıracakları taleplerini...
- Bizler genç işçi ve öğrencileriz. Kendimizi bildik bileli, “böyle gelmiş böyle gider” denildi bize hep. “Bu insanlardan bir şey olmaz, sen sesini çıkarırsan yalnız kalırsın”… Fakat geçtiğimiz günlerde neredeyse bütün kentlerde işçi ve emekçiler, ön...
- Bugün dünyanın pek çok ülkesinde büyük kitleler, sömürüye, baskılara, emperyalist savaşa karşı meydanlara çıkıyor, isyan ediyor, genel grevler örgütlüyor. Tarih gösteriyor ki sömürüye ve faşizme son verebilecek, kitlelerin isyanını başarıya...
- 1 Mayıs işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek için bir araya geldiği tarihsel bir günün adıdır. Bizler de her yaştan, her meslekten işçiler olarak çalışma koşullarımızı düzeltmek için 1 Mayıs’ta bir araya gelmeli, taleplerimizi hep bir ağızdan...
- UİD-DER’li gençler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. İstanbul Anadolu Yakasından genç kardeşlerimiz neden 1 Mayıs alanında olacaklarını anlatıyorlar.
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...